Siyasi kriz var gibi!

Abone Ol

Seçim kazanma yarışları için sahaya çıkıldığında Türkiye'de bir şeyler aksi gider. Bu, tecrübeyle sabit bir durumdur. Her zaman aynı senaryo işlemiştir.

Ekonomi bir anda altüst olur.

Çünkü gündem seçimdir. Seçim bitmiş olsa bile uzun bir süre bunun yansımaları devam eder.

Tıpkı, şimdilerde olduğu gibi...

Konya esnafının tabiriyle şu an piyasa allak bullak...

Para dönmüyor...

Alışveriş neredeyse durma noktasına geldi. Ticaret hacmimiz git gide düşüyor. Piyasada para sirkülasyonunun olmaması nedeniyle vatandaş sürekli cepten yediğinden dert yanıyor.

'Cep delik, cepken delik.
Kol delik, mintan delik.
Yen delik, kaftan delik.
Kevgir misin be kardeşlik'
diyor ya Orhan Veli...

İşte bu günler, o günler... Allah sonumuzu hayreylesin.

Gizliden bir ekonomik kriz ya da ekonomik krizimsi bir durumdan bahsetmek yanlış olmaz. Bunun temel nedeni de hiç şüphesiz siyasi krizdir. Kamu yatırımlarının bile neredeyse tamamen durma noktasına geldiği bir ülke zaten kriz için kendi zeminini hazırlıyor demektir.

Esasen seçimden önce belliydi bugünlerin yaşanacağı. Perşembenin geleceğini Çarşamba değil, Salı bile hissettirmişti. Ekonomik yönden sıkıntıların baş göstereceği biliniyordu ancak bu kadar uzun soluklu olması tahminler dahilinde değildi.

Vatandaşın gazını alacakbir düzenlemeye acilen ihtiyaç var. Bu kervan böyle gidecek olursa, koalisyon mu olacak, yeniden seçim mi yapılacak derken biz daha çok yorgan geveriz.

Gel gelelim, bu seçimin de kaybedeni diğer seçimlerde olduğu gibi vakit kaybeden, seçime odaklanan, işini gücünü aksatan, devlet kurumları iş göremez hale gelen, 'şu seçim bir olsun da bakarız' diyen Türkiye oldu...

24 TEMMUZ'UN DA BİR ÖNEMİ KALMADI

Bugün bizim bayramımız...

10 Mayıs 1876'dan 24 Temmuz 1908'e kadar olan süreç, basın için sıkı bir denetim, daha doğrusu denetimden ziyade sansür yılları olmuş!

24 Temmuz 1908'deyapılan bir düzenleme ile bu sansür tamamen kaldırılmış ve medya bir nevi özgürlüğüne kavuşmuş. Basında sansürün ortadan kalktığı bu tarih de basın bayramı olarak kutlanır olmuş. Kutlama derken işte, her yıl 24 Temmuz'da üç beş gazeteci yazıp çizer, basında sansür kaldırıldı denilir, biter!

En azından bu günlerde basın çalışanları olarak bir araya gelebiliyoruz. Birlik ve beraberliğimizi artırmak için düzenlenen yarım elma gönül alma misali faaliyetlere katılıp, unutulmadığımızı hissediyoruz.

Böyle zamanlarda bir ve beraber olmanın önemini daha iyi kavrıyoruz. Ama bunu aynı doğrultuda sonuca yansıtamıyoruz.

Basında sansürün ne kadar kaldırıldığı, ne kadar sansürsüz olduğumuz konuları da tartışılır ama yine de birlik ve beraberliğimizin arttığı nice 24 Temmuzlara ulaşmak dileğiyle, 24 Temmuz Basın Bayramımız mübarek olsun!

Mesnevi'den:

Deniz suyu, ölüyü başında taşır. Fakat denize düşen adam diri olursa nerede kurtulacak? Sen de eğer beşeriyet vasıflarından öldünse hakikat sırları denizi, seni başının üstüne kor.