Rahmetli Nuri Ağabeyimin küçük oğlu Bilal’in düğünü vesilesiyle doğup büyüdüğüm Baraj Mahallesine sıkça gidip gelme durumunda kaldım.

Çocukluğumun geçtiği her bir tarafında anılarımın olduğu Baraj Mahallesi başka deyişle Tren Yolunu ötesi yahut tren yolunun arkası DSİ ile bütünleşmiş sokak sokak komşularımızı yâd ettim. Devlet Su İşleri, Toprak Mahsulleri Ofisi, Rakımın Değirmeni, Rakımın Elmalığı, Rakımın Kavaklığı, Günaşık Yağ Fabrikası, Eğisteli Destici Ali’nin desti ocağı, Çetinkaya Tavuk Çiftliği, Çarşamba Çayı, Şarıldak o yıllarda büyüklerimizin ifadesi Armutlu Bük yani Baraj Mahallesi

Her karışında anılarım canlandı.

Doğduğum büyüdüğüm mahallemden şartların getirdiği durum gereği taşındım. Şimdi de çok katlı sitelerden birinde oturuyorum. Köroğlu’nun dediği üzere; “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu.”” Misali mahalle mevhumu sonrasında komşuluk da gitti gidiyor derken daha beteri 52 mahallemizde insanımızla örtüşmüş bütünleşmiş sokak adları kuyruksuz kulaksız ucube rakamlarla değiştirildiler.

Söyleyin bana adı olmayanın zatı olur mu, hiç rakamlar Türk Tarihine mal olmuş kahramanların yerini tutar mı?

Rakım Çumralının kurucu Belediye Başkanı olduğu Çumra’dan rakamlı Çumra’ya dönüştürüldük. Ancak, hiçbir zaman bu geçmişi inkâr eden hareketi kabullenmedik. Her fırsatta sokak adlarını rakamla değiştirenlere beddua ederek tarihe not düşeceğiz. İnşallah onların adı da silinir gider!

Konya Büyükşehir Belediyesinin yaptığı bu ucube kararını bu zaman zarfında uygulayan Çumra Belediye Başkanlarını Çumra’nın hassasiyetlerini bildikleri halde hala çözüme kavuşturmamaları vebalinin altında kalkamazlar.

Bizden yaşamış akça kocalarımızın dediği üzere;

Demek ki,

“HATALARIYLA KABUL ETTİĞİNİZ İNSANLAR, SİZE HATALAR YAPMAYA DEVAM EDECEKLER.”

Öyle de oluyor hata yapmaya devam ediyorlar. Temel fıkrasında olduğu gibi,

Küçük Temel;

--- Öğretmenim yapmadığım bir şey için bana ceza veriri misiniz?

Öğretmen;

--- Ne münasebet Temel, hiç öyle şey olur mu?

Küçük Temel;

--- Yaşa öğretmenim, ev ödevimi yapmadım da!...

Yerel yönetimdeki bizi temsil eden belediye başkanlarımız aynı Temel gibi ödevlerini yapmamakta ve mazeretlere sığınmaktadırlar, öyle değil mi?

*

Evet, uzun yıllardan sonra çok katlı binalardan birine oturmak zorunda kaldık. İmkânımız buna yetti.

Ancak, doğup büyüdüğüm rahmetli babamın, anamın elleri ile yaptığı tek katlı kerpiç evi hala unutamıyorum. Bugün bu ev tıpkı sokak adları gibi yerinde yeller esmesine rağmen ben hala rüyalarımı o evde görüyorum.

Doğduğum evin taşında kerpicinde,

Anamın babamın eli vardı.

Rahat uyurdum içinde,

Sanki ninni söyleyen dili vardı.

*

Rahmetli Babam Çumra’da bilinen adıyla Dorlalı Eşref Usta’nın evi Baraj Mahallesi 2 Nolu Sulama Sokak şimdiki adıyla Atatürk Caddesinde tek katlı bahçeli kerpiç evde doğdum.

Komşuluk üzerine birçok hadisi şerif var. Oturmakta olduğumuz evine batısında, doğusunda, kuzeyinde, güneyinde olan komşularımızdan sorumlusunuz denmiyor mu?.

Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadisi şeriflerinde;

--“Allah’a yemin olsun ki, kâmil manada iman etmiş sayılamaz, vallahi gerçekten iman etmiş sayılamaz, vallahi olgun mümin olamaz.” Buyurmuş.

--Kim Yâ Resûlullah? Diye sorulunca;

--- Komşusu, kendinden emin olmayan kimse” Buyurmuştur.

Komşuluk, toplum hayatımızda yeri ve önemi inkâr edilemeyen sosyal bir müessesedir ve insanların toplum halinde yaşamalarının zaruri bir sonucudur, bu nedenle tek başına yaşamayacağımıza göre etrafında komşularımızla yaşamak durumundayız.

Çocukluk yıllarımızdaki komşularımızın her birinden biz razıydık onlarda bizden razıydı.

Hemen yanı başımızda kapı komşumuz namı diğer Uzunkuyulu Ebu Seyfi Hotamışlı, oğlu Ali ve Zeki Hotamışlı, sonradan Karamankırlı Mahmut Şen, Yörük Camili Kazim Ateş, Yörük Camilili Hacı Mehmet Çelik, oğlu Osman Çelik, İnlili Osman Yavuz, Rahim Yavuz, Musa Çetin, T.Camili Hacı Osman Kaya ve oğlu Abdullah Kaya, Kasap Kıratlı, Yörük Camili Kıllı Mustafa Çetin, Dinlendikli Bayram Çekirdek kardeşi Mustafa Çekirdek, Ermenekli Kalaycı Veli Çömçe, Karamankırlı Mustafa Ağlayan, Barakacı Derviş, Türkmen Karahüyüklü Bayram dede Çalı, Taşkentli Bekir Dönertaş, Taşkentli Faik Yüceaktaş, kardeşleri Feyzi ve Ali Yüceaktaş, Postacı Mehmet Ali Özyazı, Taşkentli Kamil Kılınç Usta, Karasınırlı Bakkal Durmuş Ünal, Türkmen Camili Mehmet Emin Kaya, Çalgıcı İsmail Kaya, İslam Mehmet Kart, Yörük Camili Muhsin Mumcu, Abdullah Büyükeken, Mehmet Çetin, İnlili Kara Bakkal Mısral, Sodurlu Kollu İbrahim Eren, Kalaycı Mustafa Döver, Kuzuculu Muhtar Cırıl Halil Alcan, Okçulu Berber Şenol Usta, Hobban Ebe, Muhsin Al, Fehmi Çetin, Karasınırlı Yastıkçı Solak Usta, Hadimli Mehmet Kuduz, Karamankırlı Barakacı Şentürk Amca Remzi Şentürk’'ün dedesi, Tren Yolu kenarında Hadimli Hacı Akış, Üçhüyüklü Biçiciler, Niğdeli Halıcı Yusuf Candan ve kardeşleri, Karamankırlı Ali Baba…

Taşkentli Ramazan Çatal ve Oğulları, Tahir, Abdulelim, Fuat, Muharrem, Cafer Çatal, Taşkentli Kalaycı Mehmet Döver, Yahya Arıkan Usta, Ali Osman Arıkan, Abdul Kadir Arıkan, Terzi Hasan Hüseyin Koçak, Dinlendikli Mustafa Resul, Abdul Kadir Ünal, Türkmen Camili hayırsever Hacı Kara Dede, İnlili Musa Ali Atik, Karamakırlı Ahmet Karakulak, Hamzalarlı Bekçi Ali, Koçaşlı Hacı Hasan Yılmaz ve oğulları Ahmet, Mustafa, Mehmet, ikizler Ali, İbrahim Yılmaz, Hakkı Yılmaz, Saraycıklı Mustafa Özcan, Karahüyüklü Kelekler, Abdurrahman Kılınç, Cemile Ablanın çocukları Ali, Osman, İhsan Ertaş, İhsan Şahman, Yeniköylü Güzel Dayı ve oğlu Kerim Çimen, Avşarlı Titrek Ali Kaya Hoca ve oğulları Mehmet, Ahmet, Fahri, Ömer, Mustafa, Bekir, Hüsnü Kaya, Mehdi Ünal, Kahveci Sadık Ünal, Zabıta İsmet, Pod Hasan Harmankaya, Hayta İbrahim Özer, Musa Ata, Doktor Dede Çalı ve Oğulları, Bayram Harman, Celalettin Harman, Kelekkafa Çelikçiler, Kılik Ömer Çelikçi, Dorlalı Kaportacı Mehmet Gündoğdu, Aşlamalı Feyzi Oflaz, Taşağıllı Saadettin Ata, Ağaraslı Vehbi Aksoy,…

İnsanız ki, unuttuğumuz vardır. Hafızai beşer nisyan ile maluldür. Muallim Naci’nin çok bilinen özlü sözüyle burada adını yazmadığım komşularım beni affetsinler.

Genelde rahmetli Aydın Söke’de oturan aslen Bozkırlı olan Hacı Abdullah Koyuncu’nun yaptırdığı Koyuncu Camii etrafında olan bu caminin cemaati komşularımızdı. Bugün aramızdan ayırılanları rahmetle anıyor, sağ olanlara da sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

BARAJ MAHALLESİNDEKİ KOMŞULARIMIZI ANARKEN KAYBOLAN SOKAK ADLARIYLA YAS TUTTUK!

1968 yılından sonra Koyuncu Camiinde fahri İmamhatiplik yapan Yörük Camili Çolak Nafil Küçükmumcu sonrasında Milli Eğitimden emekli oldu. Kuşcalı Demirci Mevlüt’ün oğlu Hafız Mehmet Oğuz Hoca sonrasında Derbentli Hafız İsmail Ormancı Hoca ile Koyuncu Camiine Diyanetten kadrolu İmamhatibi oldu. Ormancı emekli olduktan sonra Gerezli Mehmet Navir Hoca, Karasınırlı Aytemuz Hoca, Batumlu Abdurrahman Cömert Hoca imamhatiplik yapan hocalarımzdı.

Yukarda adlarını hatırladığımı komşular Tren Yolunu geçer geçmez ilk Cahit Aküzüm Caddesi ile başlıyor. Sırasıyla Atatürk Caddesi, Akcabat Sokak, Gazi Osman Paşa caddesi, Bahçeli Sokak, Millet Sokak, Gün Sazak Sokak, Kazakistan Sokak, Köprübaşı Caddesi, Erdemli Sokak, Kurt Cebe Noyan Sokak, Kırgızistan Sokak, Afganistan Sokak, Pakistan Sokak, Altay Sokak, Nizamülk Caddesi, Öziş Sokak, Çatalhöyük Caddesi, Çeçenistan Sokak, Ata Sokak, Beylerbeyi, Sokak, Nasrettin Hoca Sokak, Buhara Sokak, Bakü Sokak, Eşrefoğlu Sokak, Tuğra Sokak, Yakut Sokak, Akıncılar Sokak, Aşkabat Sokak, Tataristan Sokak, Gagavuz Caddesi,

Karaçay Sokak, Hoşseda Sokak, Şehitli,k Sokak, Mevlana Caddesi,

Huzur Sokak, Konevi Sokak, Ahmet Yesevi Sokak, Tuğ Sokak, Arifi Sokak, Tanburi Cemil Bey Sokak, Ayhan Sokak,

Sonradan Baraj Mahallesinden ayrılarak Yeni Mahallede Şemsi Tebrizi Sokak, Mehmet Akif Ersoy Sokak, Peyami Sefa Sokak, Ömer Seyfettin Sokak, Yahya Kemal Caddesi

Caddeler hariç sokak adlarının yerini rakamlar aldı. Hiç adı olmayanın zatı olur mu?

Elbette olmaz da ne diye yıllarca yaşanmışlıkla anılarla yüklü olan sokakların ne demeye adını değiştirdiniz?

Yukarda sokaklara adları verilen Atalarınızdan mı utandınız?

İstiklal Marşını yazan Mehmet Akif Ersoy’dan mı utandınız?

Öyle ise buyurun cenaze namazına;

Zaman Sultan 4. Murat Han zamanı, Tütünün, zararlı tüm maddelerin hatta ve hatta sokakta akşamleyin fenersiz bile dolaşmanın yasak olduğu dönemdir. Yasaklara uymazsanız alacağınız ceza bellidir.

Lakin bu tarz zararlı olan kişiler için cezaların hükmü fermanı yoktur. Sonunda ölüm olsa da olmasa da tütün mamulleri tüketilir.

4. Murad’ın her zaman yerine getirdiği alışkanlığı bulunmaktaydı. Tebdili kıyafet sokağa çıkıp insanları denetlemek. Bir gün yine bu şekilde sokağa çıkar ve Üsküdar’da bir kahveye uğrar. Görünürde normal bir kahvehanedir burası lakin içeri girince tütünün tüketildiği yeni kapı açılır. 4. Murat kendini belli etmeden boş masalardan birine oturur. Kahveci onu tanımaz ve aralarında şöyle konuşma geçer.

Kahveci;

--- Baba erenler kahve içer mi? Padişah;

--- Evet, kahveci;

--- Tütün içer mi? Padişah;

--- Hayır.

Bu cevap kahveciyi işkillendirir zira tütün içmeyen bir insan burada bulunmazdı. Kaldı ki, padişahın tebdili kıyafet olarak dolaştığı haberleri de var. Eli titreye titreye kahveyi götürür. Kahveci;

--- Baba erenler ismini bağışlar mı? Padişah;

--- Murat! Kahveci;

--- Peki isimde sultan da var mı? Padişah;

--- Var. Bu sözü duyan kahveci soğuk soğuk terler döker ve şu söz dilinden dökülüverir;

  • Öyle ise buyurun cenaze namazına! Der olduğu yer yığılıverir. AHMET YILDIZ-ÇUMRA 2 OCAK 2022