İklim değişikliği tüm dünyayı tehdit eden bir sorun haline geldi. Hava kirliliği, çölleşme gibi olumsuzluklara yol açan iklim değişikliğinin en büyük düşmanı ise yenilenebilir enerji olarak karşımıza çıkıyor. Ekolojik ve küresel bir sorun olan iklim değişikliği hakkında bilgi veren Yenilenebilir ve Temiz Enerji Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Vekili Doçent Doktor Abdullah Engin Özçelik, ‘’Yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji elde edilmesi hem sera gazı emisyonunu azaltacak hem de enerjide dışa olan bağımlılığı kaldırarak ekonomik katkı sağlayacaktır’’ dedi.
BU ENERJİNİN KATKISI BÜYÜK!
Doçent Doktor Abdullah Engin Özçelik, iklim değişikliğinin, tüm dünyayı tehdit eden küresel ölçekte karşılaşılan en büyük sorunlardan biri olduğunu belirterek kullanılabilir tatlı su kaynaklarının azalması, buzulların erimesi, hava kirliliği ve çölleşme gibi sorunlara yol açtığını söyledi. Özçelik, ‘’İklim değişikliğinin temel sebebi olan küresel ısınma, fosil yakıt kullanımının artması sonucunda atmosferde biriken sera gazlarının sera etkisi yaparak atmosferi ısıtması ile başlamıştır. Bu sebeple iklim değişikliği ile mücadelede birincil adım enerji ihtiyacının yenilenebilir enerji ile karşılanması ve fosil yakıt kullanımını azaltmaktır. Yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji elde edilmesi hem sera gazı emisyonunu azaltacak hem de enerjide dışa olan bağımlılığı kaldırarak ekonomik katkı sağlayacaktır’’ ifadelerine yer verdi.
Engin Özçelik, Türkiye’nin Haziran 2022 sonu itibarıyla güneş enerjisine dayalı elektrik kurulu gücünün 8.479 MW, toplam kurulu güç içerisindeki oranının yüzde 8,35 olduğunu kaydetti. Özçelik, ‘’Eylül 2022 sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam kurulu rüzgâr gücü 11.199 MW'tır. 2005 yılında tarife garantisinin uygulamaya konulması ve 2011 yılında tarife garantisinin ABD Doları'na endekslenmesi ile rüzgâr enerjisi tesisleri hızlı bir gelişme göstermiştir’’ dedi.
KONYA ELVERİŞLİ
Yenilenebilir ve Temiz Enerji Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doktor Öğretim Üyesi Gül Nihal GÜĞÜL ise Türkiye’de yıllık toplam güneş radyasyonunun 1400-2000 kWh/m2 yıl arasında değiştiğini dile getirdi. Nihal Güğül, Konya ve Karaman bölgesinin düz arazi yapısının, yüksek rakıma sahip olması, ülkenin merkezine yakın konumu ve yüksek güneş radyasyonu potansiyeli ile güneş enerjisi için en elverişli bölgelerden olduğunu ifade etti. Güğül, ‘’Bu bölgenin radyasyon potansiyeli 1800-2000 kWh/m2 yıl arasında değişmektedir. Türkiye elektrik enerjisi tüketimi ise 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1,2 oranında azalarak 328,9 TWh olarak gerçekleşmiştir. Tüketilen miktarda enerjiyi bu bölgeden sağlamak mümkündür. Fakat güneş enerjisinin süreklilik arz etmemesi ve depolanmasının kolay olmaması, bütün talebin istikrarlı şekilde sağlanmasını zorlaştırmaktadır’’ şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ İDEAL
Türkiye’nin; Karadeniz, Akdeniz ve Ege Denizi ile çevrili coğrafi olarak dağlık bir yarımadada olduğunu belirten Güğül, ‘’Farklı iklim bölgelerine sahip geniş bir bölge, konuşlandırılacak yüksek rüzgâr potansiyeli oluşturur. Türkiye Rüzgâr Potansiyeli Atlası'na (REPA) göre, 50 metre yükseklikte yıllık ortalama rüzgâr hızları 7,5 m/s'nin üzerinde olanlarda, kilometre kareye 5 MW kapasiteli rüzgâr santrallerinin kurulabileceği varsayılmıştır. Bu hesaplamalar Türkiye'nin toplam rüzgâr enerjisi potansiyelinin 47.849,44 MW civarında olduğunu göstermektedir. Bu potansiyel, Türkiye toplam arazisinin yüzde 1,3'ü kullanılarak değerlendirilebilir’’ ifadesini kullandı.
ABDULLAH BAŞYEMENCİ