Her deprem oluşunda yine can kayıplarının yanında, maddi ve manevi kayıpları yaşıyoruz. Ülke olarak bir üzüntü içine giriyoruz.

Depremin neden olduğu can kayıplarını,  yıkılan binaların sağlam olup olmadığını tartışırken, bir suçla arama telaşına giriyoruz.

Nedenlerini, hangi kurumunu ve kişinin sorumluluğu olduğunu sorgulamaya başlıyoruz.

Allah göstermesin yeni bir depremle karşı karşıya kaldığımızda aynı kayıpları yaşarken, tartışmaları yapmayı sürdürürken, yine üzüleceğiz.

İzmir ve bölgesinde yaşanılan depremde olduğu gibi, can kayıplarının yanında, maddi anlamda da kayıpları yeniden göreceğiz.

Umarız. İzmir ve bölgesindeki depremden gereken dersler çıkar. Yeni bir olası depremde bir daha kayıplar yaşamamak için gerekenleri her kurum, kuruluş ve vatandaşlar olarak bizler yerine getiririz. 

Özellikle ülkemizin deprem kuşağında olan yerlerde deprem konusunda gereken tedbir alınır, oldukça az can ve mal kayıpları yaşanır. 

Depremlerin neden olduğu can ve mal kayıplarına ve ekonomik anlamda olumsuz etkilerini hatırlamanız için Ağustos ayındaki yazdığım yazının bir bölümünü sizlerle paylaşarak, dikkatinizi çekmek istedim.

Ağustos ayında,17 Ağustos 1999’da 7,4 büyüklüğündeki depreminin üzerinden 21 yıl geçtiğini ve deprem gerçeğini tüm Türkiye olarak hatırladığımızı ve depremlerin neden olduğu kayıpları sizlerle paylaştım.

Bu deprem ile diğer depremlerin ve en son İzmir ve Bölgesindeki depremin neden olduğu acıları yaşadık. 

100 yıl içerisinde ülkemizde yaşadığımız depremlerde, 110 bin insanımız yaşamını yitirirken, 700 bine yakın yapıda yıkılmıştır.

Depremin meydana geldiği bölgelerin altyapısı, ekonomisi olumsuz yönde etkilenirken, beraberinde sorunlar da yaşanmıştır.

Bulaşıcı ve salgın hastalıkların artmasının yanında, yaralanmalar, psikolojik sorunlar ile insanlar sakat kalmıştır.

Üretim ciddi anlamda etkilenerek;  sanayi üretiminde pazar kaybı, üretim ve gelir kaybı, enflasyon, acil yardım harcamaları, işsizlik ve planlanan yatırımların gecikmesi, çevrenin bozulması ve çevre sorunları gibi önemli sonuçlarda ortaya çıkmıştır.

30 binden fazla işletme zarar görürken, 200 milyar liranın üzerinde bir zarar oluşmuştur.

 Bütün bu nedenlerden ötürüde İnşaat Mühendisleri Odası 17 Ağustos 1999 Depreminin Türkiye’de bir “MİLAT” olması gerektiğini ilan ederek, depremler ve alınması gereken tedbirler konusunu gündeme taşımıştır.  

İzmir ve bölgesindeki meydana gelen depremle birlikte, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu gerçeğini bir kez daha gösteriyor.

Gelelim depremlerden dolayı yaşadığımız can ve mal kayıplarının önüne geçilmesi için bilgisine başvurduğum mühendisler, mimarlar ve uzmanların önerilerine;

Her deprem yaşadığımızda günü kurtaran “Yara Sarma” anlayışından kurtulmamızın yanında, mevcuttu bulunan yapı stokumuzun ne kadar güvenli olup olmadığını saptanmalı ve Güvensiz Yapılar yıkılmalıdır.

Yapılacak olan İmar Aflarında Mühendislik hizmeti almadan, kaçak olarak üretilmiş yapılar yasal hale getirilmelidir.

Mühendis ve mimarların bilgisine, uzmanlığına başvurularak, güvenli bir İmar Affı anlayışı hayata geçirilmelidir.

Deprem kuşağında olan illerimizde de nüfus artışının önüne geçilerek, o illerdeki yapılarında mutlaka depreme dayanıklı ve güvenli yapılar olması sağlanmalıdır.  

Özetleyecek olursak, bir doğa olayı olan depremin doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme, tasarım, uygulama ve yapı denetim sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesinden geçiyor.

Tüm bu süreç, mesleki ve etik yeterliliğe sahip mühendisler, mimarlar ve işin uzmanlarınca yönetilmeli ve denetlenmelidir.

Yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak, gerekli düzenlemeleri yapmak ve “Deprem Yönetmeliklerini" ödünsüz bir şekilde uygulanmalıdır.

Bu konuda belediyeler, ilgili resmi kurumlar hiçbir şekilde taviz vermeden süreci sağlıklı bir şekilde yürüttürmelidir.

İzmir ve bölgesindeki Bu depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı dilerken, yaralı olan kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.

Unutmayalım ki, deprem öldürmez, depreme karşı tedbirsizlikler can ve mal kaybını yaşatır.

Bugünden sonra ülkemizde depreme karşı alınacak tedbirler konusunda daha ciddi ve radikal kararlar alınarak gerekli adımlar atılır. Hiçbir şekilde taviz verilmeden hayata geçirilir.

Herkes üzerine düşeni eksiksiz yerine getirir. Ne dersiniz sizce de öyle olması gerekmez mi?