Alman parlamentosunun aldığı sözde 'soykırım' kararıyla ilgili çok şey yazıldı ve söylendi. Bendeniz de tekrara düşmek pahasına, naçizane bir şeyler karalamak istedim. 

Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Kirli geçmişe ve kabarık sabıkaya sahip bir ülkenin başka bir ülkeyi 'soykırım' yapmakla suçlaması; ahlaksızın ahlaktan, haksızın haktan, zalimin merhametten bahsetmesine benziyor. Asıl soru şu: Bu hakikatin kendilerine hatırlatılacağını bilmezler mi? Elbet bilirler. O halde hesap nedir? Nasıl bir oyunun içindeyiz? İsrail bu denklemin neresinde duruyor?

Türkiye'nin imtihanı bitmez. Birkaç yılda yaşananlar ve öyle görülüyor ki yaşanacak olanlar. Bütün bu olaylara “ülkemizin kendine gelişi kimleri rahatsız ediyor” sorusu eşliğinde bakıyorum. Gezi kalkışmasındaki taleplerden artan terör olaylarına ve nihayetinde 'soykırım' meselesine kadar. Malzeme farklı olsa da niyet hep aynı. Oyuncular değişiyor ama oyun değişmiyor.

Öyle görülüyor ki, Almanya, terörden umduğunu bulamamış.

Ermeni meselesini 'koz' olarak kullanan nice devletin geçmişi, aynı zamanda 'alçaklığın evrensel tarihi'dir. Başkalarının acısını şantaj aracına yahut kendini aklama 'nesnesine' dönüştürenlerin samimiyetine inanabilir miyiz?

***

İnsanlar değişir, tarih değişmez.

Birinci Dünya Savaşı'nın hemen başında yaşananlar, en ağır ifadeyle, zarardır.  Kaldı ki, Ermenilere yönelik yer değiştirme kararının Alman aklının ürünü olduğu biliniyor. Onların tavsiyesi üzerine! Ermeni çetelerinin yaptığı sivil katliamlar, işgalci Rus subaylarını bile dehşete düşürmüştür. Örneği bir hayli çoktur. Hâlâ beldelerimizde 'bize' ait toplu mezarlar çıkıyor. Kemiklerdeki izleri nasıl anlatabiliriz? Memleketin kıyamette, milletin kıyamda olduğu yıllar. Hayatta kalma mücadelesinin en kritik zamanı. Her şey ölüm ile kalım arasında gerçekleşiyor. İnsanlık suçu arayanlar, Balkan ve Kafkas göçlerine bakabilir. İslâm milletinin eriye eriye Anadolu'ya ulaşma çabası. Bunu konuşan / tartışan bir batılı gördük mü? Eski defterleri / dertleri karıştırıp suçlayacak bir şey arayanlar, dememiz o ki, evvela kendilerine baksınlar. Fransa'dan Yunanistan'a kadar Avrupa ülkelerinde Yahudi avına çıkanlar, bize insanlık dersi vermekten uzak dursun. Nazilerin zulmünden kaçanların sığındığı ilk adreslerden biri neresiydi acaba? Yüzlerce yıl boyunca, Müslüman denizinin içinde güvenle yaşayanlar kimdi? Başından beri, Türkiye'nin Avrupa Birliği çabasına 'hayır' diyoruz. Bizim için bu, inat değil, inanç meselesidir. Diğer birçok şey gibi, 'soykırım' kararı da Yeniden Büyük Türkiye'yi engelleme, yavaşlatma, moralimizi bozma hamlesinden başka bir anlam taşımıyor. Allah'ın izni ve yardımıyla, bu kez başaramayacaklar.