Cuma gün saat 11.00 sularında facebook aracılığı ile Sayın Recep Konuk bir paylaşım yaptı. Kooperatifçiliğin tarım sektörünün çıkış noktası olacağına dair: Bu yıllarca sorduğum sorunun cevabı uygulamadan aynı zamanda bir başarı öyküsü de olan Birliğin başkanı tarafından ifade edilmiş. Aynen paylaşıyorum Umarım Başkan müsaade eder;

“Türkiye'de büyük şirketlerin hobi mahiyetli kurdukları birkaç çiftlik ile istisnaları hariç tarım işletmelerinin tamamı küçük işletmedir. Yani hem çiftçinin elindeki arazi küçük hem de ahırında, ağılındaki hayvan sayısı sınırlı. İşletme ölçeğinin küçük olduğu ülkemizde, çiftçinin sermaye biriktirerek ürettiğini katma değerli hale getirecek işletme kurması da mümkün değil. Dolayısıyla ürettiğini el değmeden römorka yükleyip hatta doğrudan tüccara ya da sanayi kuruluşlarına vermek zorunda... Ürün tarlada para ediyor mu? Ne mümkün... Üründen asıl para kazanılan aşama, ürünün katma değerli hale geldiği aşama. Sermaye biriktiremeyen çiftçi, nasıl katma değerli alanda boy gösterecek? Bunun bir tane yolu var kooperatif işletmeler. Biz bunun olabilirliğini şeker sanayinde ispatladık. Avrupa'da Amerika'da yüzlerce örneği var. Bizim o alana daha müdahil olmamız lazım geliyor. Biz önden çekeceğiz. Başkaları da arkamızdan gelecek.'' Diyor başkan

Yıllardır çiftçimiz para kazanmaz, tüketicimiz pahalı tüketir. Ve daha ürün bile olmadan tarlada kaldığı çok olur.

PANKO Birlik çiftçinin bir araya geldiği, organize olduğu ve ürünlerin katma değerli hale getirilip piyasaya sunulduğu önemi bir birlik.

Daha birçok özel işletmenin yakalayamadığı ölçek büyüklüğünü yakalamış, maliyet avantajı yakalamış, önce ülkemizde sonra global piyasada önemli oyuncu olma özelliğini kazanmış birlik. Ayrıca ülkenin ithal ettiği birçok hammadde ve ara mamulü de üreterek ülkenin giderlerinin önündeki baraj. Sayın Recep Konuk'un Birliğin başarı öyküsündeki rolü tartışılamaz. Çiftçiyi tanıyan, ona güven veren motive eden yönetim anlayışında, aynı zamanda çevreci bir başkan.

Bugün birçok alanda fındık, kayısı, incir gibi alanlarda önemli bir üretici olmamıza rağmen ölçek büyüklüğüne ulaşamama, alt yapının olgunlaşmaması, ürün standardı ve üretim sürekliliğinin sağlanamaması, depoloma ve diğer lojistik yetersiz olması ve en önemlisi bakış açımızın bu büyüklükte olmaması bizim piyasada pasif kalmamıza sebep oluyordu.

Şeker örneğinde olduğu gibi entegre bakış açısı, üretim büyüklüğü, modernizasyon hamlesi, ve üreticilere verilen güven duygusu ile ülkemizde Türk tarımının, uygulamalı ve önemli bir lokomotif kooperatif ortaya çıkmıştır.

Bu sistem üretimin kontrolünü sağlamış, kontrolsüz ekimi önlemiş, ayrıca çiftçiyi tefeci, faiz ve ürünün daha üretilmeden tüccar tarafından büyük iskontolarla ipoteklendiği çiftçiye çok az bir gelirin bırakıldığı sisteme mahkûm edildiği düzeni bozmuştur.

Kooperatifçilik, çiftçiyi modern tarımla daha hızlı tanıştırıyor, ürün planlamasını ihtiyaca göre yapıyor. Kooperatifçilik aynı zamanda çok önemli bir sivil toplum örgütü! Çiftçinin sesinin duyulmasında önemli bir güç! Ülke yönetiminin de gelişmesinde önemli bir alt yapı. Çiftçinin bilinçlenmesini sağlayacak en hızlı sistem.

Ayrıca yıllardır taşra olarak ifade edilen Anadolu köylüsünün, evlatlarının da çıkış kapsı. Anadolu'nun ücra köşelerinde ne gizli kalmış üstün zekâlı çocuklar imkân bulamadığından kaybolup gidiyor. Onların belki de ülke gelişmesindeki rolü, ülkemizin geri kalmışlığının içinde saklı. Belki Anadolu genci ülke yönetiminde daha hızlı ve etkin rol oynayacak şansı bulabilse idi, bugün boğuştuğumuz birçok sorun kendiliğinden hallolacaktı.

PANKO Birlik ve onun gibi kuruluşlarla insan kaynağımız da hak ettiği şekilde gelişir ve değerlendirilir diye düşünüyorum.

İnşallah başkan bu sektörde lokomotif özelliğini korur, ülkemizin yeni ürün vagonlarını global piyasaya taşır ve güçlü bir şekilde var olmasına önderlik eder.

Küçük bir uyarım da olacak. Amacım bu güzide varlığın sürekliliği. Ülkemizde en büyük problem süreklilik sağlanamaması! Bu sanayi sektöründe de var. Bunun sebebi işletmelerin hızla büyümesi ama gelişmemesi. Organizasyonun kurumsallaşamaması. Sistemli hale gelememesi! Daha çok kişiye bağlı kalması.

İnşallah yeni başkanlar yetişir. Her usta kendinden daha kaliteli usta yetiştirir. Her yönetici de yönetici. Ağaç meyvesinden belli olur. Ahilik düzeninde olduğu gibi; ustanın namı talebesiyle yürür.

Sayın başkana bu paylaşımı için teşekkür ediyorum. Türk tarımının global piyasaya açılan ümidi olarak görüyorum.