Dün Mevlana Celaleddin Rumi'nin 741. Vefat yıl dönümü idi. Konya'da onlarca yıldır bu olay Şeb-i Arus etkinlikleri adı altında kutlanır. Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından gelen Mevlana âşıkları bu günde Konya'da toplanarak bir anma etkinliği düzenler ve Mevlana anlatılır. Yani kısaca bu günde Konya'nın tek gündemi Mevlana olurdu.

Son yıllarda bu gelenek değişmeye başladı. Etkinlikler bir hafta önceden başlatılıyor. Düzenlenen konferans ve oturumlarda Mevlana anlatılıyor. Bu kutlamalar Konya sokaklarına taşmasa da yinede en azından basının gündeminin en önemli maddesi Mevlana oluyordu. Oluyordu diyorum, çünkü son zamanlarda bu kural değişmeye başladı. Hükümet her 17 Aralıkta bir takım hizmetlerin açılışını yapmaya başladı. Bu yıl da Konya- İstanbul Hızlı Tren Hattı Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın katılımı ile düzenlenen bir tören sonucu açıldı. 

Konya- İstanbul Hızlı Tren Hattı ülkemiz ve Konya için çok önemli bir yatırım. Bu yatırımı küçümsemek, sadece cahillik veya çekememezlik sonucudur. Bu güzel hizmeti ülkemize ve Konya'mıza kazandıran her kese teşekkür etmek bir vatandaşlık görevidir. Ben de bir vatandaş olarak bu eseri kazandırmada emeği geçen herkese gönülden teşekkür ediyorum.

Bunu herkes biliyor, yazmanın ne gereği vardı, diye düşünenler olacaktır. Ben eseri ülkemize ve Konya'mıza kazandıranlara teşekkür ederken bir soru sormak istiyorum. Bir yıl 365 günden oluşuyor. Bu 365 gün içerisinde 12 ay var. Bu 12 ay içerisinde bir adet Aralık ayı yer alıyor ve Aralık ayında bir adet 17. gün var. İşte Aralık ayında yer alan bu 17. Gün Mevlana Hazretlerinin vefat yıl dönümü!

Bir yılda bir defa gelen ve sevenleri tarafından sabırsızlıkla beklenen 17 Aralık Şeb-i Arus gününde sanki senenin başka bir günü yokmuşçasına açılış yapmak ne kadar doğru?  Bu açılış 18 Aralık'ta da yapılabilirdi. Böylece gündem değişmemiş, sadece Mevlana konuşulmuş olurdu Konya'da.

Ancak bu göz ardı edilerek sanki başka bir gün açılış yapılsa hizmete giren yatırımın değeri düşecekmiş gibi illa da 17 Aralık'a getirmek biraz beni düşündürüyor.

Geçen yıl 17 Aralıkta rüşvet ve yolsuzluk operasyonu patlamış ve bu olay Şeb-i Arus'un önüne geçmişti. Ve bu güne kadar bir yıl boyunca 17 Aralık denilince aklımıza rüşvet ve yolsuzluk operasyonu geldi. Şimdide sanki bu unutturulmak isteniyormuşçasına Konya-İstanbul Hızlı Tren Hattı 17 Aralıkta hizmete açıldı. Belki bu açılış ile rüşvet ve yolsuzluk operasyonu unutulabilir; ama asıl unutulan ve konuşulması gerektiği halde konuşulmayan konu Şeb-i Arus ve Mevlana oluyor. 

***

Birkaç yıldır Şeb-i Arus kutlamalarına katılmıyorum. Katılmamamın sebebi her yıl aynı şekilde bir kutlama düzenleniyor olması. Halbuki Mevlana “Dün dünde kaldı cancağızım, bu gün yeni şeyler söylemek lazım” diyor. Biz ise yıllardır aynı şeyleri söylemekten ve yapmaktan bıkmadık. Kutlamalar bir hafta sürüyor ama bir türlü sokağa inemiyoruz. 

Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan Mengüç Sokak bu kutlamaların yapılabileceği en ideal yer bence! Burada kurulacak stantlar ve Mevlevi kıyafetleri ile dolaşan insanlar, alış veriş yerleri, sokak içinde bulunan tarihi evlerde düzenlenecek etkinlikler kutlamanın halkın içine daha fazla yayılmasına vesile olacaktır. 

Yine bu sokakta kurulacak kazanlarda kaynayan Mevlevilere ait çorba ve yemekler halka dağıtılarak vatandaşlar bu alana çekilebilir. Osmanlı döneminde elit tabakanın ilgi gösterdiği Mevlevilik, halen aynı şekilde devam ettirilmeye çalışılıyor. Halbuki yapılacak etkinliklere Konya'da yaşayan vatandaşların katılımı sağlanarak yaşadığımız şehirde bir Mevlevi Kültürü oluşturmanın temeli tekrar atılabilir. Seneye daha güzel ve bütün Konyalıların katılacağı açılışsız bir Şeb-i Arus'ta buluşmak dileği ile!

***

Fetullah Gülen Cemaatine karşı düzenlenen operasyon hız kazandı. Zaman Gazetesi Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, “Tutuklanacak olanların isimleri önce yandaş bir gazetede yayınlanıyor ardından tutuklamalar geliyor” demiş. Sayın Dumanlı yanlış hatırlamıyorsam, Ergenekon davasında da sizin başında bulunduğunuz gazete isimleri yayınlıyor ardından tutuklamalar geliyordu.

Sahih olup olmadığını kesin bilmediğim ancak çok beğendiğim bir Hadis-i Şerif var. Peygamber Efendimiz “bir insana kasıtlı iftira atanlar aynı olayı yaşamadan vefat etmezler” mealinde bir söz söylemiş. Siz şimdi bu sözün sizin üzerinizde gerçekleşmesini yaşıyorsunuz. Şimdi bu operasyonu yapan ve cemaat üyelerine haksız isnatlarla gözaltına alanlarda bu Hadis-i Şerif'in doğrusunu bulup okusunlar lütfen!