Taa çocukluk yıllarımdan bu yana tanıdığım Baraj Mahallesinden komşum, MHP İlçe Teşkilat Başkanı iken en tecrübeli ve güvenilir sandık başkanım, dostum, gönüldaşım. Ağabeyim namı diğer İNLİLİ KÖSENİN RAHİM YAVUZ’un vefatını üzüntüyle öğrendim. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun. Bütün Yavuz ve Tarlacı ailelerine, evlatlarına, yakınlarına, gönüldaşlarımıza başsağlığı ve sabır diliyorum.

Cenaze namazına Konya’da hastanede olduğum için katılamadım. Ertesi günü Himmet Tömtöm, Hasan Ali Topal, Mehmet Erdoğan, Sami Çakal ve Sodurlu Albay Mehmet ali Şahin ile birlikte şimdiki oturduğu Alparslan Türkeş caddesindeki Torku Sitelerinin önünde taziye arabasında taziye için gittik.

Oğlu Murat Yavuz, Ağabeyi Elektrikçi Ziya Yavuz Usta, kayını Hikmet Tarlacı, yeğeni İsa Yavuz’a ve yakınlarına taziyelerimizi ilettik.

Çok anılarımız var. Baraj Mahallesi Atatürk Caddesinde komşuluk yaptık. Allah şahit birbirimizden razı idik. Yeri geldi ekmeğimizi paylaştık. Acımızda tatlımızda, ölümüzde dirimizde, toyumuzda düğünümüzde hep bir ve beraberdik. Abdullah Koyuncu Camiinde cemaat olduk.

Çok çalışkandı muhannete muhtaç olmamak adına çok çalışırdı.

Çumra Şeker fabrikasının getirileri ile Baraj Mahallesinden taşındık. Rahim Yavuz Ağabey eski Musa Tongur’un evini olduğu yapılan Torku Sitesine ben de Ahmet Gündüz Sitesine taşındım. Ancak, Baraj Mahallesindeki komşuluğumuz unutulmaz.

MHP İlçe üyelerini güncellerken;

--- Rahim Yavuz Ağabey vesikalık fotoğrafını getireceksin unutma? Dediğimde;

--- Ahmet Başkan, İnlili Kösenin Rahim diye yaz beni herkes tanır. Fotoğrafa gerek yok.” Demişti.

--- Tamam, seni herkes tanır da ben resmini parti albümüne koyacağım Rahim Yavuz Ağam! Demiş ve gülüşmüştük. Böylesi birçok anılarımız var. Bil vesile fatiha gönderiyorum sizler de gönderin!

**

Doğup büyüdüğüm, doyduğum Çumra’da her Çumralı gibi muhakkak acı-tatlı anılarımız var. Zaman zaman bu köşede sizlerle paylaşıyorum.

Rahmetli babam eski Çumra Belediye Başkanı Zeki Sayıcı ile sohbet ederken;

--- Zeki Başkan ben hala rüyalarımı köyümde görüyorum. Demişti. Şimdi rahmetli babama hak veriyorum. Ben nerede olursam olayım. Çocukluğumun geçtiği Baraj Mahallesi, Çarşamba Çayı boyları, Şarıldak, Demir Köprü(şimdi hızlı trenden sonra yıkıldı) Beton Kanal, Derece, Kocatepe, Okçu köprüsü, Bir Kavak, İki Kavak, Tulumba, Karaman Köprüsü hep rüyalarımdadır.

Bunun yanında tren yolu istasyon, kara tren, motorlu tren, yük treni, yolcu treni hepsinin ayrı anıları var.  Eski yoğurt pazarı, Su deposu altındaki sebze pazarı, eski otobüs garajı bu garajda yapılan yağlı güreşleri unutmak mümkün mü?

 Geçen günlerde benden yaşça büyük olan ağabeyim;

--- Ahmetçiğim eskilere dem vurarak bizi düne eski günlere götürüyorsun. Dedi. Yine eski komşularımdan bacım;

--- Eee Eşrefin Ahmet tren yolunun, Çarşamba çayının, DSİ bahçesinin dile gelse sen ve arkadaş ekibiniz için çok şeyler anlatırdı. Sonra beyine, Hacı bu Ahmet mahallenin sembolü idi.  Ahmet ve arkadaşlarının mahallede uçan kuştan haberleri olurdu.

--- O günler güzelliklerle dolu günlerdi. Mahallenin delisi, velisi, hocası, hacısı, ihtiyarı, genci, karısı kızı, bacısı, çoluğu çocuğuyla o zaman bir bütünlük ve saygı sevgi vardı.

Yardımlaşma hat safhada idi. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Acı günde tatlı günde, düğünde ölümde, bayramda seyranda, muhakkak bir beraber olduğu günlerdi o günler.

Komşuluk vardı. Daha ötesinde komşuluk kıymeti vardı.

Peygamber efendimiz bir hadisinde;

“CEBRAİL ALEYHİSSELAM, KOMŞULUK HAKKININ ÖNEMİNDEN O KADAR BAHSETTİ Kİ,

KOMŞUYU KOMŞUYA MİRASCI KILACAK ZANNETTİM. (Buhari)

 Başka hadiste ise;

“KOMŞUSU, ŞERRİNDEN EMİN OLMAYAN KİMSE, İMAN ETMEMİŞTİR.” (Bezzar)

“KOMŞUSU AÇ İKEN TOK YATAN, (gerçek) MÜMİN DEĞİDİR.”(Buhari)

“KOMŞUYA DA, ANA-BABAYA HÜRMET EDER GİBİ HÜRMET ETMEK GEREKİR.”(Şir’a)

Evet, geçmiş günleri çok anıyorsak demek ki, çok seneleri geride bırakmışızdır.

Başka deyişle ise belli bir yaşa gelmişiz demektir.

Eğer hatıralardan dem vururken hayıflanıyorsanız. O zaman belli hayal kırıklığı yaşıyoruz öyle değil mi?

Bizim zamanımızda deyip dalıp giderseniz;

*

Geçmiş zaman olur ki,

Hayali cihan değer.

Bir an acı duyar insan belki,

Sevmişse biraz eğer.

Anlar ki, geçenlerin,

Rüyaymış hepsi meğer.

Rüya olsa bile o günleri,

Hayali cihana değer.

**

Ne güzel ifade etmişler değil mi?

Cahit Sıtkı Tarancı ise “Gün olur ki” şiirinde;

*

Gün olur ki ne gökyüzü para eder,

Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.

Gün olur ki ne kız, ne rakı, ne şiir,

Hiçbir şey insanı sarmaz, kandıramaz;

Her çeşmeden boş döner, elindeki tas.

Gün olur ki çıldırmak işten değildir.

*

Ya biz ne diyelim?

İnşallah bugün şairin anlattığı gün bugün değildir.