Şair: “Edep bir taç imiş nur-ı Hüda’dan / Giy ol tacı emin ol her beladan” mısralarıyla edebin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor.

Herhalde günümüzdeki en önemli yoksunluk ve yoksulluklardan birisi de edep olsa gerek. Özellikle günümüzde bilgiyi öğrenciye boca ederken, adabı hayatına nakşedemiyoruz. Yani öğretim yapıyoruz. Terbiyeyi es geçiyoruz. Zaten çocuklarımız yarış atı olduğu ve hayatımızın merkezinde yer aldığı için edep olsa da olur olmasa olur düşüncesindeyiz.

İçinde yaşadığımız zaman dilimi ene ve egonun baskın olmasını bize dayatmaktadır.

Bu durum “güç bende” mottosunu merkeze alanları zehirli bir sürece sürüklemekte. Sevgi zehirlenmesini, başarı zehirlenmesini, güç zehirlenmesini ortaya çıkarmakta.

“İnsan insanın yurdu” olacak yerde  “insan insanın kurdu” olmakta. Düşenler için uzatılan bir el olmanın yerine onları çukurlara yuvarlayan bir tekmede sen at tavsiyesi yapılmakta.

Hepimizin şikâyetçi olduğu bu sürece son vermek ancak, edep ve ahlakı hayatımıza hâkim olmakla mümkün olacaktır.

Edebin kazandırılacağı ilk yer aile ortamıdır. Ailelerimize bu konuda çok iş düşmektedir.

Ağaç yaşken eğilir. Sonra okullar ve öğretmenler hem bilgi hem de edep konusunda öğrencilerimizi nakış nakış işlemelidir.

Yeri geldi. Konyalı büyük alim Mehmet Savaş Hoca’nın hatıratında konumuzla ilgili şöyle bir olay anlatılır: Hocası Abdülvehhab Efendi,”Biz öğrenciye iki şey öğretiriz.Bunun  bir üçüncüsü yok. Varsa o bizim yaşamımız, yaşam tarzımızdır.’Nuallimükümü’l-ilme ve’l-edeb’ –size hem ilim hem edep öğretiyoruz-“diyerek yaramıza parmak basmıştır. (İlme Adanan Bir Ömür Mehmet Savaş,127.DIB Yay.)

Eskiden “Adab-ı Muaşeret” kitapları vardı. Hatta adap kitaplarımızda yemekten içmeye, konuşmadan dinlemeye, abdest almadan dua etmeye kadar her şeyin adaplarına yer verilerek edep, hayatımızın bütününü kapsamıştır.

Edep sahibi kimselerin konuştuğu zaman dilini, yalnız kaldığı zaman kalbini, dışarı çıktığı zaman gözünü, yediği zaman boğazını, uzattığı zaman elini, yürüdüğü zaman ayağını koruması gerektiği hatırlatılır.

Atalarımız, ”kapıyı kapat” yerine “kapıyı ört veya kapıyı sırla” demeyi tercih etmişlerdir.

Hz. Ali edebin önemini şöyle ifade etmiştir:” İnsanın kıymeti zehebi (altını-serveti) ile değil edebi ile ölçülür.”

Edep, hem içimizi hem de dışımızı güzel ahlakla tezyin etmek demektir.

İçinde bulunduğumuz ahlaki dibe vuruşumuzun çaresi illa edep illa edep ilkesinden geçmekte.

O zaman hep birlikte edep seferberliğine çıkmak tek çıkar yol, bilmiyorum başka çıkar yol.

Yazımızı Mehmet Akif Ersoy’un şu mısraları ile noktalayalım: ” Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep, hayâ öğren.‎”

Selam ve dua ile..

NOT:  Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü tebrik ediyorum.