Ermenek ilçesindeki maden ocağında meydana gelen su baskınıyla yerin 350 metre altında mahsur kalan 18 işçiyi kurtarma çalışmaları halen devam ediyor.
Devam ediyor de ne oluyor?
Bir arpa boyu dahi yol gidilemiyor. Türkiye, 18 işçi için cebinde ne kadar makine, alet edevat varsa hepsini bu bölgeye seferber ediyor. İstanbul'dan ahtapotlar, kameralar, Konya ve Denizli'den balık adamlar, Afyonkarahisar, Aksaray gibi bölge illerinden yardımcı ekipler getiriliyor.
Ama tık yok!
Bu durum aslında, bir felakete ne kadar hazırlıklı olduğumuzu da gözler önüne seriyor.
Bakanlar orada... Her 2-3 saatte bir, basın mensuplarının karşısına geçip gelişmelerle ilgili bilgi aktarıyorlar.
Bakıyorsunuz, kulak kabartıyorsunuz hemen ne gelişme yaşanmış diye... Aynı cümleleri öznesi ve yükleminin yeriyle oynayarak sunmaktan başka bir şey değil yaptıkları. Çünkü bir adım ötesine gidilebilmiş değil...
Çalışıyoruz, çabalıyoruz ama doğa bir tık ileriye gitmemize izin vermiyor. Önceki gün ahtapota çok umut bağlanmıştı. Ahtapot güç bela geldi olay yerine. Biraz suyu çekti bu defa madendeki göçükler gün yüzüne çıktı.
Nasıl bir yer ki, bir türlü derine inilemiyor. Ekmeğini kömür kazarak çıkaran insanlar demek ki olağanüstü şartlarda çalışıyorlarmış.
Merak ediyorum, işçilerin her gün düzenli olarak girip çıktıkları ve bir kaza anında içinde kaldıkları bu maden ocaklarına, maden ocaklarının işletmecileri hiç girmiş midir? İçeride ne var, nasıl çalışılır bilirler mi?
Aslında şu aşamada bunları düşünmenin, konuşmanın da pek bir faydası yok. Ne olacağını meraklı gözlerle izlemekten başka yapılabilecek bir şey yok.
Su, kaynaktan geliyor. Kaynaktan geldiği için de aynı seviyeye gelinceye kadar sürekli olarak doluyor. Yani içerideki suyu boşaltmak için verilen mücadele pek de fayda sağlamıyor.
Keşke sadece su olsa. Balçık tabakası da çalışmaları zorlaştırıyor. Sonuçta içeride kalanları kurtarmak için o karanlık ve dipsiz kuyuya girecek olanlar da insan.
Bakanlar her ne kadar 'umutlarımızı kaybetmek üzereyiz' dese de, umutlar çoktan yitirildi. Bunu kimse kimseye söyleyemiyor. Kendilerine dahi söyleyemiyorlar.
Bugün olayın 4. günü. İşçilerin sağ olarak kurtulabilmesi için sadece bir mucize lazım. Sağ çıkmaları diye bir ihtimal kalmadı. Nefessiz, oksijensiz, balçık dolu dipsiz bir kuyuda bir insan nasıl yaşar? Üstelik 4 gün boyunca...
Açık söylemek gerekirse, şu ana kadar yapılan çalışmalar ve gidilen yol hiç de iç açıcı şeylere işaret etmiyor.
Soma'da 300'ün üzerinde insanımız hayatını kaybetmişti. Ama bu insanların cansız bedenleri yerin metrelerce altından çıkarılabilmişti.
Buradaki durum ise çok farklı. 300-350 metre derinlikteki bir çukurda mahsur kalan 18 maden işçisinin buradan hiç çıkarılamayacağı da konuşulmaya başladı. Acı ama gerçek... Böyle bir ihtimal daha var. Üstelik, şartlara bakıldığı zaman kuvvetli de bir ihtimal.
Felaket tellallığı yapmak değil benimkisi ama gördüklerim ve duyduklarım bana bu işçilerin buradan çıkarılamayacağını söylüyor.
İnşallah böyle bir durum söz konusu olmaz. İnşallah yanılan ben olurum. İnşallah 18 işçinin hayatını kaybettiği bu maden bu işçilere mezar olmaz. En azından cansız bedenleri buradan çıkarılır.
Ama durum bu...
Mesnevi'den:
Zulüm nedir? Bir şeyi uygunsuz yere koymak. Buysa ancak belaya kaynak olur.