2023 Yılının ilk günü her zaman olduğu gibi Himmet Tömtöm’ün yaptığı program üzere iki araba ile Karaman’a gittik. Karaman merkezde İbrahim Çiçek’in akrabası olan Çumra’da esnaflık yapmış olan namı diğer rahmetli Dorlalı Yastıkçı Şakir Telli amcanın Kızının “Kekliğim Mayalı” adlı organik erişte, mayalı ekmek, vs imal edip sattığı işyerinde ikram ettiği çayı içtikten sonra yola çıktık.

 Önce Karaman Güldere Köyünün güneyinde Silifke yani Mersin sınırında bulunan Elmalı Tepe denilen mevkide İbrahim Çiçek’in yolunu yordamını çok iyi bildiği “Şifalı Su Pınarından su doldurduk.

Arkadaşımız MHP İlçe Başkanlarımızdan Nazif Karagöz’ün oğlu Abdurrahman Karagöz’ün düğününe Ahmet Gündüz, Ahmet Yıldız, Ahmet Çelik, Himmet Tömtöm ve İbrahim Çiçek ile katıldık. İkram edilen düğün yemeğini yedikten  sonra salonda Karaman’da oturan Çumralı hemşerilerimiz, Çumra’dan ve Konya’dan gelen arkadaş ve dostlarımızla  görüşmemize de vesile oldu. Cenabı Allah’tan evlatlarımıza ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

**

Dönüşte yol üzerinde eşeği, çoban köpeği, çobanı ile koyun sürülerini görünce de sohbetin konusu hergele sürüsüne hergele çobanlığına kadar uzandı.

Malum olduğu üzere “Hergele” Farsça kökenli “har” ve “gele” den gelir.

Har: Eşek. Gele: Sürü böylece “eşek sürüsü” oluşuyor.

Anadolu’da hergele denince, eşek, erkek sığır, at olan sürüye verilen addır. Hergele çobanlığı zormuş ki, her adamı hergele çobanı yapmazlarmış. Hergele sürüsünün içerisinde sığır böğürür, eşek anırır, at kişner. Her birinin kendine has yapıları vardır. Her birine ayrı bir sistem içerisinde idare edip yayması gerekir.

Herkes hergele çobanlığı yapamaz. Çünkü hergele çobanlığı yapmak zordur.

Dolayısı ile muhakkak sürüsünün karnını doyurması gerekir. Bu da maharettir.

Çünkü eşek olsun at olsun ne yük taşımaya ne de binmeye alışmamıştır. Başka deyişle bir nevi yoz sürüsüdür.

Ünlü pehlivanlardan Hergeleci İbrahim at sürüsüyle idman yaptığı söylenir.

Bunun yanında şehirlerde “ Hergele Meydanı” bulunurdu. Ankara’daki, şimdiki adı “İtfaiye Meydanı”, sonra Opera Meydanı, Cumhuriyetin ilk yıllarında eşek sürülerinin bağlı olduğu, eşeğin bol olduğu bu meydana 1950-1960’lı yıllara kadar “Hergele Meydanı” derlermiş.

Düşünün şimdiki gibi otomobillerin olmadığından, en önemli taşıma aracı eşeklerdi. Öylesine eşek trafiği varmış ki, bugünün oteli diyebileceğimiz hanların alt katlarında mutlaka eşek, at ahırları bulunurmuş.

Handa yatak için ayrı fiyat, eşek ve atlara için de ayrı fiyat uygulanırmış.

Şimdi nasıl arabalar için yedek parça ajandaları varsa o zamanlar da her sokakta semer, eyere, heybe, kamçı, gem ve benzeri koşum malzemeleri satan dükkânlar vardı. Ayrıca nalbant ve nalbant malzemeleri satan dükkânlar vardır.

O yıllarda nalbantlık en revaçta bir meslektir. Hatta Devlet Kurtuluş Savaşında yeteri kadar nalbant bulunmadığı için Konya’da nalbant okulu bile açılmıştır.

Bizim şehrimizde de şimdiki Ulu Cami yanında ki Şakiroğullarının Apartmanı ve işyerinin bulunduğu yerde Hanın olduğunu hatırlıyorum.

Rahmetli Eğisteli Ali Dündar yakın zamana kadar o handa testi, küp, sırça, hasır benzeri şeyler alır satardı. Yatılan odaları dükkân ahırları da depo olarak kullanırdı.

İçeri Çumra Kasabamızdan Gökkayaların Hanı olarak anılır imiş. Gökkayalardan Şakiroğullarına geçen ve bugünkü güzel Ulu Cami önüne yakışacak şekilde bina yaptılar.

Hala Bozkır’da eşeklerin bağlanabileceği belediyece yer gösterebilmektedir. Hala eskilerin tabiri ile taşağrı bölgelerde eşek, katır kullanılmaktadır. Eşek, katırların şimdiki deyişle parkı bulunmaktadır.

Farsça kökenli olan dilimize giren “hergele” sözcüğü şimdi başka manalarda kullanılmaktadır. Tecrübesiz boş, meslek edinmemiş gençlere de hergele dendiği de oluyor.

Sebze pazarının olduğu yerde, Cumhuriyet Lisesinin bahçesinde, Hikmet Berberoğlu parkının ve pazarın olduğu yerde, şimdi yıkılarak alt geçit yapılan Belediye eski Fen işleri Hizmet Garajının olduğu yerde sığır ve hergele toplandığını ala bele hatırlıyorum.

Hergele kelimesi kültürümüze girmiş bizde aslı ve ne manaya geldiği sizlerle paylaşayım istedim.