YÖK, 82 Anayasası ile hayatımıza girdi . Girmesi ile toplumun en tartışılan kurumu oldu!

Sanki Bilimin önünü açan toplumun insan kaynaklarını geliştiren, fikri zenginliği arttıran, bir organ değil de üniversiteleri kontrol eden, zaptı rap altına almak , için kurulmuş bir kurum olarak yaşamımızda faaliyet gösterdi.

İşin tuhaf yanı özerk yapıdaki üniversitelerden yetişen YÖK'e atanmış hocalar da  bu kurumda,  kurumu geliştirecekken, yanlışları göstermesi gerekirken, makamlarının emrine giren birer kurum fedaisi oldular..

Sonuçta üniversitelerimiz;

Bilimde ,insan kaynakları yetiştirmede evrensel manada bir varlık göstermediler.

Tek tip üniversite, tek tip düşünce dayatmasını genel politika olarak sürdürdüler.

Yayınlanmış makale sıralamasında son sıralarda olduk.

Bir tarafta   işsiz üniversiteliler..

Bir tarafta  kalifiye işgücü ihtiyacı!

İnsan kaynakları arz ve talebini dikkate almayan, alamayan, dengesini kuramayan, üniversiteler..

Kendi mesleğinin dışında çalışan üniversite mezunları!

 Her meslekten, öğretmen , polis asker.. Eğitim sisteminde sığlık..
Bir türlü işe göre ayarlanamayan üniversiteli insan arzı..

Öğrencilerin çoğunluğunun, neresi tutarsa orada okuduğu bir üniversite!

İş yaşamında mutlu olamayan büyük çoğunluğu teşkil eden üniversiteliler.

Ve iş hayatı ile entegre olamamış bilim merkezleri..Üniversiteler..

İntihallerle yazılan kitaplar, makaleler..

Patent sayısındaki geriliğimiz..

Staj kültürünün gelişmemesi. Çoğu zaman stajın  not malzemesi olmadan öte gidememesi.

Ustaların dalga geçtiği mühendisler!

Maliyet muhasebesi, mali analiz bilmeyen, bütçe hazırlamasını bilemeyen,  mali müşavirler!
Fabrika görmeden, diploma alan makine,elektrik, elektronik mühendisleri..

Ülke  sermayesine, iş çevresine,  kültürüne, para hareketlerine, yabancı hocalar!

Okunmamış el yazması eserlerimiz,
Tarihine yabancı toplum olmamızın mimarı, tarihçilerimiz!
Yılda bir milyar dolar tohum parasını yurt dışına ödememize sebep olan ziraat fakültelerimiz..

İçler acısı hayvancılığımız...Çiftçilerimize uzak ziraat fakültelerimiz..

Biçimsiz binaların, iş yerlerinin proje imzacısı mimarlarımız..

Güvenilmeyen adaletimiz..

Üniversitelerimizin yeniden  düzenlenmesi, çok gecikmiş bir karar..

Şimdi  YÖK için yeni bir kanun tasarısı hazırlanıyor..Bugünlerde bu konuda toplantı üstüne toplantı yapılıyor.

Hazırlanan kanun tasarısında yer alan başlıklar..Hala üzerinde çalışmalar devam ediyor..

Dün akşam çalışma ile ilgili Tv programının, izlediğim kadarı ile konular büyük tartışmalar ışığında netleşmekte.

Üniversitelerin;

Misyon farklılaşmasına gitmesi

Şehirlerin ihtiyacına göre üniversitelerin pozisyon alması.
Araştırma üniversitelerinin oluşturulması, Çok hoca az öğrencili, zengin laboratuarların kurulması,

Uluslar arası alana açılmak, kaliteli öğrencilerin ve öğretim elemanlar için üniversiteleri cazip hale getirmek..

İhtiyaca göre insan kaynaklarının yetiştirilmesi..

Gelişmeye uygun bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi..

Bunların hepsini güzel gelişmeler olarak görüyorum..YÖK'ün ülke gerçeğine dönüş , ülke yaşamı ile barışması olarak görüyorum..

Özellikle de Organize Sanayi Bölgeleri ile üniversitelerin  senkronize olmasını, iş adamlarımızın üniversiteler tarafında ikna edilmesini en az YÖK'ün değişimi kadar önemsiyorum.
YÖK'ün iş tanımı, ve insan kaynaklarının ne demek olduğunu en iyi anlayan kurum olmasını arzu ediyorum

Benim için üniversitenin olmazsa olmazı, olabildiğince özerk, özgür olması..

Hedeflerinin her ne üretiyor ve keşfediyorsa insanlık için olması,

Uygarlığın lokomotifi olmayı amaç edinmesi..

Taklidi terk etmesi! Başkalarına benzemek yerine kendi özgün yapısını ortaya koyacak üniversiteler olması..
İş dünyasının yatırımcı ya da yönetici olarak YÖK'te düzenleme ve yönlendirme kurulunda muhakkak sorumluluk almasının , sağlanması özellikle geri beslemenin sağlanması için  gerekir..

Eminim bunlar sağlanabilirse, bunlara meydana getiren üniversiteler, bizim ülkemizin üniversitesi oldukları için;

Teknoloji, stratejik bilgiler, adalet,  edebiyat, sanat ve her türlü bilimde milli gücümüz de ortaya çıkar..

Nerdeyse insanlığın son vicdan kalesi milletimizin sahip olduğu güç, insanlığı uçurumun kenarından dödürecektir..

YÖK yeniden yapılanırken, hedef insanlığın  kurtuluşu olmalı,bunu yapabiliriz..

Bence  Başbakanımız Sayın Davutoğlu'nun en önemli hizmeti bu olacak..Zira Yazdığı Kitapların anlaşılabilmesinin  ve uygulanabilmesinin en önemli alt yapısı bu olacak.