Ticaret savaşlarının gündemde olduğu korumacılık politikaları ve küresel talepte düşüşlerin beklendiği günümüzde, özellikle jeopolitik risklerin yükseldiği coğrafyadaki ülkemiz ihracatçıları, Cumhuriyet tarihinin yılın ilk dönemi itibariyle Genel Ticaret Sistemine göre yüzde 2,2 artışla 88 milyar dolar ihracat gerçekleşerek ihracat rekorunu kırmış oldu. İhracatımız,  Özel Ticaret Sistemine göre yüzde 1,9 artışla 84 milyar dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık ihracata değerlerine baktığımızda ise GTS’ye göre 179 milyar dolar, ÖTS'ye göre ise 170 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi

İlk 6 aylık performansı bu sefer dış ticaret dengesi bağlamında değerlendirirsek;  Geçen yılın ilk 6 aylık dönemindeki dış ticaret açığımız 41,9 milyar dolarken, bu senenin ilk 6 ayında bu rakam 14 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dolayısıyla 27,9 milyar dolar seviyesinde dış açığımızda azalma, diğer bir ifadeyle iyileşme söz konusu 

ANALİZE BAŞLARSAK 

Sürece Dış ticaret dengesi bağlamında baktığımızda, dış ticaret açığının düşmesinin en önemli unsurlarından birisi, döviz fiyatlarındaki artışın ithalatı kısıtlayıcı bir etki getirdiğidir. Ayrıca ekonomik küçülmenin yaşandığı günümüzde, ekonomik küçülme ile dış açığın düşmesi olası bir durumdur.  İlk çeyrek büyüme sonucuna baktığımızda, önceki yılın ilk çeyreğine göre yüzde     -2,6 oranında küçüldüğünü görüyoruz.  Büyük ihtimalle 2019 yılının toplamında büyüme rakamları maalesef ki negatif olarak çıkması öngörülmekte. 

Sürece ihracat bağlamında baktığımızda ise yüksek döviz kuru, ihracatı cazip hale getirdiğinden kısa dönemde ihracatı artıran bir unsur olduğunun altını da ayrıca çizmek gerekir.  Özellikle 2018 aylarında döviz kuru saldırıları ile başlayan süreçte, firmaların tek çıkış yolunun ihracat olduğunu varsayarsak ihracatın artması bu sürecin en az hasarla atlatılması için kurtarıcı unsurlardan tanesi olduğunu düşünmekteyim. 

KURTARICI UNSUR İLE REKABETÇİLİK FARKLI KAVRAMLAR 

İhracatta rekabetçi olabilmek için yüksek fiyata ürün satmanız gerekmektedir. Yüksek fiyata ürün satabilmek için yurtdışı pazarlara markalı ürünler ile teknolojik ürünler satmanız gerekmektedir ki, bizler genellikle, yüksek fiyatı ölçebilmek için ihracat birim değerleri ile ihracatı analiz ederiz. 

En son açıklanan Mayıs ayı dış ticaret birim ve miktar endekslerinden gidersek, İhracat birim değer endeksi geçen yılın aynı ayına göre % 5,4 oranında düşerken, ihracat birim miktar endeksi ise yine Mayıs 2018 ayına göre karşılaştırdığımızda % 18,4 oranında artmış. Bu tablonun anlamı ise ihracat pazarlarına düşük fiyatlarla mal satıyoruz dolayısıyla düşük fiyat avantajını kullanarak ihracatımız artırıyoruz demektir. Başka açıdan okuduğumuzda ise markalı ve ileri teknoloji ürün ihracatı düşerken, markasız ve düşük fiyatlı ürünlerin ihracatı artmış demektir.  Dolayısı ile iç piyasadaki darboğazdan firmalarımız, ihracatı kurtarıcı unsur olarak görerek, ihracatlarını bu bağlamda artırmışlar. 

Sonuçta böyle bir tablonun ortaya çıkması kötü bir şey değil hatta ekonomik darboğazdan geçtiğimiz ve inşallah düzeleceğimiz bu dönemde bu ihracat değerleri başarıdır. Ama daha önceden ifade ettiğim gibi analizi doğru yapmak gerekir. Geçiş dönemi için “başarı” olan bu durum, rekabetçilik bağlamında ise devam ettirilemez bir ihracat resmini karşımıza koymakta. 

GTS VE ÖTS KARMAŞASI 

Ayrıca ihracat istatistiklerinin hesaplanmasında kullanılan Genel Ticaret Sistemi (GTS)  ve Özel Ticaret Sistemi(ÖTS)  metotlarındaki farklılıklarda önemli ve vatandaşlarımızın birçoğu maalesef ki bu iki ayrım arasındaki farktan haberdar değil. 2019 yılında iki ayrı sistemin rakamlarının beraber açıklanması kararlaştırıldı. Daha önceki yazılarımda paylaştığım detaylı kavramsal açıklamaya girmeden aradaki rakamsal farklılıklara değinmek istiyorum. 

Ülkemiz şu ana kadar 2019 yılına kadar sadece ÖTS ‘ye göre ihracat rakamlarını açıklıyordu. Bu bağlamdan gidersek; 12 aylık ihracat performansımız GTS bağlamında 179 milyar dolar iken, ÖTS’ye göre 170 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş. 6 aylık ihracatımız ise GTS’ye göre 88 milyar dolar iken, ÖTS sistemine göre 84 milyar dolar olarak gerçekleşmiş Yani 12 aylık fark 9 milyar dolar iken, 6 aylık fark ise 4 milyar dolar ile ÖTS’nin daha düşük olduğunu görüyoruz. 

Her ikisi metodunda aynı anda yayınlanması bir problem oluşturmuyor ise de analiz yapılırken kafaların karıştığı da ayrı bir mevzu. Benim düşünceme göre, gerek yetkililerin açıklamaları veya basın bildirileri ÖTS olarak yapılmalı iken, detaylarla ilgilenenler için GTS değerleri ilgili kurumların web sitelerinde ayrıca belirtilmelidir. Böylece hem serbest bölge performanslarını hem de mikro ihracat performanslarını GTS ve ÖTS hesaplamaları ile karşılaştırma imkânı bizlere verilirken, sade vatandaşında kafası karışmamış olur.  

SONUÇ: Geçiş aşamasında “ihracatımız” kurtarıcı bir unsur olurken, ilerleyen dönemler için rekabetçi bir unsurun oluşturulması için  “ihracat politikalarının” yeniden gözden geçirilmesi gerekir.