Bir Kurban Bayramı'nı daha da geride bıraktık.
Peki, Müslümanlar olarak bayramı bayram gibi geçirdik mi?
Kimine göre evet, kimine göre hayır!...
Kurbanlar kesildi, herkes Kurban Bayramı'nın sevincini yaşasın diye kesemeyenlere etler dağıtıldı.
Bayramın tadını yine çocuklar yaşadı. Bayramlık elbiseleri, verilen harçlık ve şeker ile mutlu bir 4 gün geçirdiler.
Tatile gitmeler fazla olsa da akraba, eş, dost ziyaret edildi gönüller alındı, bayram tatlıları ile ağızlar tatlandı.
Ölmüşlerin unutulmaması için mezarlıklar ziyaret edildi, Fatihalar okundu, dualar edildi.
Bayramı tadını en iyi şekilde yaşamak için çalıştık ve çabaladık!
Tüm bunlar bayramın güzellikleriydi.
Fakat bayram sevincimize, Türk-İslam dünyasında yaşanan acılarla gölge düştü.
Doğu Türkistan'daki Müslüman Türkler, Çin zulmü altında doğru dürüst kurbanını dahi kesemedi.
Irak'ta Türkmenler için bayram İŞİD ve Kürtlerin baskısı sonucu zehir oldu. Çünkü herkese gelen yardım onlara gelmediği için yokluk-açlık içinde yürekleri buruk, kalpleri kırıktı. Filistin, Suriye bombaların, silahların gölgesi altında bayram geçirdi!
Dini duygulara saldıran cahil insanın yaptığı, Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır, IŞİD beni şaşırtmıyor açıklamaları ile çaya düşen sinek misali midemiz bulandı, sinirlerimiz kabardı...
Allan'ın emri ile teröristlerin yaptığını bir tutan zihniyetin tüm Müslümanlara yönelik nefret söylemini umarım savcının biri incelemeye alır...
İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar'ın, "Kurbanın fiyatı oranında sevabın artar, ne kadar pahalı kurban o kadar sevap kazanırsın. 2 bin lira kurban kesen ile 50 bin lira kurban kesenin kazandığı sevap farklı olur. Çok fazla para harcayıp kurban kesen elbette diğerinden daha çok sevap kazanır. Burada söylemek istediğim insanları pahalı kurban almaya yöneltmek değildir. Ancak kesilecek kurbanın sevabı arasında fark olduğu da bilinmelidir... sözleri ile zihinler karıştı. Karışması da normaldi...
Ne yani Allah rızası için koyun kesen sığır kesenden daha mı az sevap aldı şimdi. Böyle bir açıklama olamaz. Müftü bu söylemleri ile gücünün nispetinde Allah rızası için kurban kesenlerin kalbini kırmıştır, morallerini bozmuştur. Onun için sözlerine açıklama getirmelidir...
Gelelim Konya kamu kurum ve kuruluşları ile siyaset, iş dünyası, sendikaların bayramlaşmasına.
Bundan önceki bayramlaşmalardan bir farkı olmadı.
Hükümet Konya'ya önem veriyor imajını Konyalı'nın gözüne sokmak için bu sefer Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan getirildi.
Normalde yine değişmez isim Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun gelmesi bekleniyordu ama olmadı. Kısmet değilmiş!
Böyle bir ortamda da hükümetin güzel işlerinden bahsedildi, istikrar vurgusu yapıldı, ortada olmayan 2023 hayal projeler yine gündeme geldi!
Resmi bayramlaşma yine göstermelik oldu, resmi bayramlaşmadan AK Parti'nin bayramlaşmasına geçildi.
Saat 14.00-15.00 arasında olan resmi bayramlaşma 14.00'da başlamasına rağmen sadece 20 dakika sürdü.
AK Parti kanadı Bakanı aldığı gibi kendi programlarına götürdü.
Bakan giderse idari ve mülkü amirler durur mu? Onlar da AK Parti'nin bayramlaşmasına geçti.
Dalkavukçular ve yardakçılar ise çoktan yola düşmüşlerdi bile.
Bir ara MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ile sohbet ediyorduk. Kendisi ile Konya'nın sorunları üzerine konuşurken kafamızı salona bir çevirdik herkes gitmiş. Servis elemanları ile sadece biz varız. Biz de bir çay daha içip kalktık. Anlayacağınız kamu görevlisinden dernek başkanına kadar herkes AK Parti'yi takip ediyor. Partizanlık böyle bir şey sanırım!
Üzücü tarafı ise 20 dakikalık bayramlaşma için yapılan masraftı. İçecekler, tatlılar, meyveler, kuruyemişler yenmeden öylece kaldı.
Kısa süren bir bayramlaşma için harcanan masrafla birkaç yoksul aile mutlu edilebilirdi ama yine müsrifliğimizden kurtulamadık...
Müslümanlar olarak bayramı bayram gibi geçirdik mi? sorusuna cevabım bu anlamda hayırdır!