Sanal alem acayip bir yer oldu. Herkes doğru, iyi, güzel,  dürüst, samimi, içten  ve sevgi dolu. Hiç kötülük göremezsiniz yada kötü düşünce herkes tüm insanlığın iyiliğini istiyor. Bazen diyorum madem bütün insanlar bu kadar iyide onca hüzün onca acı onca  sıkıntı nerden geliyor? Yanlış giden bir şeyler var ama ne? Acaba hayatı istediğimiz gibi algıladığımızdan yada olduğundan çok şey beklediğimiz için mi böyle  oluyor? Ya da hiç kendi hatalarımızı görmeyip hep başkalarının hatalarına endekslendiğimizden dolayımı kaçırıyoruz birçok şeyi?  İnsanın kendisi ile yüzleşmesi çok can yakıyor olmalı ki Yaşamındaki tüm olumsuzlukların nedenini dışarıda arıyor, kendini suçlamaktansa başkalarını suçlamak çok daha kolay ve makul insan için. Bunun dışa vurumuna en müsait yerde sanal alem.

Bir çok insan neredeyse günün büyük bir kısmını  sanal dünyanın başında ne kadar mükemmel yada ne kadar aşık,  veya yaşadığı acıların büyüklüğünü, siyasi fikirlerini, inançlarını, insanların ne kadar yozlaştığını  hatta ne yiyip ne içtiğini nerelere gittiğini anlatarak geçiriyor. Adı üstünde sanal alem ya akla hayale gelmeyecek yalan yanlış her türlü bilgiyi de hiç tereddüt etmeden  yükleyip insanlık namına paylaşıveriyorlar. Çoğu  zaman neyin gerçek neyin yalan olduğu konusunda şüphelerim oluyor, bilgi kirliliği hat safhada.  Herkes her konuda uzman herkes bilir kişi. Övünmeyi seven bir milletiz ya  sanal alemde de bu özelliğimizden hiç bir şey kaybetmeden  hatta daha da ileri giderek  kral ve kraliçelere dönüşüveriyoruz; atış serbest. Bir bakıyorsun herkes üniversite mezunu, herkes en az bir dil biliyor ve en az bir konuya vakıf, otorite.  Kahramanlık destanları ile  övünen bir milletin çocuklarıyız, yeni destanlar yazmak yeni kahramanlar üretmekte hiç zorlanmıyoruz o  yüzden. Ya kendisi kahraman yada en az bir kahramana sahip olan bireylerin boy gösterdiği bir yer oldu sanal alem.

Her gün birileri giriyor çıkıyor hayatlara. Tanımadığımız  bir sürü hayatı bir tıkla dahil ediveriyoruz yaşamımıza. Ve bir o kadar kolayda çıkarıveriyoruz. Olamadığımız her şey oluveriyoruz bu alemde. Yüzümüzde yüzlerce maske, her gün başka bir kişilikle boy gösteriyoruz. Hayretler içinde takip ediyorum  sosyal medyayı. Meğer insanlar ne kadar çok bastırmışlar düşüncelerini ne kadar kendilerini ifade etmeye ihtiyaçları varmış..!  Eline telefon, klavye geçiren neredeyse herkes yazar çizer durumda. Fikir çatışması adı altında insanların içlerinde biriken öfkeyi nasıl dışarı vurduklarına tanık oluyorsun, küfürler, hakaretler.  Eskiden  erkekler rahatlamak için maçlara gider orda deşarj olup gelirlerdi, kadınların bu imkanı yoktu, sosyal medya sayesinde kadınlı erkekli düşünce özgürlüğü adı altında ne kadar seviyesizleşebileceklerini de gözlemliyorsun. Adına özgürlük, kendini ifade etme hakkı  dedikleri şey aslında içlerinde biriken kini, nefreti kusma, reel yaşantılarında  ki olumsuzlukların bir şekilde dışa vurumdan başka nedir ki...! Birde edep, terbiye ve saygından bahsetmezler mi...! 

Filmin koptuğu yer....

Yalnızların, mutsuzların hayatta aradıklarını bulamayanların sığınağı sanal alem.

Bireyin  olmak istediği sosyal komumu ile içinde bulunduğu konumun zıtlığını fark etmesi ile başlayan yalnızlık  duygusuna, çözüm aradığı yer internet. İnsanların yaşamdan keyif almalarını mutlu olmalarını sağlayan en önemeli şey, iletişim belki de. Sosyal varlıklarız bulunduğumuz ortamlarda yaşadığımız her türlü iletişim bozukluğu yalnızlaşmamıza sebep oluyor. Stres, doyumsuzluk, sağlık sorunları, iş ile ilgili beceriksizlikler, ailevi sorunlar ve sayamadığımız daha bir çok şey etkili oluyor. İnsanlar yalnızlaşıyor ve yalnızlaştıkça kendine bir çıkış noktası arıyor. Teknoloji burada devreye giriyor. Farkında değil bir çok insan ama kişiliğini bulduğu bu dünyanın bağımlısı oluyor yavaş yavaş ve git gide daha da yalnızlaşıyor. Her türlü doyuma internet üzerinden ulaşmaya çalışıyor. Profiller hazırlıyor her gün farlı bir çok insanla tanışılıyor. Bazen ilk sohbette bazen tanıdıkça  sohbet ettiğimiz insanları, uygun yada gayri resmi aşklar yaşanmaya başlıyor. Hiç tanımadığınız görmediğiniz birine de aşık olabilirsiniz. İlk görüşte aşk yerine ilk  sohbette aşklar devri başladı internet sayesinde.  Sanal alemde gerçek aşk yaşanmaz denebilir mi bilmiyorum belki gerçekten bulanlarda vardır. Ama benim gözlemlediğim  gerçek yaşamda bile insan ilişkilerinde zorlanırken sanal alemde tanıdığımız insanlarla bir ilişkiyi yürütmek neredeyse imkansız. Sadece profil bilgilerine yada yazdıklarına bakarak çözdüğümüzü, tanıdığımızı sanıp her defasında hayal kırıklığı yaşamaktan da bıkmıyoruz üstelik. İnatla aynı hataları tekrarlaya tekrarlaya en değerli şeyi zamanımızı   öldürüyoruz bir hiç uğruna.

Aşk hayatı diye bir şey kalmadı internet sayesinde, anlık başlayıp biten ilişkiler adı sadece.  Sanal alemde sabahlara kadar süren, coşkun duyguların yaşandığı  sohbetlerin  ne kadarı  gerçek ,ne kadarı samimi? Birbiri için yanıp tutuşan insanların bir kaç gün içinde tüm yaşananları hiç yaşanmamış gibi sayarak çekip gitmeleri o yaşanan duyguların samimiyetini de sorgulatmaz mı düşünen gören  insanlara? 

Aşkı, sevdayı öldürdü  internet...

Yaptığımız en büyük hata hayalle gerçeği karıştırmak belki. Tanıdığını sandığın kişi ile  karşındaki kişi aynı değil. Yalan yanlış söylediği her söze inanmak , güvenmek  ihtiyacından  belki de; bilmiyorum...? Gerçek hayatımızı da olumsuz yönde etkileyen  sanal alem, ister doğru amaçla kullanalım ister  amacının ötesinde,  hayatımızın vazgeçilmezi haline geldi.

Her şeyi dozunda yapmayı ne zaman öğrenir insanlar bilmiyorum. Gerçeklerle yüzleşmekten kaçtığımızda sığındığımız internetin insan ilişkilerimizi kötü etkilediğini ve bizi gün be gün yalnızlığa ittiğini,  asosyal, üzgün ve kaybetmiş insanlar haline dönüştürdüğünü  ne zaman görür onu da bilmiyorum?  Tek bildiğim dışarıda her şeye rağmen yaşanası bir dünya olduğu ve tüm güzellikleri ile  devam ettiği...