Ben bir çocuğum… Karnım tok, sırtım pek… Peşimde kaşıkla gezen bir annem var. Elimin karnıma dokunması bile yetiyor “aç mısın?” sorusuna muhatap olmama… Markete gidince ne istersem hemen alınıyor. Yediğim önümde, yemediğim ardımda olmasına rağmen mutlu değilim. Onlarca çikolatam var ama yüreğim sevgisiz. Açlığı bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Envai çeşit oyuncağım var. Renkli, ışıklı, sesli... Hepsi ayrı ayrı güzel ve eğlendirici… Benim cansız arkadaşlarım onlar… Onlarla oynamayı seviyorum fakat yeteri kadar memnun etmiyorlar beni… Belki de bu yüzden sağa sola fırlatıp, kırıyorum. Bir sürü oyuncağım var fakat arkadaşım yok benim…

  1. bir çocuğum… Eski çocukların bilmediği, büyüklerimin bazen anlamakta zorluk çektiği ama benim ustaca kullandığım bir tablete sahibim. Ve içindeki yüzlerce oyuna… Birinden sıkılınca diğerini indiriyorum. İnternet diye bir güç var. Neye ulaşmak istesem hemen karşıma çıkarıyor. Sanırım en iyi arkadaşım… Beni anlayan sadece o… Tabletim ne derse yapacak durumdayım! Çünkü benimle konuşan kimse yok.

Ben bir çocuğum… Her istediğim yapılıyor ve hemen alınıyor. En büyük silahım ağlamak… Dudağımı büzmem bile yetiyor. Her şeye “tamam” diyor annem ve babam. Televizyonda çamur içinde aç ve evsiz çocuklar görüyorum. Bazılarının annesi ve babası bile yokmuş. Benim ayrı odam, yatağım, oyuncaklarım var. Her şey iki dudağım arasında… Fakat hiçbir şeyden memnun değilim. Yokluk ne bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Eğitim almam için okula gidiyorum. Tablet yok, televizyon yok. Orada benimle konuşan, ellerimi tutan arkadaşlarım var. Doyasıya oynayabiliyorum. Ama yanımda ailem yok. Sevgiyi tam olarak bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Yaşadığımız yerde birçok park var. Koşup oynayabileceğim... Ama terlerim diye koşamıyorum. Düşerim diye tırmanamıyorum. Acı nedir? Bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Yağmur saçlarıma hiç dokunmadı. Ben bir su birikintisinin içine hiç zıplamadım. Islanmayı, kirlenmeyi bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Su ve toprak karışınca çamur olacağını düşünemem bile… Toprağa dokunmama izin vermiyorlar. Mikrop kaparmışım. Çamurdan yapılmış oyuncaklarım olmadı benim. Hastalanmayı ve hayallerimi inşa etmeyi bilmiyorum.

Ben bir çocuğum. Sokakta tek başıma özgürce koşup oynamanın mutluluğunu hiç tatmadım. Dedektif olan bir annem var. Her zaman benim ardımda olup bana yapmam gerekenleri söyleyen… Azıcık uzaklaşınca hemen panikleyen… Özgürlük nedir? Hiç bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Kötü insanları, hırsızları biliyorum. Yabancı insanlara yaklaşmamam gerektiğini tembihliyor annem. Herkese korkak gözlerle bakıyorum. Gülümseyen insanlardan bile korkuyorum. Güven nedir? Bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Bazı köşelerde duran, para isteyen insanlar var. Babam onlara para vermenin doğru olmadığını söylüyor. Üzülüyorum onları görünce… Yardımlaşmayı bilmiyorum.

Ben bir çocuğum… Gelecek benim… Dünyayı yönetecek olan benim… Sadece oyuncaklarım, abur cuburlarım, tabletim ve internetim var. Hayallerim, özgürlüğüm, güvenim, mutluluğum, sevgim, yardımlaşmam yok.

Ben bir çocuğum… Nasıl yaşanır bilmiyorum. Altın bir kafesten yapılmış odamda büyüyorum. Çocukluğumu yaşayamadan, hayal kurmadan… Ve gelecek benim elimde…

Çocuğu altın kafese koymuşlar ille de çocukluğum, hayallerim demiş.

Neslin gidişatına dikkat!