Başbakanın mitinglerine olan katılım her geçen gün yeni rekorlar kırarken, mitingleri provoke etme çalışmaları ise her gün başka bir hal alıyor. Geçen hafta miting fotoğraflarına montajlı diye iftira atanlar, bu haftada Eskişehir mitinginde olay çıkarmak için çeşitli illerden gelen gruplara yapılan polis müdahalesini “polisten orantısız güç kullanımı” diye haber yaptılar.
Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet edilmediği takdirde her zaman için gösteri düzenlemek kanuni bir haktır. Lakin izinsiz olarak toplanarak sapanla, maskeyle, taşla, sopayla hazırlanıp savaşa çıkar gibi meydanlara çıkıp polisle çatışmanın hiçbir mantıklı açıklaması yoktur.
Fakat bu durumun böyle olmasının bazı basın yayın kuruluşlarının nezdinde hiçbir anlamı yok. Onlar şu an sadece seçim sürecinin nasıl manipüle edileceğinin peşindeler. Tüm köşe yazarlarıyla ve haberleriyle toplumu etkilemeye çalışıyorlar. Hatta öyle ki önceden eleştirdikleri isimlerle bile şuan hükümet aleyhine ortaklık kurmaya çalışıyorlar.
Biz bu ülkede dışa bağımlılığı bitirmek adına sadece savunma sanayinde bile milli tank, milli uçak, milli uydu, milli gemi, milli helikopter gibi büyük projelerin bir kısmını tamamlamışız bir kısmının üzerinde ise hala çalışıyoruz ama bunun bazı gruplar için hiçbir anlamı yok. Onlar için tek önemli olan ülkenin kendi istekleri doğrultusunda yönetilmesi.
O sebeple bu ülkede her seçim öncesi belli basın yayın organları her zaman için Ak Parti'yi hedef tahtasına koyarlar ve acaba seçimden önce bir şeyler yapılabilir mi diye şanslarını denerler. Tüm bunların tek sebebi ise başbakanın çıkar odaklı çalışmak yerine millet odaklı çalışması.
***
Son zamanlarda sık sık aile içi şiddet haberleriyle karşılaşıyoruz. Hatta daha geçen gün 23 yaşında ki bir gencin hem annesini hem de onu koruyan polis memurunu vurarak öldürdüğünü haberlerde üzülerek izledik.
Bu tarz olayların giderek çoğalmasının tek sebebi ise toplumsal dejenerasyon. Küçük yaştan itibaren ailelerin çocuklar susuyor diye oynamasına izin verdiği bilgisayar oyunları, televizyon başında kendi yanlarında izlettiği haberler, filmler, hatta çocuklar sussun diye izletilen çizgi filmler bile, daha bebek yaştaki çocukların bilinçaltlarına şiddetin artık sıradan hale geldiğini işliyor.
Bu içeriklerle yetişen nesil ise artık duyarsızlaşarak; çevresinde ki insanlara ve ailesine hiçbir rahatsızlık duymadan zarar verebiliyor.
Bunların önüne geçebilmek içinse çocuklarımızın bilgisayardan, televizyondan ve çevresinden aldığı içeriklere oldukça dikkat etmeli ve çocuklarımızın geleceği için seçici olmalıyız.