Bazı günler vardır; düşünceler susmaz. ‘Keşke’ ile başlayan cümlelere boğuluruz. ‘Keşke şu kararı alsaydım, başka bir yol seçseydim, bu işe girmeseydim, bu bölümü okumadaydım, o kişiye evet deseydim’ nasıl olurdu?
Verdiğimiz kararlar çoğu zaman hayatın yönünü belirleyen dönüm noktalarıdır. Hep düşünürüz onu değil de bunu seçseydim.. Belki de bu duyguyu sende bende içimizde bir köşede tutuyoruz. Okul seçimi, iş seçimi, şehir seçimi örnekleri çoğaltabilirim eş seçimi, belki de iletişimde olduğumuz aile, arkadaş ya da çocuğumuzda kullandığımız bir cümle, söylemeseydim yada bunu da söyleseydim ne olurdu gibi..
Matt Haig’in kaleme aldığı Gece Yarısı Kütüphanesi eseri, bu soruyu sormaktan yorulmuş bir kadının hikayesini anlatıyor. Bu kitap sadece bir roman değil, aynı zamanda kendimizle yüzleşmemizi sağlayan bir ayna! Nora’nın hikayesi hepimizi anlatıyor aslında, hayatın yükü ağır gelmiş, verdiği kararlardan pişman, ‘acaba’larla dolu bir yaşam; daha iyi olabilirdi düşünceleri ile uykuya dalan bir kadın.
Hayatta yaşadığımız seçimler dışında ‘başka yolların’ gerçekleştiği ile yüzleşme fırsatımız olsaydı, sonuç gerçekten hayal ettiğimiz gibi mi olurdu? Bu kitap bana bunu derinlemesine düşündürdü, yaşamak bir seçim mi yoksa kabullenmek mi?
Bende çoğunlukla geçmişte verdiğim kararlara takılı kalıyorum: Başka olasılıklarda olsaydım hayatım daha mı iyi olurdu? Bu kitapla arkama bakmamayı öğrendim. Hayat bir yolculuk ve bu yolculukta mükemmel seçim diye bir şey yok. Nora bu romanda keşke dediği tüm olasılıkları deneyimledi. Ancak sonunda anladı ki hayat, yaşadığı anda bulduğu anlamla güzel.
Bu kitabı okurken birçok üniversitede farklı bölümler okumuş, birkaç meslek değiştirmiş, girişimci bir kadın olarak kendi yolculuğumu düşündüm. Kendi işimi yaparken, aldığım kararlar bazen beni zorlasa da bugün dönüp baktığımda, o hatalar ve belirsizlikler sayesinde büyüyüp geliştiğimi görüyorum.
Bu kütüphane hepimizin içinde, keşkelerle dolu bir kütüphane. Asıl mesaj belki de geçmişle hesaplaşmak yerine, bugünü anlamlı hale getirmek.
Kendinize ufak bir iyilik yapın.
Gece yarısını kütüphanesini okuyun.
Hayatınızın her dönüm noktasını sizi siz yapan, size kim olduğunuzu hatırlatan bir hikâye kabul edin. Kim bilir belki de bu kitap da bir dönüm noktanızdır.