Depremlerin yaşandığı Hatay’da evi hasar alan 69 yaşındaki Fatma Dirlik, Konya’ya gelerek yurtta kalmaya başladı. Yaşanan depremlerde pek çok yakınının kaybeden Dirlik, “İlk günlerde araçlarda kaldık. Komşumuzun marketi vardı, yiyecek ve su ihtiyacımızı o şekilde karşıladık. Daha sonra ise gidebilecek bir yer aradık. Yabancısı olduğumuz Konya’da okullar açılırsa, durumumuz ne olur, bilemiyorum.” diye konuştu.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Fatma Dirlik. 69 yaşındayım. Hatay, Antakyalıyım.

Depreme evinizde mi yakalanmıştınız?

Evet, 6 katlı bir binanın dördüncü katında tek başıma oturuyordum. 6 Şubat’ta olan depremlerden iki hafta önce de bir deprem olmuştu. Zaten Hatay’da depremlere alışıktık. Ancak bu deprem, diğerleri gibi olmadı. Duracak diye bekledim, durmadı. O arada üzerimi, montumu giydim; telefonu aldım. O arada kapının arkasına da bir şeyler düşmüş, zorla kapıyım açtım. Komşunun kapısını çaldım, portmanto kapının arkasına düşmüş, çıkamadılar. Binamız yıkılmamıştı ancak diğer binalar üzerine yıkıldığı için duvarlar yıkılmıştı, ağır hasar aldı.

Kaç gün boyunca bölgede kaldınız, o sürede neler yaptınız?

Dışarı çıkınca kızıma, gelinime ulaşmaya çalıştım. Ancak ya telefonlarını almamışlar ya da hat çekmiyordu. Ulaştıklarımdan, onların ulaştığı kişilerin haberlerini aldım. O sırada şarjım bitti. Oğlum, kızım başka mahalledelerdi, bu yüzden komşuların araçlarında kaldık. 3 gün boyunca dışarıdaydık. Sokakta ateşler yaktık. Zaten sürekli çığlık sesleri geliyordu, insanlar yardım istiyordu. Artçılar yaşanıyor, her depremde ayrı bir korku yaşıyorduk.

Daha sonra köyde evimiz vardı, oraya gittik. Köydeki evler de hasarlıydı. Deprem olduğunda dışarı çıkıyoruz, durduğunda içeri giriyorduk. Bu şekilde 10 günü de orada geçirdik. Baktık ki durulacak gibi değil, Konya’ya geldik.

İhtiyaç noktasında sıkıntılarınız nelerdi, yardıma ne zaman gelindi?

Komşumuzun marketi vardı, Allah razı olsun, atıştırmalık ve su ihtiyacımızı o şekilde karşıladık. Tuvalet ve hijyen konusunda sıkıntı çektik. Aşırı soğuk vardı, bu konuda kendi kendimize yetmeye çalıştık. 3 gün boyunca bölgede yardıma gelen birilerini görmedik. Üçüncü günün akşamı birileri gelmeye başladı.

Peki Konya’da tanıdık var mıydı, Konya’yı tercih etme sebebiniz ne oldu?

Oğlum üniversiteyi Konya’da okumuştu ve şehirdeki arkadaşlarıyla bağlantı kuruyordu. Uzaktan bir akrabamız da burada çalışıyordu. Yeğenim sürekli beni arıyor, ‘hala gelin artık, yeter’ diyordu. 15-20 günün sonunda oğlumun arkadaşının aracıyla buraya geldik. Şu anda Konya’da yurtta kalıyoruz. Okullar açılır ve öğrenciler gelirse nereye gideceğiz bilmiyorum. Halimiz ne olur, onu da bilmiyoruz. Bayram yaklaşıyor, memleketimize gitmek istiyoruz ama gidecek memleket kalmamış; gidecek yer yok. Kalan akrabalarımız da çadırlarda kalıyor.

BAZEN O İMKANLAR DA YETMEDİ

Kaybınız var mı?

Komşumuzun üstüne duvar çökmüştü, yaralı bir şekilde atlattı ancak bizim binanın üstüne devrilen binada vefat edenler vardı. Ailemizde vefat eden yok ancak yakın akrabalardan çok kayıp verdik. Yeğenlerim depremden 10 gün sonra çıkarıldı. Bir yeğenimin bütün ailesi vefat etti, yalnızca kendisi kaldı. Eşimin yeğeni 17 gün sonra çıkarılabildi. Kaybımız saymakla bitmiyor. İnsanlar kendi imkanlarıyla çıkarmaya çalıştılar ancak bazen o imkanlar da yetmedi. Kimsenin elinden bir şey gelmediği zamanlar oldu. İnsan ister istemez ‘acaba’ diyor. Acaba yardım erken gelseydi, kurtarabilir miydik?

Peki depremle ilgili söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Depremi Allah verdi ancak tedbir konusunda en azından bundan sonra gerekenin tam manasıyla yapılmasını istiyoruz. Bölgenin tekrar eski halini alması ne kadar zaman alır bilmiyoruz, bir an önce memleketimize gitmek istiyoruz. İnşallah bu konuda da gereken ehemmiyet verilir.

İnşallah. Geçmiş olsun, çok teşekkür ederiz.

HACER CEYLAN 

Editör: TE Bilişim