Ligin altıncı haftasını geride bıraktık. Lig yavaş yavaş şekilleniyor demek istiyorum ama geride kalan haftalarda ortaya futbol adına bir şey konmadığı için bu cümleyi kullanamıyorum.

Daha önceki maçlarda da olduğu gibi bu hafta da Konya'da futbol adına yazılacak bir şey yok. Konyasporlu oyuncular sanki maça zoraki çıkarılmışlar da işi angarya görüp şu maç bir an önce bitip gitsek diye düşünüyorlar gibi bir görünüm ortaya koydular. Pas yüzdeleri çok düşüktü. Arkadaşlarına vermek istedikleri pasların geneli kısa düştü ve rakip takım oyuncular tarafından alındı.

Geride kalan altı haftaya baktığımız zaman Konyasporlu oyuncuların bir takım olma hüviyetini kazanamadıklarını görüyoruz. Sahada sanki bir birini tanımayan, sırf o maç için bir araya gelmiş gazozuna maç yapan mahalleli gençleri andırıyorlar. Ancak bu tür maçlar da dahi bir iddia ve hırs vardır. Sahada yer alan futbolcularda bu hırsı ve iddiayı göremiyoruz.

Söylemeye dilim varmıyor ama kendimi bunu söylemek zorunda hissediyorum. Takım olma yolunda başarılı olunamamasının altında sanki futbolcuların guruplaşmaları yatıyor gibi geldi bana. Bana öyle geldi diyorum, belki de yanılıyorum ama yanılmadığım ve hep birlikte izlemek zorunda kaldığımız gerçek Konyaspor'un bir takım hüviyetini kazanamamış olması.

***

Konyaspor böylede rakibi İstanbul Başakşehir çok farklı mı diyecek olursanız, al birini vur ötekine diyebiliriz. Başakşehir de kaliteli futbolculardan kurulu bir takım olmasına rağmen rakibi karşısında oyun oynamak yerine rakibini oynatmamayı tercih etti. Kendi oyununu oynasa idi belki de farklı kazanabileceği karşılaşmadan bir puana razı olarak evine döndü.

Saha içinde süre çalmak için yaptıkları hareketler tribünleri çileden çıkardı. Hele defalarca milli olmuş Semih'in hakemi etki altına almak için başvurduğu şaklabanlıklar hiç de kendisine yakışmadı. Kaleci Volkan Babacan ise ikinci yarını sonlarına doğru kendisine yapılan bir hareketi o kadar abarttı ki hayretler içerisinde kaldık. Oynadığımız son milli maçta ülkemizin kalesini koruyan Volkan o kadar havalanmış ki kendisini dokunulmazların arasında saymaya başlamış.

Oyun anlayışı olarak beraberlik için sahaya çıktığı açıkça belli olan Başaşehir spor istediğini aldı. Ancak ortaya konulan oyun gelecek için Türk futbolu için karamsar tablolar çizmemize vesile oldu.

***

Son dönemlerde yapılan bir birinden güzel stadyumlar futbolumuza yeni bir nefes getirecek beklentisi içerisinde idik. Ancak geride kalan haftalarda bu statlara yakışan oyun izleyemedik. Şahsen Konyaspor- Başakşehir maçının ilk yarısında sahada öylesine kötü iki takım vardı ki resmen uykumuz geldi. Hani izlediğimiz bir futbol maçı olmasa ve her an her şeyin olabileceğini düşünmüyor olsak tribünleri terk edip evimize dönerdik.

Takımların bu kötü performansı her geçen hafta seyirci sayısının düşmesine de sebep oluyor. Balıkesir maçında bazı aksaklıklara rağmen tribünlerde on binin üzerinde seyirci vardı. Erciyes maçında bu rakam on beş bini geçmişti. Fakat her iki maçta da zevkli bir mücadele izleyemeyen taraftar çareyi stada gitmemekte bulmuş. Başakşehir maçında tribünlerde yer alan seyirci sayısı beş bin kadardı. Bu seyirci kaybı gelecek için tehlike çanlarının çalmaya başladığının ilk göstergesi.

Futbol bir temaşa oyunu, seyirci izlediği oyundan zevk almalı. Futbolcular bir an önce kendilerini toplamazlarsa ileride boş tribünler önünde oynamak zorunda kalacaklar.

***

Konyaspor'a yedinci hafta deplasmanda karşılaşacağı Kasımpaşa karşısında başarılar diliyorum. Ancak bu kafa ile giderlerse başarıyı yakalamaları zor. Bir an önce takım oldukları bilincine varmalılar ve oyuna daha ciddi olarak hazırlanmalılar.