(Değerli okuyucularım, yazılarım devam edecek olup her bölümde salgının farklı yönleri ele alınmıştır.)

SALGINLAR ve SALGIN HASTALIKLAR (1)

Salgınların çoğu insan sağlığını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen felaketlerdir. Salgın hastalıkların çoğu bulaşıcı olduğundan bir felaket olarak isimlendirilmektedir. Bu felaketler, tarihin her döneminde toplumları sosyal, sektörel, ekonomik, siyasal, kültürel, bilimsel, ve askeri olarak etkilemiştir. Salgın hastalıklar, dünyanın değişik ülkelerinde çok sayıda insan ölümlerine neden olan etkenlerinden birisi olmuştur. Başta veba, sıtma, kolera, tifo, paratifo, tifüs, çiçek hastalığı ve influenza olmak üzere birçok bulaşıcı hastalık insanların kitleler halinde ölümüne neden olmuştur. Günümüzde görülen koronavirüs  salgını da can almaya devam eden bir salgın hastalıktır.

Salgın hastalıklar, biyolojik afetler, organik kaynaklı veya biyolojik taşıyıcılar nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardır. Bu biyolojik taşıyıcılar, hastalık taşıyan mikroplar, toksinler ve biyoaktif olgular olabilir. Bu olgu gerçekleştiğinde çok sayıda ölümler gerçekleşebildiği gibi, yaralanmalar, hastalık ya da sağlık sorunları da görülmektedir. Bu biyolojik faktörler, türüne bağlı olarak tarımsal üretimde kayıplara, mera-otlak hastalıklarına, sosyal ve ekonomik çöküntüye hatta bir çevre felaketine bile dönüşebilir. Salgın hastalıklar sadece insanlarda görülmez hayvan, bitki ve diğer canlılarda da görülmektedir. Bu salgın hastalıklara örnek olarak sığır vebası, kuş gribi, böcek veya diğer hayvan istilaları verilebilir. Salgın hastalıklar çoğu zaman zararlı olması yanında salgın esnasında insanın doğaya vereceği zarar azalacağından bazı çevre unsurlarınada dolaylı fayda sağlayabilmektedir. 

 Biyolojik felaketler “epidemik” ve “pandemik” olmak üzere iki başlık altında toplanabilir.

Epidemik Felaketler; aynı anda, bölgenin büyük ve belirli bir bölümünde nüfusu etkileyen felaketlerdir (örnek: kolera, veba, akut beyin iltihabı gibi).

Pandemik Felaketler; bu tür afetler ise herhangi bir epidemik hastalığın kıta, kıtalar ölçeğinde veya küresel ölçekte dünyada yayılması hâlidir (örnek: H1N1 virüsü, kuş gribi, koronavirüs gibi).

Ülkeler arasında ulaşım kolaylığı, vizesiz geçişler, sınır kısıtlamalarının hafifletilmesi ya da kaldırılması, her türlü ticaret ve ulaşımın artması insanların, gıda maddelerinin ve mikropların da dünyada yayılmalarını kolaylaştırmıştır. Günümüzde bazı salgınları biyolojik savaş olarak da isimlendirenler bulunmaktadır. Bulaşıcı hastalıklar toplum sağlığı ile ilgili olduğu için dünyada başlıca tehlikelerden biri sayılmaktadır. Uluslararası alanda salgınların tespiti, salgının etkileri, gözlenmesi ve ulusal gözetim sistemlerinin geliştirilmesi Dünya Sağlık Örgütü(DÖS) tarafından değerlendirilmektedir. 

Salgın hastalıkların ortaya çıkması sadece insan sağlığını değil yaşadığımız ortamda toplumun bütün uğraşı alanlarını da ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Salgınlar farklı bütün sektörleri ve dolayısıyla ülke ve ülkeler arası ekonomileri de uzun bir süre etkileyebilmektedir. 

Salgın krizinin yayıldığı alan genişliğine göre insan sağlığı üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi vardır. Çok sayıda ülke, bölge, afet bölgesi gibi salgın görülen alanlarda, bir bölgeden afet nedeniyle kaçanlar veya seyahat edenler arasında yeterli hijyen sağlanamadığı için salgın hastalıklar hızla yayılmaktadır. Ayrıca hastalıklı insanların ülkesi dışında veya ülkeye yabancı birinin gelmesi gibi durumlarda bu yer değiştirmelerle salgın hastalığın yayılmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle karantina önemli bir tedbir olarak görülmektedir. Salgın hastalıklar toplumda moral çöküntüsüne yol açabilir. Bu nedenle pandemik salgın hastalıklar korku ortamı yarattığı için sadece sağlık uzmanlarının tek başına başa çıkabilecekleri bir hastalık değildir.  Salgın durumlarında ülke içinde hükümet yanında gerektiğinde sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil savunma, ordu ve hükümet dışı bütün örgütler birlikte ve koordineli hareket etmeleri son derece önemlidir. Bu gibi durumlarda hükümetçe alınan tedbirlere uymak ve salgına karşı birlikte tavizsiz mücadele etmek gerekmektedir.

Sadece salgın hastalıkların yayılması değil, her türlü afetler de toplum sağlığını etkilemektedir. Bazı insan ve hayvan hastalıklarının yanında böcek istilası, aşırı kuraklık gibi diğer afetlerde insan sağlığını önemli oranda etkilemektedir.

Geçtiğimiz yıllarda ülkemizin bazı yörelerinde böcek istilası görülmüştür. Böcek istilaları özellikle tarımsal ürünlerde verim ve kalite kaybına neden olmaktadır. Konya'nın Derebucak ilçesindeki Gembos Ovası'nda 2006 Temmuz ayında ve Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde Temmuz 2005 de görülen  böcek(çekirge) istilası yüzünden büyük maddi zarar meydana gelmiştir. Van’ın Bahçesaray ilçesinin bazı mahalleleri 17 Haziran 2014’te dev çekirgeler tarafından istila edilmiş, tarım alanları büyük zarar görmüştür. Afrika kıtasında sıklıkla görülen böcek istilası (çekirge sürüsü) son günlerde başta İran olmak üzere Ortadoğu’da görülmüş olup tarım alanları için büyük bir tehdit oluşturmuştur. Güney komşularımızda da bu istila  görülmüştür. Afrika’dan başlayarak büyük bir kıtlığı getirebilecek ve acil durum ilan ettiren 400 milyara yakın çekirgenin İran ve Irak’a gelerek sınırlarımıza dayandığı yakın geçmişte basında yer almıştır. Birleşmiş Milletler(BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Acil Durum ve Rehabilitasyon Bölümü Başkanı Daniele Donati de Haziran ayına kadar çekirge nüfusunun rahatlıkla 400 katına çıkabileceğini söylemiş olup Birleşmiş Milletler (BM) ise Doğu Afrika ülkelerindeki çiftçilerin hayatını aylardır kabusa çeviren çöl çekirgesi sürülerinin yeniden etkisini artırabileceğini duyurmuştur.

Anadolu Ajansı’nın geçen haftaki haberine göre, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), yayımladığı durum raporunda, Afrika Boynuzu bölgesinde özellikle Kenya, Somali ve Etiyopya’da durumun kritik olduğuna ve yeni çekirge sürülerin oluşmaya başladığına dikkati çekti. Bölgedeki durumun alarm verici seviyelerde olduğu belirtilen raporda çekirgelerin yeniden üremeye başladığı ve bu sürülerin gıda güvenliğine tehdit oluşturduğu aktarıldı. Raporda çekirgelerin etkisini göstereceği ülkeler arsında Kenya, Somali, Etiyopya, Sudan, Eritre, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Pakistan gösterilmiştir.

Afrika çöl çekirgeleri güney sınırlarımız için her zaman bir tehdittir. Geçen hafta güney sınırımıza dayanmış olan çekirge istilası ülkemizde büyük korku vermiş ancak çekirgeler yön değiştirerek ülkemize gelmemiştir. Çekirge sürüsü özellikle tahılları ve yeşil olan ürünleri yemek suretiyle istila ettiği alanlara büyük zarar vermektedir. 

Görüldüğü gibi salgınlar tarımı her zaman etkilemekte ve ekimden hasada kadar tarım ürünlerinde risk söz konusu olmaktadır.

Ülkemizin Koronavirüs salgınını en az zayiatla atlatması ve sağlık dileklerimle hoşça kalınız (Devam edecek).