Cuma sabahı çoğu zaman dostlarla esnaf ziyareti yaparız. Bu güzel bir alışkanlığımız aynı zamanda nabız tutmaya vesile oluyor.

Allah razı olsun ziyaret esnasında muhakkak çay, kahve benzeri ikram etmek isterler. Eyvallah dostlarla kahve sade içilir değil mi? Bosnalılar Türk gibi sade kahve içelim. Derlermiş, biz de sade kahve içiyoruz!

Halit Oflaz Caddesinde dostumuzun dükkânında biraz fazla oyalandık. Laf lafı açtı döndü dolaştı siyasete geldi. Tabi ben dört dönem ile ilçe başkanlığı yaptım. Belli bir görüşüm duruşum var. Ki, bir şekilde kulak kabarmam normal değil mi?

3 Mart itibariyle Belediye Başkan ve meclis üyelerinin kesin aday listeleri belli olacaktır. Dolayısıyla itirazlar ve düzeltmeler son gün 3 Mart son gündür.

Eksiklikler giderilecek ve belli değişiklikler olacaktır. Ki, şehrimizde de bir belediye başkanı adayımız aday olma şartlarında eksiklikten dolayı adaylığı düştüğünü öğrendik. Tabi ki, bu adayımızı destekleyenler üzgün idi.

Hepimiz biliriz ki, seçme seçilmeyi Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz belli şartlar kanun, yasa ve yaptırımlar koymuştur. Seçimde aday olanlar muhakkak bu şartlara yerine getirmek durumundayız. Yerine getirmezseniz böylesi istenmeyen durumlar ortaya çıkar.

Adaylığı düşen hemşerimizi destekleyenler üzgünlükle birlikte mağdur olduklarını ifade etmeleri ise enteresandır. Dükkânda bulunan emekli öğretmen arkadaş;

--- Ortada mağduriyet falan yoktur. Aday kendi eksikliğini yanlışını başkalarına mağduriyet olarak açıklayamaz öyle değil mi Ahmet Başkan?

--- Muhakkak saygıdeğer Hocam ortada bir yanlış varsa bu yanlışın muhakkak karşılığı olacaktır.

--- Ahmet Başkan bu mağduriyet edebiyatı yapmak bir nevi hastalık işaretidir. Buna psikolojide “YANSITMA” diye adlandırılır.

İstenmeyen duyguları ve arzuları kabullenmek yerine başkasına YANSITMAK olarak tanımlanır.

Kişi kendi beceriksizliği ve eksikliği yüzünden çıkan aksaklıkları başkasına yüklemektir.  Başka deyişle genel olarak onaylanamayan istenmeyen duygu, istek ve davranışları başkalarına yakıştırması.

Hoca devam ediyor. Olumsuz bir duyguyu veya toplum tarafından kabul görmeyecek bir arzuyu kabul etmek yerine onun varlığından kaçmaktır bunun adı. Zaman zaman herkes böylesi YANSITMA (PROJEKSİYON) yapabilir.

Ancak, bu tutumu bir hayat düsturu haline getirmek veya başkalarını ezmek, sindirmek, küçültmek için kullanmak PSİKOLOJİDE bir davranış bozukluğu, ruhsal sorun olarak görülür ve yorumlanır Bilmem anlatabildim mi Ahmet Başkan?

--- Eyvallah saygıdeğer Hocam sağ olasın hem anladık hem de bu konuda bilgilendik. Burada rahmetli namı diğer Musa Tongur Hocamın anlattığı yaşanmış fıkra gibi olay çağrışım yaptı. Burada yazsam şimdi yanlış anlamalara meydan verir diye yazmayacağım. ……..

Bunun yanında gezi yaşanmışlıklarımızdan bir anı ile yazımı bitireyim. Ahmet Gündüz Başkanın emekli subay arkadaşını kendi köyüne götürüyoruz. Sarıoğlan’da durduk çay içtik. Yolda yememiz için Ahmet Gündüz Başkan bizlere muz aldı. Eşenlere giderken bizlere ikram etti. Muzu yedik kabuğunu da arabanın camından attık. Komutan poşeti kabuk diğer artıkları için çöp poşeti yapmış.

--- Muzun kabuklarını verin poşete koyayım. Deyince biz kabukları camdan attık desek, komutan bize bir sürü nutuk atacak ben de;

--- Komutanım biz muzu kabuğu ile beraber yedik. Dolayısı ile ortada muz kabuğu falan yok. Komutandan ses çıkmadı yola devam ettik.

Biz Çumralıyız bugünde yarında Çumra’da beraber olacağız. Siyaset için birbirimize sonradan sahip çıkamayacağımız sözler sarf etmeyelim.  Ki, böylesi kutlu üç ayların manevi feyziyle her şey gönlünüzce olsun.