Uzun zamandır yazmak istiyordum.
Mesleki kurumların çalışma şekilleri, mesleklerin yücelmesine katkıları ve varlık sebepleri.
Odalar, sendikalar, dernekler üyeleri için neler yapar, neler yapmalı bu konularda zaman zaman düşünüyorum, zaman zaman kızıyorum.
Bu Pazar CNN Türk’te Hakan Çelik ile Akif Hamza Çebi söyleşi yapıyorlardı.
Son zamanlarda ülkemizde yaygınlaşan farklı yolcu taşıma sistemlerinden birisi olan, özellikle İstanbul’da yaygın olan Uber Yolcu taşıma sistemini konuşuyorlardı.
Sayın Milletvekili Akif Hamza Çebi, taksiciler esnaf ve sanatkarlar odasını ziyaretleri sırasında oda yetkilileri ve orada bulunanlar şikayette bulunmuşlar. Bu sistem bize zarar veriyor diye.
Gerçi Sayın vekil eleştirdi mi, hükümete mi yüklendi, çözüm mü önerdi pek anlaşılmadı. Hatta Hakan Çelik sordu: Siz kalsın mı gitsin mi diye düşünüyorsunuz ?diye ne kalsın ne gitsin dedi.
Taksicilerden vatandaşlar şikayetçi, bu sistemin daha iyisi kurulabilir diyor.
Her şey özelleştiren devlet bunu kuramaz mı? Diyor.
Kim kuracak?
Devlet neden kursun?
Oda teşvik mi edilecek?
Özelleştirme ile konunun ne lakası var?
Uber’den vatandaş memnun, Taksiciler korunmalı diyor.
Nasıl ?
Ne dediği pek anlaşılmayan bir Milletvekili olarak söyleşiyi izledim.
Bu söyleşiyi izlerken düşündüklerim;
Öncelikle sayın vekil oda yetkilileri ile görüşürken, madem böyle bir sistem var ve insanların sizden şikayetleri de var, o zaman tedbirinizi alın.
Öncelikle içinizdeki iyileri ve kötüleri ayırın.
Taksicilerin performansını değerlendirin
Etik değerleri taksicilere bir standart olarak uygulatın.
Müşteri memnuniyetini sürekli ölçün, değişen müşteri talebine göre tedbir alın.
Kendi kurallarınızı piyasaya dayatacağınıza, piyasanın gelişen şartlarına uyum sağlayın.
Oda başkanlarını seçerken güçlü olanları değil, o mesleği saygın konuma getirebilecek insanları yönetime seçin.
Odanızı siyasi partilerin oy deposu değil, mesleğin sorunlarını çözen bir sivil toplum örgütü haline getiren kurum yapın.
Bizler siyasiler olarak ancak kanuni çözümler üreterek mecliste temsilciniz olabiliriz. Onun için bizlere sizleri savunabileceğimiz, sorunlarınızın açık ve net tanımlanmış şekilde raporlarınızı hazırlayın gelin. Yoksa kaliteyi, standardı arttıracak olanlar sizlersiniz, demeliydi.
Orada demediği gibi televizyonda da maalesef ne dediği anlaşılmadı.
Mimarlar ve Tabipler Odası Zeytin Dalı Hareketi yapılırken “savaş bir halk sağlığı sorunudur’’ diye açıklama yaptı.
Evet savaş sağlıklı bir toplumsal hareket değildir. Ancak ne zaman, kime karşı ne için yapıldığı çok önemlidir. Bu tespitin ne için yapıldığı daha da önemlidir.
Bir kere bu odalar Zeytin Dalı Hareketi başlamadan önce de savaşların olduğunu görmezden gelmişlerdir.
Zeytin dalı hareketi bir savaş değil harekettir. Meşr-u müdafaadır.
Ülkemize karşı yürütülen yüz elli yıllık gizli saldırının bertaraf edilmesidir.
Bunun dışında ülkemiz milyonlarca insana kapısını açmış savaştan korumuştur.
Son yirmi yıldır, Afganistan, Ortadoğu Afrika gibi ülkelerde milyonlarca insanı katleden, göçe zorlayan emperyalizme bir başkaldırış olan Zeytin dalı Hareketinde Mimarlarımızın ve Tabiplerimizin savaşa, hastalık teşhisi koyacağı taraf emperyalizm olmalıydı.
Tabipler birliği milyonlarca insanın katledildiği son yirmi yılda vahşice öldürülen insanlara karşı çok daha gür bir ses ile dünya tabiplerini örgütlese idi belki bir nebze daha faydalı olurdu.
Mimarlarımız özellikle memleketin bir çok yerinde yükselen utanç kaynağı milyonlarca çirkin binaya karşı bir duruş sergileyemezken , savaşın hastalığı konusunda ahkam kesmesi abes bir yaklaşım olmuştur.
Niyet mesleki değil siyasidir.
Sadece bu odalar değil, mesela ziraat odaları. Eğer çiftçi bu gün hak ettiği değeri bulamıyorsa Ziraat odalarının siyasi bir organ olmanın ötesine gidememesindendir.
Bence meslek odaları siyasi gücünün vagonu olmaktan çıkıp,
Kendi üyelerinin çalışma şartlarının düzeltilmesi,
Meslek standartlarının uygulanması,
Üyelerin mesleki ve yaşam düzeylerinin yükseltilmesi için bilinçlendirme projeleri yapılması,
Mesleğin etik kurallarının yaygınlaştırılması,
Meslek olarak devleti yönetenlere projelerle yol gösterilmesi,
Her mesleğin sadece bölgesel, ulusal değil evrensel düzeyde kabul edilebilir düzeyde bir konuma gelmek için standartlaşmanın geliştirilmesi,
Gelişen dünya şartları ve teknolojiye uyumun sağlanması,
Kendi mesleklerinde teknoloji ve gelişmede önder olacak projelerin yapılması,
Mesleğin ve üyelerin evrensel düzeyde ses getirecek kalitede getirmesi için alt yapının hazırlanması.
Mesleğin kaliteli insan kaynağı için gerekli tedbirlerin alınması, Ulusal insan kaynakları ve eğitim planlamasında aktif rol oynaması.
Mesleğe yeni katılacak gençlerle, daha okul aşamasında iletişim kuracak projeler üremeliler
Mesleğin ülke ekonomisinde meydana getireceği katma değer ve bu katma değerden üyelerin maksimum şekilde faydalanmasının sağlanması,olmalıdır.
Eğer meslek odaları ve sivil toplum örgütleri asli görevlerinde etkili projeler geliştirmez, siyasetin merdiveni hale gelirlerse, sadece o meslek grubu kaybetmez, ülkemiz de kaybeder.
Esas hastalık bence budur. Kendi kaynaklarını, kendi iradesi ile kullanma becerisini gösterememektir. Siyaseti kullanarak var olmak, ya da siyasete payanda olmak sadece örgütlerin yönetim ve üyelerinin nemalanmasından başka bir şey değildir.
Bugün yerel yönetimleri de, devleti de harekete geçirecek olan kaliteli projeleri olan meslek odalarıdır. Meslek kuruluşlarıdır.
O da kaliteli ve becerikli yönetim seçen üyelerle olur.
İnsan layık olduğu ile yönetilir.