Aslında her şey huzuru aramakla başladı.

Öyle bir dünya hayal edin ki; istediğiniz her şey bir düşünce uzaklığında. İzin verilen her şey sizin emrinizde. İmtihan yok. Mücadele yok. İsyan yok. Kötü yok. Kötülük yok. Her şey sıra dışı güzel! Bedeninizin tüm ihtiyaçlarını kolayca gidermemize rağmen yetmeyen, adını koyamadığınız bir şey eksik. Huzurunuz yok. Arıyor ama bulamıyorsunuz bu güzellikler arasında. Ama Aşkı Yaradan, biliyor huzurun tek bedenin ihtiyaçlarını gidermekle olamayacağını. Ve Havva yaratılıyor. Âdem'in huzur bulması için.(Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini (Havva ) de ondan var edendir.  A'raf 189).  Huzur büyük nimet! Yüreği büyük olan huzura vesile kılınmalıydı, kılındı da.

Allah, kadınları neden yarattı sorusuna vereceğim cevap hiç şüphesiz ki 'huzur vermek için yaratmıştır' olacaktır. Huzur, büyük nimettir. Peygamberimiz (s.a.v.), “İnsan vücudunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozuk olduğunda bütün vücut ifsat olur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalptir” buyurmuştur.(Buhârî, İmân, 39; Müslim, Musâkât, 107).  Huzurda kalbi mekân bilen nimet. Huzurlu bir kalple neler yapılmaz ki?

Huzura vesile kılınan, kendisi ile huzur bulsun diye yaratılan kadınlar/ımız, bu görevlerini yerine getiriyorlar mı? Yoksa huzur vermek yerine huzur almayı mı tercih ediyorlar? Kendilerine verilen kalbi nimetleri nerelerde kullanmayı tercih ediyorlar acaba? Kadınlar, bazı konularda erkeklerden üstün yaratılmışlardır. Erkeklerden daha merhametlidirler, daha sabırlıdırlar, daha iradelidirler, daha şefkatlidirler. Onlara verilen tüm bu nimetler, ailelerine de huzuru verebilmek için kullanabileceği duygulardan birkaç tanesi.    Ama maalesef görüyoruz ki birçok bayan kardeşimiz artık, kendilerine verilen üstünlüklerini, ailelerine huzuru vermek yerine, ailelerinden huzuru almak için kullanır oldular. Huzuru olmayan bir aile, ne kadar Allah yolunda gidebilir ki?  Huzuru olmayan bir kalp, akıl kendisine danıştığı zaman ne kadar sağlıklı yol gösterebilir ki? Maalesef ailemizin dışında kalan fertlere gösterdiğimiz sevgiyi, saygıyı, merhameti, şefkati ailemize göstermez olduk. Halbuki ailemiz, namusumuzu bile emanet edebileceğimiz kadar kutsaldır. Bu kadar güven duyduklarımıza huzuru çok mu görür olduk?

Güneş,  etrafında gezegenlerin pervane oldukları, milyonlarca yıldır kendisine verilen çekim gücü ile kendisine bağlayan, bağlı olanları bir arada tutan, bir arada tuttuklarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere vesile kılınandır. Her an canlı, canlı olduğu kadarda çekici, çekici olduğu kadarda yaşamamız için gerekli güce vesile kılınandır.

Kadınlar/ımız da bizim güneşimizdir aslında. Sevgisiyle, merhametiyle erkeklerimizi çocuklarımızı yuvasına bağlayan güneşimizdir, tabi ailesinin güneşi olmak isteyene. Aile yapımızı incelediğimiz zaman, kadın merkezli toplum olduğumuzu görürüz. Evin erkeği ve çocukları kadın etrafında dönmektedir. Kadın, kendisine verilen çekim gücü sayesinde aile bireylerini bir arada tutandır. Tabi isterse. İstemez ise de, bu aileyi bir arada tutmaya, yaratılanlardan kimsenin gücü yetmez. Kadınlar, erkekle girdiği her savaşı kazanacak kadarda güçlüdür aslında. Bir erkek olarak bunu söylemek acı olsa bile, bu böyledir. Ama maalesef günümüzde kadınlar/ımız, kendilerine verilen o kadar güzel nimetleri, ailemizi toplamak yerine dağıtmayı tercih ediyorlar. Şunu bilir, şunu söylerim: iyilikle savaşılmaz. Siz eşinize, ailenize iyilik yapmaya devam ettiğiniz sürece bilin ki, en büyük yardımcınız Allah olacaktır. Allah yardım ederde, savaş kaybedilir mi? Üstelik bu savaş kötülükle olursa. Sizin yapmanız gereken tek şey, sabırla duaya sarılmak olacaktır. Er ya da geç, ama mutlaka Allah sizi çektiğiniz sıkıntılardan kurtaracak ve eşiniz, aileniz sizin için huzurlu mekâna dönüşecektir. Yeter ki siz ailenizin güneşi olun!

Kadınlar/ımız Kimi zaman anamız, kimi zaman bacımız, kimi zaman kızımız, kimi zaman yârimizdirler. Yüreğimizdeki yaraların iyileşmesine, bir bakışları merhem olur kimi zaman. Kimi zaman gözlerimizden çıkan yaşları biriktirdiğimiz yüreğimizdir.

Erkek için ağlamak kolay değildir. Hayatımız; kabullenemediğim ama çocukluğumdan beri duyduğum ''Erkekler ağlamaz'' cümlesi üzerine kurulmuştur çünkü. Erkeklerde ağlar. Erkeklerin ağladığını sadece o yüreğe sahip olabilen kadını görür, görmese de hisseder. Bunu hisseden kadınlar, genelde güneş olmayı becerebilmiş, ailesini, yuvasını bir arada tutabilenledir.

Kadın olmak kolay değildir. Makamı yücedir Allah katında. Kuran-ı Kerim'in ailede yapmış olduğu görev taksimine baktığımızda, erkek basit işlerle görevlendirilmiş ve fıtratı da görevine uygun yaratılmıştır. Aile'nin dünyalık ihtiyaçlarını karşılamak vs. Kadının görevlerine baktığımızda ise asil görevler verilmiştir. Yuvayı kurmak, ayakta tutmak, huzur vermek vs. Kısaca kadında erkekte birbirlerinin görevlerine talip olmamalı. Kadın kadınlığını bilmeli, erkekse erkekliğini. Herkes yaratılış fıtratına uygun davranırsa, ailelerimizin mutluluğuna bir garanti verilemez ama huzurlu günlerin beklediği kesindir.