Ülkemizde, radyo ve televizyon yayınlarının hukuka ve ahlâka aykırı olup olmadığını denetleme görevi RTÜK yani Radyo Televizyon Üst Kurulu'na aittir. Bu Kurul bazen şikâyet üzerine bazen de kendiliğinden denetim yapabilir ve hukuka ya da ahlâka aykırı yayın yapan kuruluşlara, ağır cezalar uygulayabilir.

Ancak ne yazık ki RTÜK'ün görevini tam ve adil bir biçimde yaptığını söylemek mümkün değil.

Ahlâka aykırı yayınlar görmezden geliniyor ve hiçbir müeyyide uygulanmıyor.

Özellikle, ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmayan reklamlarda pek çok ahlâka aykırı unsur var. Ama nedense bu tür reklâmlara dur diyen yok.

Bunlardan bir tanesi, Lig TV'de çıkan prezervatif reklâmları. Maç seyrederken birden bir görüntü ve alt yazı ile karşınıza çıkıveriyor.

Maçları sadece kahvehanelerde erkekler seyretse problem yok. Ama yüzbinlerce insan Lig TV abonesi. Maçları evinde seyrediyor. Üstelik sadece erkekler maç seyretmiyor. Kadınlar ve çocuklar da seyrediyor. Maça giden bayanların sayısındaki artış bunun en önemli göstergesi.

Ve insanlar evlerinde küçük çocuklarıyla maç seyrederken karşılarına bir anda prezervatif reklâmı çıkıyor.

Acaba Sayın RTÜK üyeleri bunu hiç görmüyor mu? Acaba onlar küçük çocuklarıyla birlikte maç seyretmiyorlar mı? Eğer seyrediyorlarsa, çocuklarının “baba bu nedir? sorusuna ne cevap veriyorlar? 

Bir diğeri ise kadın peti reklâmları! Aslında toplum bunu kanıksadı. Ama kanıksanacak hiçbir tarafı yok. Üstelik bu reklâmlarda da sınır tanınmıyor. Birden karşınıza bir kadın poposu çıkıyor ve arkasından saçma sapan görüntü ve ifadeler eşliğinde pet reklâmı yapılıyor.

Bunlar sadece iki örnek. 

Bazıları, ne var bunda? diyebilir. Bu tür reklâmları ahlâka uygun olarak bulabilir. Ama unutmamak gerekir ki ahlâk kavramı kişiden kişiye, toplumdan topluma değişir. Meselâ Hollanda gibi bazı batılı ülkelerde sokak ortasında sevişmek bile ahlâka aykırı olarak görülmez. Ama Türkiye gibi, ahalisinin çoğu Müslüman olan bir ülkede, pek çok şey ahlâka aykırı sayılır.

Önemli olan ferdî ahlâk değil, toplumun çoğunluğunu oluşturan ortalama insan tipinin ahlâkıdır.

O yüzden hukuk da, marjinal tiplerin değil, ortalama insan tipinin ahlâkını esas alır.

Şimdi soruyorum: Bizim toplumumuzda ortalama bir insan bu tür reklâmlara nasıl tepki vermektedir. Demokrasinin ve çağdaşlığın bir gereği olarak mı görmekte yoksa rahatsız mı olmaktadır?

Ben rahatsız olan taraftayım. Belki Sayın RTÜK üyeleri tarafından bu tür yayınlar ahlâka uygun bulunabilir. Belki onların mezhebi daha geniştir. Ama benim kitabıma ve mezhebime göre bu tür görüntülerin ve yayınların adı AHLAKSIZLIK'tır. Ve bana göre RTÜK bunlara göz yummak suretiyle ahlâksızlığa göz yummaktadır.

Ama başta RTÜK olmak üzere sevgili yöneticilerimiz Hollanda gibi Çağdaş (!) ülkelere özeniyorlarsa durum başka.

O zaman, sizin dininiz (ve ahlâkınız) size, benimki bana demekten başka çare kalmıyor.

Fakat o zaman da siyasîlerin meydanlara çıkıp da mukaddes değerler üzerinden politika yapmamaları gerekiyor. 

RTÜK ile siyasîlerin ne alâkası var diye sormayın lütfen. Zira RTÜK üyeleri TBMM tarafından seçiliyor ve parlamentoda grubu bulunan siyasî partilere, koltuk sayılarına göre kontenjan ayrılıyor. Hal böyle olunca, RTÜ üyeleri de kontenjanından seçildiği partinin temsilcisi gibi davranıyor.

Hali hazırda TBMM'de AKP çoğunlukta olduğu için RTÜK'de de çoğunluğu bu parti elinde bulunduruyor.