Basın İlan Kurum (BİK) Genel Kurulu'nda Anadolu'daki gazeteleri temsil edecek ve haklarını savunacak 3 onurlu isim belirlendi...

Mustafa Arslan, Şevket Erzen, Mehmet Nuri Kolaylı yeniden Anadolu basınının sesi olmak için BİK Genel Kurulu'na seçildi.

Kendileri hakikaten önemli başarılara imza attı; görevleri sürecinde.

Düne kadar İstanbul basınının altında ezilen, küçük görülen, dışlanan, ilan gelirleri kesilmesi istenen, sarı basın kartı dahi çok görülen Anadolu basınının onurunu kurtardılar; görevleri sürecinde.

Yaptıkları çalışmalar oldukça fazla... Anadolu basınının ayakta durması için önemli...

Kendilerini onurlu tavırları nedeniyle seçen Anadolu basını bu çalışmaları biliyor.

Tek tek sıralamaya gerek yok.

Ancak bana göre en önemli yaptıkları şey; "Türkiye'de medya bizden sorulur"diyen İstanbul-Ankara-İzmir'in öneminin kalmaması oldu.

Daha düne kadar İstanbul-Ankara-İzmir odaklı çalışan kurum yüzünü artık Anadolu'ya da dönmüş vaziyette.

Geçmişi olmakla birlikte özellikle 1980'den sonra Amerikancı veya Avrupacı medya tekelleri Türkiye'yi diledikleri gibi yönlendirme, hükümetleri belirleme, istifaya zorlama, darbecileri şakşaklama, Ecdada sövüp Cumhuriyet'i övme... gibi bir tavırla Türkiye'nin ekmeğini yiyip ihanet ettiler.

Ama artık o devirler bitmiştir. Türk Basınında yani Anadolu Basınında yeni dönem başlamıştır. Bu dönem Milli Mücadele ruhunun canlandığı; Milli Gazetecilik dönemidir.

Milli Gazetecilik ruhu içinde, müfterilere, darbeci severlere, Türk Milleti'nin onur ve şahsiyetine, inancına saldıranlara yer yoktur.

Onun için Anadolu basınında yeni bir uyanış başlatmış olan Mustafa Arslan, Şevket Erzen, Mehmet Nuri Kolaylı'ya gösterilen  teveccüh boşuna değildir.

Küçük görülen, dikkate alınmayan, tüm haklardan mahrum bırakılan Anadolu basınının yeniden şahlanışına, itibar görmesine vesile oldukları için, Edirne'den Iğdır'a kadar gazeteleri gezip, gazetecinin veya gazete sahibinin telefonuna çıkıp, sorunlarına çözüm buldukları için ezici bir oy ile seçilmişlerdir.

Onların işleri salona giremeyen diğer adaylar gibi müfterilik, karalama, çamur at izin kalsın değildir.

Onların işleri aşktır bu aşkta; Anadolu basınıdır.

Anadolu'yu karış karış gezerek oy toplamaları, "Siz zahmet etmeyin bizzat gelip sizin için oy kullanacağım"denmesi bu aşkın sonucudur.

Gazete sahipleri vekalet verirken hiç tereddüt göstermediler, çünkü oy verdikleri isimler yaptıklarıyla yapacaklarının teminatını vermişti.

Milli Mücadele'de gazi unvanı alan ama İstanbul basınının altında ezilen Anadolu basını, bu seçimle birlikte seslerini kısmak isteyenlerin sesini yine kesti.

Salonu dolduran delegeler Anadolu'nun yükselişini bir kez daha ortaya koydu...  Salonda bulunanlar Anadolu'nun şaha kalkışına şahit oldu...

***

Ne yazık ki  bu şahlanışı, salondaki coşkuyu yine göremedi; müfteri peşinde koşan adaylar!

Çünkü her zamanki gibi lütfedip salona gelemediler.

Ne kadar oy alırsan al, "Anadolu basınının sesi olacağım"diye yola çıkıp, seçim meydanına gelmemek seçmene saygısızlıktır.

İkinci kez bu saygısızlığı yaptılar, yapmakla da kalmadılar iftiralarla, yalanlarla, şantajlarla dürüstlüğe oy veren gazeteleri sindirmeye, korkutmaya çalıştılar.

Yine sırtları yere vurulduğu için sadece iftira içinde olmadılar, aynı zamanda köklü bir kurum olan seçimleri yapan Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nü FETÖcülükle, korkaklıkla suçladılar.

Suçlamaya da devam ediyorlar.

Yayınladıkları iftira açıklamalarına bir yenisini daha ekleyerek, "Hakkını hukukunu yasal yollardan arayanlar kaybetmiş, sırtını siyasi erke dayayanlar, her dönemin iktidarına teslim olan el etek öpücüler, salya sümük ağlayanlar, yanak ayak yalayıcılar kazanmıştır"alçaklığını gösteriyorlar.

Orda durun bakıyım haddini bilmez gafiller...

Demokrasiyi koz olarak kullanan müfteriler!

Rezillik zillerini takarak palyaço rolüne soyunanlar!

Biz, sizin ne olduğunuzu bilir, edebimiz izin verse topunuzu pazarda satarız.

Eksik kişiliğinizin ölçüsünü, yediğiniz naneleri çok iyi biliriz.

Yüzsüz olma yarışının şampiyonluk bayrağını koşturan sözde Anadolu basınının sesi olmaya kalkan sizler ancak oyunda yenilmiş çocuk gibi bağırarak bataklık sineklerini coşturursunuz.

Hem müfteri hem saygısız şahsiyetler; siz bizi ne sandınız?

İkide bir mindere çıkıp, medet diye bağırmayın. Kazanmak için en ufak bir şansınız yokken hokkabazlık yapmayın.

Nutuk söylerken geğirmeyin... Bizim inancımız inançtır, bir milim kaymaz.

Ulan ne kılmışsınız, yediğiniz tekmelerden kaba etiniz aşınırsa ve yine de sopa diye sırtınız kaşınırsa; biz sizi önümüzdeki seçimde yine tırmalarız. İnadına da üstümüze benzin dökmeyin, daha çok yanarsınız. İtfaiye gelse kuyruk acınızın yangınını söndüremez.

Oturun oturduğunuz yerde.

Yıllarca Anadolu'nun üzerinden asalak gibi geçinmeniz artık bitti. Mikrofonlar önünde, el kol oynatıp, kuru sıkı veriştirmeyin.

Onun için zaferimizin ateşini söndürmekten bir vazgeçin artık, abdestimizi kaçıramazsınız.

Anadolu basını bu saatten sonra sizin gibilere bu vatanın postunu saydırmaz.

***

Anadolu basını tercihini yapmıştır ve yine çalışanı, onurlu duranı, dürüst olanı seçmiştir; müfteri ekibi...

Geçtiğimiz seçimde olduğu gibi... O zamanda yalan ve iftira dolu metinler yayınladınız, peki ne oldu; Sonuç?

Elde var sıfır...!

Anlamamakta diretiyorsunuz ama olmuyor işte onursuzlukla, müfterilikle bu işler yürümüyor.

Bak ne diyor basının seçilmişleri; "Bize BİK Genel Kurulu’nda ve BYEGM Basın Kartları Komisyonu’nda verdiğiniz görevi hakkıyla yerine getirmek, emanetinizi düşürmeden en yükseğe taşımak boynumuzun borcudur. İyiliği iyilikle, kötülüğü adaletle karşılayacağımıza söz veriyor, yakın ilgi, dostluk ve desteğinize şükranlarımızı sunuyoruz."

Seçimden sonra sizde böyle onurlu şekilde, edep kuralları içinde açıklama yapsanız, belki bir şanısınız olabilirdi?

Ancak işiniz eleştiri, iftira, yalan... Ondan sonra da 3-5 oy alıp karın ağrısını çekersiniz!

Ama Anadolu basınının karın ağrısı çekmeye vakti yoktur, ilerlemeye yeniden yükselişe geçen Türkiye'nin önünü açmaya çabalamaktadır.

Anadolu'nun ihtiraslarla vakit geçirme dönemi bitmiştir. İhtiras peşinde koşmak isteyenlerin sonu seçimde olduğu gibi hüzündür.

Son olarak ifade etmek gerekirse, kazanan Anadolu'nun gücüdür, kardeşliktir, dostluktur, azimdir, kararlılıktır...