Zaman zaman not aldığım defterlere göz atarım. Bizden önce yaşamışlarımız; “hatırdan çıkar satırdan çıkmaz” derlerdi. Ne not aldıysak yazdığımız gibi duruyor. Beynimiz zararlı zararsız, yararlı yararsız, olumlu olumsuz birçok bilginin çöplüğüne döndü. Bilgisayar, internet, akıllı cep telefonu çıktıktan sonra da tembelleştik. Böylesi ortamda not tutmakta yarar var değil mi?

Aldığım notlardan çıkıda paslanmasın diye sizlerle paylaşayım dedim.

Hasbelkader sel önünden kütük kapanlardan bir amca öyle acemice işler yapıyor ki, hayret içinde kalıyorum. Acemilik deyince neden acemi diyoruz. Acemi kelimesinin kökenine inelim dedim.                   İstanbul’da ilk motorlu aracı sürenlerden biri Acem yani İranlı olduğunu biliyor musunuz?. Bu İranlı arabayı öyle hızlı ve dikkatsiz paldır küldür sürüyormuş ki, İstanbul’da halk Acem araba ile gelirken;

--- Acem geliyor Acem geliyor diye bağırırlarmış ki, zarar görmeyelim diye kenara çekilerek tedbirlerini alırlarmış.

Bizler bugün işinde tecrübesiz olanlara acemi olarak kullandığımız acemi kelimesinin aslının buradan geldiği söyleniyor. O acem gibi doğru dürüst iş yapmayanlar için hala söylüyoruz.  Ancak, kenara çekilmek kurtuluş olmuyor. Kurtuluş Acemlere araba sürdürmemektir değil mi?

*

O zaman bir yaşanmışlıkla devam edelim. Çumra Alibeyhüyüğü Kasabasının merkezine kumluk denir. Kumluk Alibeyhüyüğü Kasabasının olmazsa olmazı kalbinin attığı yerdir.

Kumluk mevkiinden geçerken halk arasında 50 NC denilen Fiat marka küçük kamyon üzerimize doğru geliyor. Bizim yeğen arabayı sağa çektikçe 50 NC yine hala üzerimize geliyor. Ben ala korkulu;

--- Olmazsa tepemize çık neyini ne yaptığımın adamı. Deyince arabayı süren yeğen gülmeye başladı;

 --- Ne gülüyorsun yeğen adam nerde ise bize çarpacaktı.

--- Dayı arabayı süren arabada bulunan Ramazan’ın eniştesi olur da! Söz bir kez ağızdan çıktı mı geri alınmaz ve inkâr edilmez ki Ramazana döndüm ve dedim;

--- Ramazan eniştene selam söyle arabayı doğru dürüst kullansın. Arabayı böyle sürmeye devam ederse kendine çok küfrettirir. Diye cevap vermiştim..

İcraatı olmayan insanın hatası da olmaz.  Öğrenciler olmazsa okullar ne güzel idare edilir. Değil mi?

Muhakkak kargaşa içerisinde kimi acemi kimi usta kimi ehliyetli kimi ehliyetsiz sözüm ona idareciyim yöneticiyim diye tozu dumana katıyorlar.

Başarılı insanların temposuna yani hızına yetişmek zordur. Böylesi ekol olmuş kişilerine yerine gelenler, onların gölgesinde ezilirler.

Uzun yıllar siyasi yapı içinde bulunduk. Çoğunlukla idareci olarak hizmet ettik ve hizmet ürettik. Başka deyişle cami önünde dana kuyruğu kestik. Sözün özü hep göz önünde olduk.

Kimilerine çok hoş çok güzel görünürken bir başkalarınca da yadırgandık ve sevilmedik. Herkes tarafından aynı ölçüde sevilseydik bir yanlış olurdu eşyanın tabiatına aykırı olurdu değil mi?

Böylesi ölçüler seni hizmet etmekten ve hizmet üretmekten alıkoyamaz.  Olmazsa olmazların, inancın vardır. Vazgeçemezsin ve Allah rızasına nail olma adına                                      yoluna devam edersin. Önemli olanın bu inanç ve imanla yüklü olan vicdanındır. O teslimiyetle devam edebilirsin.

Dünü bugünle örtüştürerek yarınların elinden tutan ve sadakaı cariye hükmünde eserler, hizmetler üretenlere selam olsun.

Hz. Ömer (ra) cahiliye devrinde yaşadıklarımızı düşününce ağlarım. On yaşındaki kız çocuklarını toprağa diri diri gömdüğümüzü hatırlayınca ağlarım.

Kıra çalışmaya gittiğimizde annem azığımıza Lat’ın helvadan heykelini kordu. Biz önce tapınır sonra da acıkınca da yerdik. Ona da gülerim. Diyor.

Evet, sonuçta beşeriz hatalarımız olabilir. Bu hatalardan dönmesini bilmeliyiz. Dününde diri diri kız çocuklarını gömen, Lat putuna tapan Ömer bin hattab İslam şereflendikten sonra adaletin sembolü Hz. Ömer (ra) oluyor.

Sevgimizde ve nefrette sınır tanımıyoruz.  Artık bir sınır koyalım mı? Allah bizler şaşırtmasın. Bencillik, gurur, kibir, büyüklenmek bizleri isyana götürür. Düsturumuz Cenabı Allah’ın rızasına nail olmak olursa üç günlük fani dünya anlamlı yaşamımız olur.

Yazımı bitirirken geçen hafta içinde vefat eden arkadaşımız İmamhatip Hüdaverdi Yıldırım Hocam ve yine Cuma günü vefat eden Çumra İmamhatip Lisesi Meslek dersleri Öğretmeni akrabam Hüsnü Şimşek Hocama Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum.