Çağımızda genç yaşlarda daha sık görülmeye başlanan kalp- damar yolu rahatsızlıkları, dünya genelinde de en sık ölümlerin yaşandığı hastalık grubu olarak görülüyor. Ani ölümlerin yüzde 70’ini oluşturan kalp- damar tıkanıklığı ise bu grubun en tehlikeli hastalıklarından biri olarak insan sağlığı için tehdit oluşturuyor. Medicana Konya Hastanesi Kardiyoloji bölümü uzmanlarından Prof. Dr. Kurtuluş Özdemir, rahatsızlıkların teşhisinden önce bu rahatsızlıklara yol açabilecek faktörlerin ortadan kaldırılarak, dengeli bir yaşam sürdürmek gerektiğine dikkat çekti. Özdemir, dengeli ve sağlıklı bir yaşamla birlikte risk faktörlerinin bertaraf edilebileceğini söylüyor. 

6-4 kopya

Konya'da göçmen gerçeği gittikçe büyüyor! Konya'da göçmen gerçeği gittikçe büyüyor!

EN ÇOK ÖLDÜREN RAHATSIZLIK!

Dünyada ölüme en çok neden olan rahatsızlıkların başında gelen dolaşım sistemi hastalıkları, her geçen gün artmaya devam ediyor. Bilimsel ismi ateroskleroz olan damar sertliği de dolaşım sistemi rahatsızlıkları arasında en sık görülen türlerden biri olarak biliniyor. Damar sertliğine neden olan durumların belirlenmesi ve tedavinin oldukça önemli olduğuna işaret eden Medicana Konya Hastanesi Kardiyoloji bölümü uzmanlarından Prof. Dr. Kurtuluş Özdemir, özellikle ani ölümlerde sıkça görülen kalp hastalıklarının çoğunun damar tıkanıklığına bağlı olarak gerçekleştiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Ani ölümlerin yaklaşık yüzde 90’ının kalple ilintili olduğu düşünüldüğünde bu oranın yüzde 70’i kalp- damar tıkanıklıklarına bağlı olarak gerçekleşiyor. Yani kalp damar tıkanıklığı dünyada ve ülkemizde en çok öldüren rahatsızlık.”

‘DEĞİŞTİRİLEMEYEN FAKTÖRLER VAR’

Kalp damar rahatsızlıklarına neden olan risk faktörlerine ömür boyu dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, birtakım genetik ve yaşa bağlı faktörlerden kaynaklı olarak risk faktörünün değiştirilemeyeceğini ancak diğer faktörlerin ortadan kaldırılmasıyla risk düzeyinin düşürülebileceğine dikkat çekti. Aile öyküsünde ‘kalp damar rahatsızlıkları’ bulunan kişilerin diğer insanlara göre yaşamlarına daha çok dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Özdemir, yaş ilerledikçe bu riskin daha da arttığını ancak hastalığın genç yaşlarda da görülebileceğini belirtti. Özdemir, “Hiçbir sağlık sorunu olmasa bile erkeklerde 45 yaşına geldikten sonra, kadınlarda ise 55 yaşını geçince bir risk doğmuş olur. Bu yaşa gelmiş bireylerin hiçbir şikâyeti olmasa bile bir analiz yaptırıp önerilere uyması gerekir. Ayrıca birinci derece erkek yakını 55 yaşından önce, kadın yakını ise 65 yaşından önce kalp rahatsızlığı geçirmiş bireyler de risk grubundadır ve kontrol gerektirir. Ancak sağlık açısından diğer riskleri bertaraf eden bir bireyin aile öyküsünde bu rahatsızlık varsa bile risk unsuru ortadan kaldırılmış olur.” diye konuştu.

RİSK ARTTIKÇA DAHA ERKEN YAŞTA GÖRÜLÜYOR

Özdemir, kalp damar rahatsızlıklarına bağlı hastalıkların genç yaşlarda daha sık görülmesinin sebebinin, hastalık risk faktörlerinin daha fazla taşınmasına bağlı olarak seyrettiğine işaret etti. Günlük hayatta sağlanan sağlıklı yaşamla birlikte risk faktörlerinin de ortadan kaldırılabileceğini söyleyen Özdemir, “Birçok hastalıkların başında gelen kilo, bu hastalığın da baş düşmanı. Sigara da aynı şekilde diğer bir risk faktörüdür. Günümüzde sigara kullanım yaşının da düştüğünü, hareketsizliğin arttığını, obezite ve bunların getirdiği rahatsızlıkları gözlemliyoruz. Sigara kullanan bir bireyin bile, kullanmayana oranla kalp rahatsızlıklarına yakalanma oranı 2-3 kat artıyor. Bu risklerin günümüzde daha da arttığını gözlemlediğimizde insanların daha erken yaşta bu hastalıklara yakalanmaları şaşırtıcı bir durum değil.” ifadelerini kullandı.

TESPİTİ ÇOK KOLAY ANCAK ÖNEMSENMİYOR!

Tanı konulmamış tansiyon yüksekliğinin birçok ciddi hastalığı beraberinde getirdiğini açıklayan Özdemir, günümüzde geri plana atılan yüksek tansiyonun ölüme neden olan hastalıkları da beraberinde getirdiğini söyledi. Yüksek tansiyonun en kolay tanı konulabilen bir rahatsızlık olmasının yanında önemsenmeyen bir rahatsızlık olduğunu da belirten Özdemir, “Kalp ve böbrek yetmezliği, kalp krizi gibi hastalıkları doğuran yüksek tansiyon etkiliyor. Evdeki tansiyon aletiyle bile tespit edilebilir. Özellikle belirli yaşın üstüne gelmiş insanların aralıklı olarak tansiyon takibi yapması gerekir. Bir hastalığa tanı konulduğunda işiniz daha kolaydır ancak öğrenilmemiş bir rahatsızlığın çaresini de aramazsınız.” dedi. Özdemir, diyabet ve yoğun stresin de diğer risk faktörleri olduğunu ifade etti.

6-6-65

‘KADINLAR AVANTAJINI KULLANAMIYOR’

Kadınların erkeklere oranla daha uzun yaşadıklarını ve fizyolojik olarak kalp- damar rahatsızlıklarına yakalanmada daha avantajlı olduğuna dikkat çeken Özdemir, bunun aksine kadınların risk faktörlerini daha fazla taşımasından dolayı, bu avantajı kullanamadıklarını söyledi. Sağlıklı yaşam için ve kalp damar rahatsızlıklarındaki risk faktörlerini ortadan kaldırmak için birtakım önerilerde bulunan Özdemir, diyete dikkat ederek diyabet, tansiyon, kilo gibi birçok riskin de ortadan kaldırılabileceğini söyledi. Özdemir, “Şeker, un, tuz ve katı yağdan uzak durarak, sebze ağırlıklı beslenerek Akdeniz diyetine ömür boyu dikkat edilerek sağlıklı bir yaşam, risksiz bir hayat sürdürülebilir. Diyetin tek faydası kilo vermek değildir, birçok rahatsızlıktan korur.” şeklinde konuştu.

‘TÜM HASTALIKLARA TEK BİR YÖNTEM!’

Düzenli egzersizin bilimsel olarak hastalık direncini artırdığını ve psikoloji dahil diğer rahatsızlıklardan koruduğunu aktaran Özdemir, günde en az 45 dakika- 1 saat kadar yürümeyi, yüzmeyi ya da bisiklete binmeyi önerdi. Özdemir, “Kişi yaşına ve kilosuna uygun olarak egzersiz yapabilir. Egzersizi alışkanlık haline getiren bir bireyin korunmadığı hiçbir rahatsızlık yok. Basit olmakla birlikte hiçbir yan etkisi de yok.” dedi.

ABDULLAH BAŞYEMENİCİ

Editör: Birkan Bakay