Türkiye’de sporun gündemini her ne kadar futbol belirliyor olsa da, şu sıralar federasyon seçimleri de, en az futbol kadar sıcak ve gündemi meşgul ediyor…

Halen koltukta oturan başkanlar ile yeni yeni adaylar il il dolaşarak oy devşirme peşindeler…

Bunların arasında devletin kendisine tahsis ettiği arabayla imza toplamaya çıkan bakanlığın bir çalışanının da ismi geçiyor!

Bu başkanlar ve adaylar içerisinde liyakatli, prensipli, koltuğu değil, spora hizmeti sevenler olduğu gibi, bunun tam zıddı adaylar da yok değil…

Çünkü, spor federasyonlarında inanılmaz bir “rant” var…

Dolayısıyla da koltuk kapmak için inanılmaz bir yarış başladı…

Bunların içerisinde kerameti kendinden menkul “fırıldak” başkan adayların bir kısmı siyasetin rüzgarını, bir kısmı da delegelerin gazıyla sistemin içerisine girmenin hesaplarını yapıyorlar…

Görev yaptıkları süre içerisinde başarısız olan, yıpranan isimler, ne hikmetse koltuğu bırakmamakta kararlı görünüyor…

Tabii ki ismi şaibeli olanlar, akçeli işlerden dolayı kendisine soruşturmalar açılmışlar da koltuğu bırakmamakta direniyorlar…

Ve bunlara Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın çalışanları, yani bürokratları da katılıyor…

Daire başkanları, genel müdür yardımcıları vesaire…

Düşünsenize; 64 federasyonun 9’unun başkanı an itibarıyla Gençlik ve  Spor Bakanlığının elamanı…

Kimler mi?

Ayhan Yıldırım: Görme Engelliler Federasyon Başkanı…

Mete Erol: Su Topu Federasyon Başkanı…

Ercan Yıldız: Badminton Federasyon başkanı…

Suat Çelen: jimnastik federasyon başkanı…

Fatih Çintimar:  atletizm federasyonu başkanı…

Kerim Çomoğlu: Herkes İçin federasyon başkanı…

Metin Ayvazoğlu: Kaykay Federasyon Başkanı…

Bayram Yalçınkaya: Triatlon Federasyon Başkanı…

Fatih Uysal: Türkiye Su Altı Federasyon Başkanı…

Bu isimler mevcut federasyon başkanları ve bunların tamamı Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın üst düzey bürokratları…

Bunların içerisinde sporun içerisinden gelmiş şampiyon sporcular olduğu kadar, akademisyenler de var ve başkan olma hakları var…

Kimsenin buna diyeceği bir şey yok…

Şu olabilir; bu insanlar yaptıkları iki işten birini tercih edecekler…

Ya bakanlıktaki görevlerini ya da federasyon başkanlığını sürdürecekler…

İkisini bir arada götürmek yasal hakları olabilir, ama hem ahlaki, hem de etik değil…

Sayın Bakan Osman Aşkın Bak, Fatih Çintimar’dan ya da Suat Çelenk’ten nasıl hesap soracak?

Merak ediyorum açıkçası…

Bu iki başkan da Paris’de sıfır çektiler…

Bakan Osman Aşkın Bak’ın “hesap soracağım” sözü tazeliğini koruyor…

Sanırım, Paralimpik Oyunları’nın tamamlanması ile birlikte, bu hesap sorma meselesi için düğmeye basılacaktır…

Çünkü,  spor ailesi dört gözle Bakan Bak’ın hesap soracağı günü bekliyor…

Benim kendi fikrim; sayın Bakan, hemen oyunlardaki başarısızlığın arkasından yükselen sesleri kısmak adına böyle bir çıkış yaparak, tansiyonu bir nebze de olsa düşürdü…

Sonrasında da  araya Paralimpik Oyunları girdi ve ortam soğutuldu…

Göstermelik olsa da Bakan Osman Aşkın Bak, federasyon başkanları ile bir toplantı yapar ve konu da, bir sonraki olimpiyatlara kadar kapanır…

Sümenaltı bile edilmez.

Tekrar başa dönersek; Bakanlık bünyesinde çalışan daire başkanları önümüzdeki seçimlerde tekrar aday olacaklar mı?

Bu adaylara yenileri katılacak mı?

Bakan Osman Aşkın’ın bu konuda bir yaptırımı olacak mı?

Bakanlık, sıcak baktığı adayları destekleyip, tasvip etmediği adaylara nasıl yaklaşacak?

Boks başta olmak üzere, bazı şaibeli federasyon başkanları ile yola devam edilecek mi?

Özetlersem; Türkiye’nin sporunda sıcak gündem federasyon seçimleri…

Umarım, sporun içerisindeki çürük elmalar ayıklanır…”

Daha doğrusu bazı federasyonlar bazı başkanlar için, “altın yumurtlayan tavuk” olmaktan kurtarılır.