Gizli konuşmalar şeytandandır. (Mücadele suresi, 10) Necva, gizli gizli konuşmak, fısıldaşmak demektir. İslam'ın başlangıcında İslam düşmanları bir araya gelir ve gizli gizli bir şeyler fısıldaşırlardı. Yasaklanmış olmasına rağmen onların bu yasağa uymayıp günah işlemek, düşmanlık yapmak ve Hz. Peygamber’e karşı gelmek hususunda gizli gizli konuşmaya devam ettikleri aynı surenin sekizinci ayetinde haber verilmektedir. Onların maksadının müminleri üzmek olduğu onuncu ayetin devamında açıkca bildirilmektedir. Şeytanın işi de zaten müminleri üzmek, şaşırtmak ve yoldan çıkarmaktır. Ne var ki, Şeytan, Allah'ın izni olmadıkça müminlere hiçbir zarar veremez. Bunun için müminlerin Allah'a güvenip dayanmaları gerekmektedir. İslamiyet, muaşeret kurallarına son derece önem veren bir dindir. Medeni bir toplumun oluşmasında beşeri ilişkilerin tanzimi ve işletilmesi büyük bir yere sahiptir. Bu sebeple müslümanların gizli açık her konuşma ve tavırları olumlu ve hayırlıdır. Tıpkı Mücadele suresinin dokuzuncu ayetinde buyurulduğu gibi: Ey müminler! Aranızda gizlice konuşacağınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi fısıldaşmayın. İyilik ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun! Ayet, birinci derecede Hz. Peygamber zamanındaki müminlere veya bazı müfessirlerce işaret edildiği üzere, mümin görünen münafıklara hitab ediyorsa da çağrısı bütün müslümanlaradır.

Fısıldaşma ile ilgili hadisi şerifler: İbni Ömer radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Üç kişi bir arada iken, diğerini bırakıp ikisi fısıldaşmasın. Hadisi Ebu Davud şu ziyade ile rivayet etti (Edeb 24): Ravilerden Ebu Salih dedi ki; İbni Ömer'e Peki dört kişi olurlarsa? diye sordum. O zaman sakıncası yoktur dedi. İmam Malik Muvatta'da (Kelam 13,14) Abdullah İbni Dinar'ın şöyle dediğini nakleder: Bir gün ben Abdullah İbni Ömer ile birlikte Halid İbni Ukbe'nin çarşı içindeki evinde bulunuyordum. Bir kişi gelip İbni Ömer'in yanında benden başka kimse olmadığı halde onunla gizlice konuşmak istedi. Bunun üzerine İbni Ömer, derhal bir başkasını çağırdı, biz evde dört kişi olduk. İbni Ömer, bana ve çağırdığı kişiye, "Siz biraz birlikte oyalanınız. Zira ben Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, Üç kişi bir arada iken, ikisi öbüründen ayrı olarak fiskos etmesin buyurduğunu işittim, dedi. İbni Mes'ud radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Üç kişi bir arada bulunduğunuz vakit, başka insanlara karışıncaya kadar, (içinizden) iki kişi, diğerini bırakıp fısıldaşmasın. Çünkü bu fısıldaşma, o kişiyi üzer.

Üç kişi bir arada iken, ikisinin bir tarafa çekilip gizli gizli konuşmaları, üçüncü kişiyi işkillendirir. Kendisi hakkında kötü bir şey planlandığını zanneder. En azından, kendisini konuşmalarına ortak etmedikleri için üzülür. Böyle bir tavır, orada bulunanlar arasında soğukluğa ve güvensizliğe sebep olur. Bu sebeple Resul-i Ekrem Efendimiz, böyle bir davranışın İslâm muaşeret kurallarına uygun olmadığını bildirmiş ve yasaklamıştır. İmam Malik ve Nevevi bu yasağın, haram anlamında olduğu görüşündedirler. Ancak hemen hatırlatalım ki, üçüncü kişiden izin almak suretiyle yapılacak gizli konuşmada, pek tabii ki herhangi bir sakınca yoktur. Üçten çok kişinin bir arada bulunduğu bir mecliste de bir kişiyi dışlayarak hepsi birden kendi aralarında fiskos edecek olsalar, hüküm yine aynıdır. Bu da yasaktır. Öte yandan bir mecliste, içlerinden birinin bilmediği bir dille konuşmak da gizlice fısıldaşmak hükmündedir. Çünkü bu durum o kişiyi üzer ve şüphelendirir. Üç den fazla kişinin bulunduğu bir toplantıda iki kişinin kendi arasında fısıldaşması yasak değildir. Çünkü, kimse yalnızlığa itilmemiş olup diğerleri de kendi aralarında konuşabilirler. Resul-i Ekrem Efendimizin sünnetini imkan ölçüsünde aynen yaşamaya çok özel bir gayret ve titizlik gösteren Abdullah İbni Ömer, Allah babasından ve kendisinden razı olsun Hz. Peygamber'in bu konudaki tavsiyesine nasıl uyulabileceğini fiili olarak göstermiştir. Gizli görüşme isteyen bir kişi yanına gelince, daha önceden yanında bulunan arkadaşını yalnız bırakmamak için hemen bir dördüncü kişiyi çağırıp siz ikiniz şuracıkta biraz meşgul olun, diyerek tedbir almış ve özel görüşmesini yapmıştır. Böyle davranmasının gerekçesi olarak da Peygamber Efendimiz'in Üç kişi bir arada iken, ikisi öbüründen ayrı olarak fısıldaşmasın tavsiyesini göstermiştir. İkinci hadiste yer alan başka insanlara karışıncaya kadar kaydını İbni Ömer, bir başkasını yanlarına çağırmak suretiyle gerçekleştirmiştir. Bu da insanlara karışmanın bir başka yoludur. Bilhassa İslamiyetin ilk yıllarında, müslüman olmayanların kendi aralarında gizli gizli konuşmaları, kaş göz işaretleriyle müslümanlar hakkında bir şeyler planladıkları izlenimi vermeleri, müslümanları son derece üzüyordu. Durum bugün de aynıdır. Bazı kişi ve kurumlarda tavır hiç değişmemiştir. Kendilerine ağır gelen bir durumu, müslümanların, başkalarına uygulamaları ise, elbette hiç yakışık almaz.