Burası Türkiye hem siyasette hem yolda sağdan gidiyoruz.
Şimdi diyeceksiniz nerden çıktı?
Nereden çıkacak çağrışım efendin çağrışım.
Sağ eli kullanmak bizde kutsiyet taşır öyle değil mi?
Sağ elini kullananları iki elini bir araya getirince bilinirmiş. Nasıl bilinir diye soracak olursanız.
İki eli bir araya getirdiğinizde sağ elini kullananların sağ işaret parmakları sol elini kullananların sol işaret üzerinde olurmuş.
Bu da ayrı kıstas ben denedim doğru.
Rahmetli Ağaraslı Mehmet Yedik Ağabeyi anlatmıştı.
Mehmet Yedik Ağabey Ozan Arif ile Almanya’da Türk Federasyonunun düzenlediği Geceye gitmektedirler. Ozan Arif;
--- Mehmet Abi buradan sola döneceğiz. Mehmet Yedik Ağabeyin cevabı enteresandır.
--- Sola dönecektik niye Ülkücü olduk. Dönmem ben sola asla sola dönmem. Dedikten sonra beş kilometre yolu uzatarak sağa döne döne Gecenin yapıldığı salona varmışlar.
Mehmet Yedik Ağabey hiç sola dönmeden Allah’ın rahmetine kavuştu. Bil vesile bütün Ülkücü Şehitlerimizi, ahirete göçmüş olan Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve bütün Gönüldaşlarımızı hürmetle, şükranla rahmetle anıyor Fatihalar gönderiyorum..
Şimdi gelelim yolun sağından gitme hikâyesine!
Yüzyıllar önce yolun karşısından gelenin düşman olma ihtimalini göz önüne alarak, insanlar (çoğu sağ ellerini kullandıkları için) yolun solundan giderek sol taraflarını emniyete alır, sağ elerini kılıçlarını hemen çekecek şekilde hazır bekletirlerdi.
18. yüzyılın sonlarında ABD'de birçok atın çektiği posta arabalarında, sürücü koltuğu yoktu ve sürücü en arkada ve soldaki atın üstünde oturuyordu. Bu da yolun solundan gidildiğinde yolun kontrolünü zorlaştırıyordu. Çok geçmeden ABD'de trafik sağdan işlemeye başladı.
Fransız İhtilali sırasında, ihtilalin liderlerinden Maximilien Robespierre, büyük bir olasılıkla Katolik kiliseye meydan okuyanlara bir jest olsun diye, Parislilerden yolların sağından gitmelerini istedi. Bir süre sonra Napolyon, ordularındaki ikmal arabalarının yolların sağından gitmeleri emrini verdi ve zaptettiği her ülkede de
bu uygulamayı hayata geçirdi. İngiltere hiçbir zaman Napolyon tarafından zapt edilemediğinden İngilizler yolun solundan gitme alışkanlıklarından vazgeçmediler. Avustralya, Hindistan gibi tüm eski sömürgelerinde de bu usulü devam ettirdiler.
Küzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde de İngiliz hükümranlığından kalma trafik yolun solundan işliyor.
Biz başlıkta ifade ettiğim üzere; “Burası Türkiye biz yolun sağından gidiyoruz.”
Sol bataklığı Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Milletine ihanet edenleri yuvasına sosyal demokratlık kisvesi ile aldılar mı? Ki, demokrasi, sosyalizm, hümanizm, eşitlik falan filan derken hoşgörü kapağı ile kapatıp olmazsa olmazlarımızı yıkma gayretindedirler mi?
Ali Amcamın ifadesi ile; “Güya ihanetin adını koymuşlar “Hoşgörü”, sonrasında hoşgörüyü döndürmüşler “Boş geri” bilmem anlatabildim mi?
Ancak şimdi biz sağı solu karıştırdık.
Dostu düşmanı bilmeden yarıştırdık.
Kendimizi yani bizi biz yapan değerleri unuttuk.
Sonrasında mı?
Kediye ciğer, kurda koyun,
Ettik emanet oynadık oyun.
Ne kurt rahat oldu ne de koyun.
Bütün değerleri yerli yerine koyun!
Yeter artık bırakalım sağı solu,
Bozulsun düşmanların kurduğu oyun.
*
Bir fıkra ile yazımızı bitirelim mi?
“Niye gülüyorlarmış;
Savcı, morgdaki üç cesedi incelemek üzere gelmişti.
Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı;
--- Bu cesedin ölmeden önce neden sırıtıyormuş?
---- Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi geçirdi ve öldü.
İkinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu;
--- Bu neden sırıtıyor?
--- Bunun da oğlu doğmuştu. Sevincinden kalbine yenik düştü. Diye açıkladılar.
Üçüncü ceset Temel’in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu. Savcı;
--- Bu neden öldü?
---- Efendim, buna yıldırım çarptı. Dediler.
--- Peki, neden sırıtıyordu?
--- Fotoğrafını çekiyorlar sanmış!
Ya bizim insanlarımız niye gülüyorlar?
Sorusu aklıma geliyor.