Uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra ticarete olan yatkınlığını işine aktaran Konyalı İş İnsanı Mustafa Ardıç, Konya’da başladığı ticari serüveni İstanbul’da devam ettiriyor. 47 yıldır İstanbul’da otomobil yedek parça alanında hizmet veren ve Ardıç Otomotiv şirketinin kuruculuğunu yapan Mustafa Ardıç, işi hayatını aktardı. İstanbul ve Konya’daki iş hayatını karşılaştıran Ardıç, hala Konya’daki içtenliği aradığını ifade ederken Konya’daki sanayicilere de önerilerde bulundu.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Mustafa Ardıç. 1946 yılında Çumra’da doğdum. Diyarbakır Öğretmen Okulu’nda eğitimimi tamamladıktan sonra 1964 yılında tayin olarak iş hayatıma öğretmen olarak başladım. Daha sonra memleketim olan Çumra’da, mezun olduğum okul dahil olmak üzere, uzun yıllar öğretmenlik yaptım. Öğretmenlik yaparken aynı zamanda küçük bir dükkânda ticaretin kapılarını da aralamıştım. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarında da aktif olarak bulunarak önemli görevlerde bulundum: Öğretmen Derneği Başkanlığı, İlkokul Öğretmenleri Sendika (İK-SEN) Başkanlığı, Yardımlaşma Sandığı Başkanlığı gibi görevlerde bulundum.
Ticaretle olan bağınızın öğretmenlik yıllarında da varlığından söz edebilir miyiz?
Kesinlikle. Ticarete olan yatkınlığım o dönemlerde de vardı ve İstanbul’a gidip gelerek araç alım satımı da yapıyordum. 1981 yılında ihtilalden sonra ticaretteki kârlılığı görmemin de bir getirisi olarak 17 yıllık görevimin ardından öğretmenlikten istifa ederek ticari hayatıma resmi olarak başlamış oldum.
Sermayemi alarak İstanbul’a gittim ve piyasa şartlarını değerlendirerek bir kamyon markası olan Bedford marka yedek parça satışı üzerine işyerimi açtım. Satışlarda Türkiye ikinciliğimiz olmuştu, Bedford markasının İstanbul’da bilinir bir satıcısı haline geldik.
‘43 YILDIR KONYALILARIN İÇTENLİĞİNİ ARIYORUM’
Konya’da başlayıp İstanbul’da devam eden bir ticari öykünüz var. Farklı şehirde ticaret yapmanın zorluklarını yaşadınız mı?
Daha önce araç alıp sattığım için İstanbul’daki ticareti biliyordum ancak buna rağmen İstanbul’da yaşamak ve sürekli olarak buradaki ticaretin içerisinde olmanın getirdiği büyük zorluklar oldu. İstanbul, bencil bir şehir; Konya gibi değil! Konya’da ya da Çumra’da bir derdin olduğu zaman Anadolu insanının vefasını her yerde görmek mümkün. Ancak İstanbul’un bencilliğini görmek beni üzmüştü ancak sabrettim. Alıştım ancak 43 yıldır hala Konyalıların içtenliğini arıyorum. İstanbul’un sosyal yapısına alışamadım, sosyalliği de hala Konya’daki dostlarımla devam ettiriyorum.
Bazen kendi ürününü satmak için işyerine gelen Konyalılar geliyor, onlarla Konya ağzıyla konuşmak bile Konya’ya olan özlemimizi biraz olsun hafifletiyor.
Şu anda hangi tür araçlara yedek parça satışıyla ilgileniyorsunuz?
Ardıç Otomotiv olarak şu anda daha geniş bir portföye sahibiz. Bir ‘oto yedek parça marketi’ olarak da tanımlayabileceğimiz işyerimizde Japon, İtalyan araçlar başta olmak üzere bin 500 metrekarelik alanda araç yedek parça üzerine toptan ve perakende ticarete devam ediyoruz. Türkiye’nin dört bir yanına toptan olarak yedek parça gönderiyoruz. Piyasada güvenilir bir esnaf olarak biliniyor ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aynı zamanda Kore üretimiyle birlikte çalıştığımız ithalatımız da mevcut. Küçük yaşlarda usta- çırak ilişkisi içerisinde yanımda yetişen oğlumla birlikte ticari hayatımız devam ediyor.
‘KONYA YALNIZCA TANIMAYANLAR İÇİN BİR TARIM ŞEHRİ!’
İstanbul’a gittikten sonra Konya’yla olan ticari bağlarınız devam etti mi?
Tabi, İstanbul’a geldiğim günden bu yana Konya’daki kültürel ve manevi bağlarımızın yanı sıra ticari bağlarımız da devam ediyor. Konya, sanayisi bakımından çok güçlü bir şehir. Konya’nın içinde yaşayanlar belki fark edemeyebilir ancak uzaklaşıp İstanbul’dan baktığımda ben de daha iyi fark ettim ki Konya, Türkiye’nin Çin’i konumunda ve sanayi bakımından Konya önemli bir şehir. O kadar fazla çeşit yedek parça üretimi var ki, bu anlamda Çin’e benziyor. Konya’nın bu başarısı, Konya’nın zekasından kaynaklanıyor. Konya’daki bu başarı teşvikle değil, Konyalıların ticari zekasıyla sağlandı. Konya yalnızca tanımayanlar için bir tarım şehri! Tanıyan insanlar Konya’nın sanayisi başta olmak diğer alanlardaki başarısını bilirler.
Peki İstanbul’da bir Konyalı olarak, Konya’yı temsil etmek nasıl bir duygu?
Öğretmenlik yapmam ve geçmiş yıllarda sivil toplum kuruluşlarında aldığım görevlerin kazanımı olarak ‘eğitimli bir tüccar’ olmanın verdiği avantajları bir Konyalı olarak hem esnaf komşularımıza hem de müşterilerimize yansıtmaya çalışıyoruz. Müşterilerimize verdiğimiz güven ve anlayışı da gören müşterilerimizin Konya’ya olan bakış açısının da olumlu yönde etkilendiğini söyleyebilirim. Bu yüzden her ne kadar şirket ismimiz Ardıç Otomotiv olsa da ‘Konyalı’ olarak tanınıyoruz. Bu yüzden yalnızca kendimize değil, Konya’ya da yarar sağlamış olmaktan gurur duyuyorum.
‘BÜYÜMEK İÇİN KURUMSALLAŞMAK ŞART’
Konya’daki şirketlere baktığımız zaman ‘markalaşma ve kurumsallaşmanın’ tam olarak oluşmadığını görüyoruz. Sizce bunun ana nedeni nedir; bu anlamda neler yapılması gerekir?
Konyalı şirketlere baktığımızda aile yapılanmalarının şirketlere de yansıdığını görüyoruz. Küçük ölçekli firmalarda kurumsallaşmak çok mümkün olmayabilir ancak şirketin yapısı büyüdükçe kurumsallaşmanın da oluşması gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde ikinci, üçüncü kuşak neslin de işlerde söz sahibi olmasıyla birlikte şirket kurumsal yapıya sahip olamıyor. Konya’daki firmalarda en büyük sorunlardan birini aile yapılarının kurumsallığa lanse edilmesi olarak görüyorum.
Bahsetmek isterseniz sivil toplumda aldığınız görevleri de dinlemek isteriz.
Yaşım gereği şu anda sivil toplum faaliyetlerine katılamasam da geçmişte Konyalılar Derneği’nde yönetim kurulunda bulundum. Öğretmenlik yıllarımda almış olduğum görevlerden de bahsetmiştim. Orta Asya’dan Türkiye’ye okumaya gelen çocuklara burs veriyorum. İstanbul’daki Çumralılar Derneği’nin faaliyetlerini takip ediyorum: Yer alamasak da uzaktan takip etmeye çalışıyorum.
Teşekkür ederiz.
MUSTAFA ARSLAN
