Yazmış olduğum "Şekerin Tarihçesi ve Özelleştirme" başlıklı yazılarımda her ne kadar yazılarıma yorum yazılmasa da tanıyan birçok dostum şeker pancarı şekeri ve  Nişasta bazlı şeker (NBŞ) veya diğer bir ifadeyle yüksek fruktozlu mısır şurubu  (YFMŞ) hakkında daha farklı şeyler yazmamı istemektedirler. Televizyonlarda aynı konuyu tartışanlar birçok konuda farklı görüşler ortaya koymaktadırlar. Bu gerçekten hareketle bir akademisyen olarak kendi uzmanlık alanım olmayan bir konuda doğruymuş gibi görüş beyan etmeyi çok sağlıklı bulmadığımı, ancak konu uzmanı öğretim üyelerinin  araştırma sonuçlarına göre yorum yaptığımızı ve düşüncelerimizi katkı olarak sunmaktayım. NBŞ'lerin sağlık açısından zararlı olduğu veya olmadığı ile ilgili birkaç yazıyı  ve kaynağını bu yazılarımda sizlere sunmak istiyorum . 

Konu ile ilgili yazıların yer aldığı çok sayıda kaynak bulunmaktadır. Benim sizlere sunduğum Kaynak Nisan 2010 tarihinde yayın hayatına başlayan Medikal Akademi dergisidir.  Dergi hakkında kendi ifadeleri ile bilgiler şöyle; "güçlü yayın kadrosuyla kısa sürede Türkiye’nin lider sağlık platformu haline geldi. Bilimsel sağlık haberlerinin güvenilir tek adresi haline gelen web sitemiz gelişmeleri yerinden izleyen editörleriyle ülkemizdeki sağlık haberciliğini yeni bir boyut katmıştır. Türkiye’nin en çok ziyaret edilen sağlık sitesi haline gelen Medikal Akademi, interaktif web yayıncılığında da önemli bir rekora imza attı. Halen günlük 90 bin kişi tarafından ziyaret edilen sitemizin aylık tekil ziyaretçi sayısı 3 milyon civarındadır ve en yakın rakibini ikiye katlamaktadır. Sosyal medyada da önemli bir etkiye sahip olan sitemizin takipçi sayısı 80 bin civarındadır. Dijital mecra dışında sadece sağlık profesyonelleri için yayınlanan dergilerimiz ve kitaplarımızla ülkemizde sağlık yayıncılığında önemli bir hizmet sunduğumuzu düşünüyoruz. 

Tıp dünyasındaki önemli gelişmeleri ve literatürdeki saygın yayınları yakından takip eden Medikal Akademi, yetkin editör kadrosu ile hem Türkiye’deki hem de dünyadaki kongre ve sempozyum gibi aktiviteleri doğrudan takip ederek okurlarıyla paylaşıyor. Aylık yayımlanan gazetemiz dışında 2013 yılında yayın hayatına başlayan ONCOLife Dergimiz ülkemizdeki tüm onkoloji camiasına ulaşmaktadır ve benzersiz bir niteliğe sahiptir." denilen ve bir kaynaktır. Okuyacağınız araştırmada geçmekte olan "Prevalansprevalans hızı veya prevalans oranı, belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranı" demektir. 

Früktozlu mısır şurubu kullanılan ülkelerde diyabet prevalansı %20 daha yüksek
Global Public Health dergisinde yeni yayımlanan bir çalışmaya göre, dünya genelinde yüksek früktozlu mısır şurubu (YFMŞ) kullanılmasının tip 2 diyabetin salgın bir hastalık gibi artışında önemli bir risk faktörü olduğu açıklandı. Buna göre, gıda üretiminde YFMŞ kullanan ülkelerde kullanmayan ülkelere göre %20 daha yüksek diyabetli hasta sayısı mevcut. Çalışmada ayrıca toplam şeker tüketimi ve obezite düzeyinden bağımsız olarak YFMŞ’nin ‘diyabet prevalansını anlamlı olarak artırdığı’ saptandı. “Yüksek Früktozlu Mısır Şurubu ve Diyabet Prevalansı: Global Bir Perspektif” isimli çalışma kendi alanında bir ilk olmanın ötesinde dünya genelinde ciddiyeti giderek artan önemli bir sorunu gözler önüne serdi. Güney Kaliforniya ve Oxford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan çok merkezli bu çalışmada, dünya genelinde YFMŞ kullanılmasının tip 2 diyabet epidemisinde önemli bir risk faktörü olduğu konusunda önemli verilere ulaşıldı.

Çalışma raporlarına göre, gıda üretiminde YFMŞ kullanan ülkelerde YFMŞ kullanmayan ülkelere kıyasla %20 daha yüksek diyabet prevalansı mevcut. Çalışma ile ilgili bilgi veren Obezite Çalışmaları Uluslararası Birlik Direktörü Prof. Dr. Tim Lobstein, “Yüksek früktozlu mısır şurubunun en ciddi kronik hastalıklarından biri olan diyabet için önemli bir risk faktörü olduğunun ortaya çıkması nedeniyle, diyet kılavuzlarını yeniden yazmaya ve zirai ticaret politikalarını yenilemeye ihtiyacımız var” dedi.

İki yıl önce açıklanan TURDEP 2 çalışmasının sonuçları Türkiye’de diyabet oranlarındaki artışın endişe verici boyutlarda olduğunu göstermişti. Çalışmanın sonuçlarına göre, son 12 yılda diyabet sıklığı %90 artarak, %7.7’den %13.7’e çıktı. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun Türkiye’ye yönelik yaptığı projeksiyona göre diyabet oranın halen %4.7 civarı olması; 2030 yılında ise %9.7’e ulaşması bekleniyordu. TURDEP 2 çalışmasından elde edilen veriler tıp camiasında önemli tartışmalar yaratmış olmasına rağmen diyabet sıklığında ki artışın nedeniyle ilgili pek çok farklı tez öne sürülmüştü. Ancak yeni yayımlanan bu çalışma Türkiye’de diyabet sorunun kaynağıyla ilgi tartışmalar ışık tutacak nitelikte.

Dünya tıp çevreleri tarafından ciddiyetle tartışılan bu çalışmanın verilerini kapsamlı şekilde ele alan Medikal Akademi editörleri, uzman görüşlerinin yanı sıra konuyla ilgili ülkemizde yayımlanan çalışmaları da gözden geçirdiler. YFMŞ’nin ülkemizdeki diyabet sıklığındaki etkisinin ne oranda olduğunu belirleyebilmek için raporda yer alan ülkelerden birisi olan ve dünyada YFMŞ kullanımının az olduğu ülkeler kategorisinde gösterilen Yunanistan’daki diyabet oranları ile Türkiye’deki diyabet oranlarını da karşılaştırmak istedik. Türkiye ile benzer denebilecek yaşam ve sağlık verilerine sahip olan Yunanistan’a yönelik olarak Avrupa Birliği tarafından hazırlatılan ‘Yunanistan Diyabet Raporu’na göre, ülkedeki diyabet sıklığı %8.6 olarak saptanmış. Türkiye’de son on yılda %100 artan diyabet sıklığı ile YFMŞ tüketimindeki artışın aynı dönemde gerçekleşmiş olması da oldukça dikkat çekici ve tartışmaya açık bir konu.

“Yüksek Früktozlu Mısır Şurubu ve Diyabet Prevalansı: Global Bir Perspektif” adıyla Global Public Health dergisinde yayımlanan makale bu alanda yapılmış en kapsamlı çalışma niteliğinde. Çalışmanın başyazarı Prof. Dr. Michael I. Goran (USC Keck Tıp Fakültesi Diyabet ve Obezite Araştırma Enstitüsü Müdürü), çalışmadan elde edilen verilerle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:  “YFMŞ kullanımının, global boyutta ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını düşünüyoruz. Çalışma, YFMŞ tüketiminin doğal şekerden ayrı olarak ve insan sağlığına ciddi zararlar verdiği konusundaki artan bilimsel çalışmalara önemli veriler sağladı ve bu alanda daha kesin yargılara ulaşmamıza yardımcı oldu.”

Çalışma kapsamında incelenilen 42 ülkeden elde edilen makale raporlarında, Amerika Birleşik Devletleri 25 kilogram ile en yüksek kişi başına YFMŞ tüketimine sahipti. Kişi başına 16 kilogram yıllık oranla Macaristan ikinci en yüksek ülkeydi. Kanada, Slovakya, Bulgaristan, Belçika, Arjantin, Kore, Japonya ve Meksika da ayrıca rölatif olarak yüksek tüketicilerdi. Almanya, Polonya, Yunanistan, Portekiz, Mısır, Finlandiya ve Sırbistan en düşük YFMŞ tüketicileriydi. Kişi başına yıllık tüketimi 0.5 kilogramın altında olan ülkelere ise Avustralya, Çin, Danimarka, Fransa, Hindistan, İrlanda, İtalya, İsveç, İngiltere ve Uruguay dahildi. Daha yüksek YFMŞ kullanımı olan ülkelerde yıllık tip 2 diyabet prevalansı % 8 ve üzeri bulunurken, buna kıyasla YFMŞ kullanmayan ülkelerde ortalama diyabet prevalansı %6.7 idi.

Çalışmanın eş yazarlarından, Oxford Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Stanley Ulijaszek “Bu araştırma YFMŞ günümüzde dünyada en yaygın ölüm nedenlerinden biri olan tip2 diyabet riskini arttırdığını net olarak göstermektedir” dedi.

Makale, bu bağlantının YFMŞ ile yapılmış yiyecek ve içeceklerdeki yüksek früktoz miktarı ile muhtemelen yönetildiğini öne sürmektedir. Früktoz ve glükoz, basit şekerde (sükroz) eşit miktarlarda bulunmaktadır, fakat YFMŞ daha fazla miktarda früktoz içermektedir. Daha fazla früktoz içeriği YFMŞ’yi daha tatlı yapmaktadır ve işlenmiş gıdaların daha fazla stabiliteye sahip olmasına ve daha fazla früktozla yapılan besilerin pişirildiğinde daha koyu esmer renk alması nedeniyle daha iyi görünüme sahip olmasına yol açmaktadır.

Bu konuyla ilişkili daha önce yapılan bir çalışmada, yazarlar bazı üreticilerin daha önce hesaplanandan daha fazla früktozlu YFMŞ kullandığını öne sürerek, ABD üretimli alkolsüz içeceklerin, özellikle de en popüler olanının, beklenilenden %20 oranında daha fazla früktoz içerdiğini saptanmıştır. Araştırmacılar bu tip farklılıkların “YFMŞ kullanan ülkelerde früktoz tüketimiyle potansiyel olarak yükselebildiğini” söylüyor. Çalışmada, YFMŞ ile yapılan yiyecek ve içeceklerdeki früktozun gerçek miktarını belirlemedeki güçlüğün “besin etiketlerindeki endüstri açıklamalarındaki eksiklik” nedeniyle olduğu belirtiliyor. Artan kanıtlar, vücudun früktozu glükozdan farklı metabolize ettiğini ortaya çıkarttı. Diğer şeylerin yanında, früktoz metabolizması birincil olarak karaciğerde, insülinden bağımsız olarak,  çabucak yağa dönüşmektedir.

Bu durum ABD ve Meksika’daki Hispaniklerde artan oranda görülen bir durum olan, alkol dışı karaciğer yağlanmasına büyük ihtimalle neden olmaktadır. Modern toplumların tatlı gıdalara karşı neredeyse doyumsuz bir açlığa sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ulijaszek, “Fakat ne yazık ki metabolizmamız bazı insanların tükettiği miktarda yüksek früktozlu mısır şurubundan früktozu işlemek için yeterince gelişmemiştir. Her ne kadar bu şurup pek çok işlenmiş yiyecek ve içeceğimizde bulunabilse de, bu durum ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir” dedi.

ABD, yüksek früktozlu mısır şurubunun en büyük tüketicisidir. 1990’ların sonu itibariyle, HFCS tüm kalorik tatlandırıcıların %40’ını oluşturmaktaydı ve ABD’de satılan alkolsüz içeceklerde en çok kullanılan tatlandırıcıydı. Bununla beraber araştırmacılar, 2008’den bu yana, ticaret kısıtlamaları kaldırıldıktan sonra, ABD’den Meksika’ya YFMŞ ihracatı “katlanarak” arttığını belirtti. İşlenmiş gıdalardaki früktoz ve YFMŞ’nin daha iyi etiketleme gerektiren güncellenmiş hak sağlığı stratejileri için çağrıda bulundular.

Araştırmacılar YFMŞ tüketiminin Avrupa Birliğinde değişen derecelerdeki YFMŞ tüketimini açıklayabilmek için, YFMŞ üretimi için ticaret ve ziraat politikalarının oluşturulduğunu belirttiler. İsveç, İngiltere gibi ülkeler daha önce belirlenmiş olan kotalarını aşmazken, Macaristan ve Slovakya gibi diğer ülkeler ekstra kotalar alabilmektedir. Bu nedenle makalenin bulguları halk sağlığını etkileyebilen global ticaret politikaları için önemli çıkarımlara sahip. Obezite Çalışmaları İçin Uluslararası Birlik direktörü Prof. Dr. Tim Lobstein, “Eğer YFMŞ dünyanın en ciddi kronik hastalıklarından biri olan diyabet için bir risk faktörüyse, ulusal diyet kılavuzlarını yeniden yazmaya ve zirai ticaret politikalarını yenilemeye ihtiyacımız var” dedi.

Kaynak: High fructose corn syrup and diabetes prevalence: A global perspective. Michael I. Goran, Stanley J. Ulijaszek, Emily E. Ventura. Global Public Health, 2012; : 1 DOI: 10.1080/17441692.2012.736257

Makalenin tam metnine aşağıdaki linkten ulaşılabilmektedir:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23181629

(Devam edecek)