Süper Lig tarihindeki en büyük başarısına şimdiden imza atarak 18 haftada 36 puan toplamayı başaran temsilcimiz Konyaspor, maç başı 2 puan ortalamasına ulaştı. Geriye dönüp baktığımızda Konyaspor’dan bu büyük çıkış ve başarı beklenmiyordu açıkçası. Ancak ekip ruhu, takım bilinci, birinin eksikliğini diğerinin giderebilmesi, futbolcular arasındaki uyum ve en nihayetinde İlhan Hoca’nın yerinde hamleleri sportif başarıyı da beraberinde getirdi.

Burada bir parantez de yönetime açmak gerekiyor. Fatih Özgökçen’in başkanlığındaki Konyaspor, her ne kadar taraftar nezdinde beklenilen düzeye gelemese yani istediği kadar büyük bir taraftar kitlesine henüz ulaşamasa da bu bütünlüğün sağlanmasındaki en önemli sacayaklarından biri oldu.

Hafta ortası maçında önceki gün temsilcimiz, İlhan Hoca’nın memleketine yani Hatay’a misafir oldu. Geride oyun kurarak hücum hattında etkili olmayı iyi beceren temsilcimiz, Hatay karşılaşmasında da aynı profili ortaya koymak için sahaya çıkmıştı.

Hatayspor’un ligdeki başarısı ve konumuna bakıldığında zor bir maç olacağı baştan belliydi. Ancak kendi işimizi bu kadar zorlaştıracağımızı ne biz taraftarlar, ne Konyaspor, ne de Hatayspor camiası tahmin etmiyordu.

Henüz maçın başındayken, kadromuzun savunma hattının önemli bekçilerinden Ahmet Çalık’ın hiç beklenmedik hatası neticesinde golü yedik. Tabi bu futbol… Her an her şey olabilir. Futbolcular da zorlu ve uzun lig maratonunda zaman zaman inişli çıkışlı grafik sergileyebilir. Ahmet Çalık’ın genel performansına baktığımız zaman dünkü hatasını bir nazarlık olarak görebiliriz. Tabi neticesinde kırmızı kart görmesi de nazar boncuğunun rengini kırmızıya boyamaktı. Ama futbolun 90 dakika olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurarak aldığımız neticeye ve 3 puanı Hatayspor gibi zorlu bir deplasmandan getirmiş olma başarısını göstermiş olmaya bakmamız lazım.

Gelelim Ahmet Hassan’a… Geride kalan 18 maçın 16’sında kendisinden beklenen performansı henüz yansıtamayan bir isimdi Mısırlı golcümüz Ahmet Hassan… Oyuna çoğu maçta sonradan dahil olan Ahmet Hassan’ın Konyaspor oyun stiline göre ağır kaldığı yönünde eleştiriler üretilmişti. Tabi bu eleştirilerin hepsinin temelinde iyi niyet ve takımın genel başarı grafiğini düşürmeme çabası olduğunu unutmamak gerekir.

Geçtiğimiz haftasonu yani ligin 17. maçında evimizde ağırladığımız Antalyaspor karşılaşmasında, zaman hızla ilerleyip, uzatmalara gelinceye kadar gol atamayınca, maçın bu skorla biteceğini düşünüyorduk. Skubic’in meşhur uzaktan taç atışında Ahmet Hassan devreye girdi ve kendisinden her daim beklenen hareketlerden birini yapıp gol atamasa da gol asistini yaptı.

Hatay maçı ise Ahmet Hassan’ın gol orucunu bozduğu ve bundan sonraki maçlara ilişkin yeşil ışık yaktığı bir maç oldu. Öyle tahmin ediyorum ki Ahmet Hassan, geçtiğimiz hafta yaptığı asist ve Hatay maçındaki golüyle oyunda kaldığı sürenin daha uzaması için kendisine bir bilet aldı.

Hatay’dan 3 puanı getirdik ama Hatay’da da iki futbolcumuzu bıraktık. Ahmet Çalık’ın direkt kırmızı kart görmesi ve Serdar Gürler’in de gördüğü sarı kart neticesinde cezalı duruma düşmesi, Pazartesi günü oynayacağımız Beşiktaş karşılaşması için Konyaspor’u biraz düşündürdü. Tabi yeri dolmayacak kimse yoktur. Umarız her iki oyuncunun yerini dolduracak futbolcularımız da bu durumu bir fırsat bilip Beşiktaş karşısında var güçleriyle takıma desteklerini devam ettirirler.

Gelelim yazının başlığına yani sessiz bir çığlık olan Konyaspor’a…

Yeşil beyaz temsilcimiz, 45 puanlı Trabzonspor’un ardından 36 puanla ikinci sırada yer alıyor. En yakın rakibi olan ve Emre Belözoğlu’nun göreve geldiği günden bu yana hiç yenilmeyen Başakşehir ile arasında 4 puan fark var. Ama tabi bu başarının farkına varamayanlar da var!

Konyaspor özelinde Anadolu’ya karşı yaygın basının gözü kör, kulağı sağır, zihinleri donuk, algıları sönük… Bu geçmişte böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak anlaşılan… Sırf yaygın basındaki kör, dilsiz, kulaksız meslektaşlarımızın gözünü açmak, kulaklarını iyileştirmek, dillerine pelesenk olmak için bile Konyaspor’un daha büyük başarılar elde etmesini can-ı gönülden arzuluyorum.

Sessiz bir çığlık olan Konyaspor’u bir Konyalı, bir Konyasporlu olarak şampiyonluğa yakıştırdığımı ve gönlümde bir şampiyon kartal yattığını yeniden deklare etmek istiyorum.