Girdi maliyetlerinin sürekli yükselişi ve Korona virüsü salgını bütün sektörlerde olduğu gibi tarımı da derinden etkiledi.

Üretici ürettiği ürünü değerince satamadığından dolayı da ekimden vazgeçerek, toprağa geri dönmemeye başladı.

Ekilen arazi miktarı hakkında yapılan açıklamalarda 2004-2020 arasında işlenen toplam arazi miktarı 4 milyon 240 bin 115 hektar azaldığı görülüyor.

Ekilen 23 milyon 812 bin 992 hektar arazi 19 milyon 572 bin 877 hektara düşmüştür. Azalış oranı yüzde 18 oluyor.

En fazla azalan 5 il (miktar olarak) ise şöyle sıralanıyor. Şehrimiz Konya 761 bin 699 hektar, Diyarbakır 241 bin 465 hektar, Şanlıurfa 207 bin 717 hektar, Yozgat 174 bin 171 hektar, Adana 153 bin 855 hektardır.

Öyle bir hal içindeyiz ki Tüketiciler olarak bizler gıda ürünlerini pahalı tüketirken, çiftçi de ürettiği ürünü uygun fiyata satamadığından dolayı da çöpe atıyor.

Böyle giderse tarım ve tarımsal üretimimiz büyük bir sıkıntı içine girerken, hızla bir şekilde de çiftçilerimizi kaybedeceğiz.

Gereken adımlar atılmazsa tarım ürünlerini ithal eden bir ülke konumuna doğru gideceğiz.

Hiç istemediğimiz bu tabloyu yaşamak istemiyorsak, şimdiden gerekenleri yapmalı, çiftçinin ürününün değerinde satılması sağlanmalıdır.

Pandemiyi yaşamaya devam ettiğimiz bu dönemde büyük yara alan istihdam piyasasında, en ağır fatura yine tarıma ve çiftçiye çıkıyor.

Aynı dönemde çiftçi sayısında ise yüzde 5,1'lik düşüş görülüyor. Görünen bu tablo iyi bir gelişme değildir.

Özellikle gençlerin köylerden ve tarımdan uzaklaştığı ülkemizde, üretimde ciddi sıkıntılar yaşanıyor.

Çiftçilerimizin girdi maliyetleri çok yüksektir.

Çünkü mazot, gübre, yem, tohum gibi girdiler dövize bağlıdır. Aşırı döviz artışları doğrudan girdi maliyetlerine yansıyor.

Bunun yanında, Tarıma verilen destek hem yetersiz hem de gecikmeli ödeniyor olması da yine çiftçiyi oldukça zorluyor.

Tarımda küçük aile işletmeciliğinin yaygın olduğunu ve öz sermayelerinin yetersiz olduğu ülkemizde, çiftçilerimiz sürekli borçlanarak ayakta kalmaya çalışıyor.

Tarımsal kredi faizleri yüksek olduğu gibi, zamanında ve yeterli destek almaması, girdi maliyetlerini karşılayamamasıyla çiftçilerimizin kredi alımı artırıyor.

Son dönemde oldukça zorlanan çiftçilerin tarlasına, bahçesine, traktörüne haciz geliyor.

Amerika, Rusya, Avrupa Birliğinde çiftçiye sahip çıkılırken, pandemi de özel destekler veriliyor. Ülkemizde pandemi de tarıma yönelik ek ekonomik destekler de verilmedi. 

En önemlisi de tarımsal ürünlerde pazar tamamen zincir marketlere bırakılmıştır.

Artık bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de tarım ve tarımsal üretim, stratejik bir sektör olarak görülmelidir.

Gıda ürünlerini ithal etmekle bu ürünlerinin pahalı satılmasının önüne de geçilmeyeceği bariz olarak ortadadır.

Mutlaka bir çözüme gidilmelidir. Öncelikle çiftçinin elinde kalan ürünleri Toprak Mahsulleri Ofisi değerince almalıdır. Çiftçinin zarar etmesinin önüne geçilmelidir.

Gıda tedarik zincirinin üretici ve tüketici kooperatifleri modeli üzerinden yeniden düzenlenerek, hayata geçirilmelidir.

Mazotta, gübrede, ilaçta Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi oranları en azından böylesi kriz dönemlerinde makul düzeye indirilmelidir. Çiftçilerimize ek destekler verilmelidir.

1,5 yılı aşkın süredir yaşadığımız salgın sürecinde bütün dünyada olduğu gibi, tarımın bir stratejik sektör olduğunu bir kez ortaya koydu. 

Tarım potansiyelimizin tamamını kullanmak, arz açığımız olan ürünlerimizin üretimini doğru planlamak zorunda olduğunu gösteriyor.

Arz açığı veren ürünlerin üretiminin artırılması için iyi bir üretim planlaması yapılmalı, destek politikaları artırılmalı ve verim artışı sağlanmalıdır.

Tarımda kendi kendi yeten ülkeler konumuna yeniden kavuşmak istiyorsak, başkada bir yol gözükmüyor.

Pandeminin başından bu yana sofralarımızda gıda ürünleri hiç eksik olmuyorsa, bu çiftçilerimizin sayesindedir. 

Tarım demek aynı zamanda gıda güvencesi anlamına geldiğine göre, Gıda Güvencemizi sağlamak içinde çiftçilerimizi desteklemek zorundayız.

Unutmamalıyız ki, Çiftçimiz kazanırsa ülke kazanacağından, çiftçilerimizin yaşadığı sorunlar acilen çözüme kavuşturulmalı, ürününü değerince satılması sağlanmalıdır.

Tüketiciler olarak bizlerinde tarımsal ürünleri pahalı tüketmemize neden olan aracılara karşıda gerekenler yapılmalıdır.

Aksi takdirde Çiftçilerimizin toprağa geri dönmeyişi tehlikesi artarak sürecektir.

Ne dersiniz sizce de böyle yapılması gerekmez mi?