Hiç kimse tebessümün sağlayacağı kazancı yok sayacak kadar zengin değildir; o halde insanların sizi sevmesini istiyorsanız, daima gülümseyiniz.

Gülümsemeyi bile sadaka sayıyor dinimiz ve her yaratılana yapılan gülümsemeyi sevap hanemize yazılan bir ecir olarak görüyoruz. Peygamberimiz Muhammet Mustafa (s.a.v.) 'in yüz ifadesini asık olarak değerlendiren hiçbir rivayetle karşılaşmamaktayız. Bizlere daima örnek olan Peygamberimizin (s.a.v.) yüz ifadesinde hep hüzünlü bir tebessüm olduğu rivayet edile gelmiştir. Kızmış, sinirlenmiş, üzülmüş, yenilmiş ama asla asık bir yüz ifadesine bürünmemiştir. Sevinçlerinde de asla kahkahayla gülmemiştir, tabi bu ayrı bir konu. Benim burada değinmek istediğim konu tebessüm.

Hepimiz insanız. Hepimizin hayatta karşılaştığı sorunlar farklı farklıdır. Hepimiz hayatta karşılaştığımız sorunlara aynı şekilde yaklaşamayız. İnsan olmamızın sebebiyle aynı tavrı koyamayız. Kimimiz olayları soğukkanlı olarak yaklaşırken kimimiz acizliğimizi belli ederek yaklaşır. Kimimiz Allah'a sığınırken kimimiz isyanları sıralar peş peşe. Dedim ya insanız. Beşeriz. Yanılırız. Hata yaparız. Suçlar ve suçlanırız.

Burada aklıma Shutz'un bir sözü geldi: Şans bir aynaya benzer, ona asık suratla bakarsan o da sana aynısını verir, ona gülersen o da sana güler. Şans kelimesini burada ben hayat olarak değiştirmek istiyorum. Evet, dostlar hayata hangi yüzünüzle bakarsanız hayatta size o yüzünü gösteriyor. Yüzünüz asıksa hayat size hep asıyor yüzünü. Sizin yüzünüz gülerse hayata, hayat ilk başlarda assa da yüzünü sizin gülmenize dayanamayıp er ya da geç mutlaka gülüyor size. Yeter ki siz yılmayın hep hayat karşı gülümseyin.

Yüzümüzü güldürmek için ne yapmalıyız peki?

Bence yüzün gülmesi için yüreğin gülmesi gerekli önce. Hayatı, hayatın dertlerini, acıları, ağladığımız olayları, aklımıza gelen ne varsa üzüldüğümüz hepsini ama hepsini hüzünlü bir gülümsemeyle severek karşılamalıyız. Ama isyan etmeden. Ama sevmesek bile saygıyla kabullenmeliyiz. Biliyorum, çok zordur acılara gülümseyebilmek. İstemediğimiz olayları ve durumları yüreğimize kabul ettirebilmek baya zamanımızı alır. Bu zamanı kolaylaştıran ise Rab'imizin başımıza gelen her olaydan haberi olması ve O'nun izniyle gerçekleşmesi. Ve muhakkak ki: 'O izin veriyorsa mutlaka bir bildiği vardır' dememiz ve yüreğimize bunu kabul ettirmemiz, yüreğimizin gülümsemesini sağlayacaktır. 

Yürek güldü mü, yüzümüz ister istemez gülümseyecektir. İş yüreğimizi gülümsetebilmekte. Yüreğimiz güldü mü, bırakın yüzümüzü bedenimizin her hücresi gülmeye başlar. Yeter ki yüreğimizi onu güldürebilelim.

Gülmek bir güneştir, insanın yüzünden hüzün ve keder kışını defeder. V.Hugo.