Bugün 1 Kasım seçimlerinin neticeleri konuşulacak. Belki böyle bir yazı kimsenin ilgisinin çekmeyecek. Ama konu soğumadan yazmakta yarar var.

Trabzon'da oynanan Trabzonspor – Gaziantep Spor maçının ardından hakemler rehin alındı. O esnada İstanbul'da bulunan Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, ben gelinceye kadar hakemleri bırakmayın diye yöneticilere talimat verdi. Bunun üzerine kapıların kilitlenerek hakemlerin statta alıkonulduğu, Cumhurbaşkanının devreye girmesiyle hakemlerin serbest bırakıldığı, çıkışta ise seyirciler tarafından taşlandıkları ortaya çıktı.

Hacıosmanoğlu'nun şu sözleri spor tarihine tarihe geçti:

"Böyle bir Allah'sızlık olmaz ki ya! Bundan sonra neler olacağını Türkiye Cumhuriyeti görecek. Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez. Yıllar önce tövbe edip bıraktığım mesleğim vardı, sanırım o günlere geri dönmem gerekiyor"

Hakemler hata yapmış olabilir. Hatta kasıtlı olarak Trabzonspor'un hakkını yemiş de olabilirler. Bunun yolu hakemleri rehin almak sonra da bu tür açıklamalar yapmak değildir. Meşru yollarla yapılan yanlışın hesabı sorulur. Dava açılır, suç duyurusunda bulunulur, siyasi mücadeleler verilir vs. Ama hakemler statta zorla tutulamaz. Bunun adı eşkıyalıktır.

Hacıosmanoğlu'nun açıklamaları da ancak bir eşkıyaya yakışır açıklamalardır. Ne diyor açıklamalarında:

"Bu şehir bu kadar basit bir şehir mi? Hakkını yiyip çıkabilir misin yani? Bizi hangi yollara sevketmek istiyorlar. !Kuddusi Müftüoğlu'nu arıyorum cevap vermiyor. O hakemi bakalım oradan kim çıkartacak?"

“Yıllar önce tövbe edip bıraktığım mesleğim vardı, sanırım o günlere geri dönmem gerekiyor"

Tövbe ettiği eski mesleği ne acaba?

Eşkıyalık mı?

Mafya babalığı mı?

Teröristlik mi?

Tövbe ettim dediğine göre pek iyi bir mesleği kast etmediği ortada.

Ayrıca bu beyan açıkça tehdit içeren bir beyandır.

Bu beyan kadınları aşağılayan bin beyandır.

Bu beyan Devlete meydan okuyan bir beyandır.

Bu beyan Trabzon halkını tahrik eden, sokağa dökmeyi amaçlayan bir beyandır.

"Bu şehir bu kadar basit bir şehir mi? Hakkını yiyip çıkabilir misin yani?” sözünden ne anlaşılır?

Trabzonlulara açıkça “ayaklanın” mesajı veriliyor.

Hacıosmanoğlu'nun bu tavrının Devlete kafa tutan PKK'nın ve onun sivil uzantılarının tavrındın ne farkı var?

Hakemler ne kadar ağır bir hata yaparlarsa yapsınlar rehin alınamazlar. Hakemler bir kamu görevi yapmaktadır ve işlenen fiil Hacıosmanoğlu açısından da onun emrini yerine getirerek hakemleri stattan çıkarmayan yöneticiler açısından da suçtur. Federasyonun bu konuda derhal harekete geçerek yapılanın hesabını sorması gerekir.

Olayın bir diğer vahim yönü de şudur:

Hakem Çağatay Şahan ve yardımcılarını, 4 saat mahsur kaldıkları Avni Aker Stadı'ndan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonunun kurtardığı ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanı'nın Hacıossmanoğlu'nu arayarak hakemleri kurtardığı basına yansımıştır.

Bu tam bir trajedidir.

Bir Cumhurbaşkanı böyle bir olay için devreye girmemeli, bir eşkıyayı telefon ile arayarak onu önemli bir adam konumuna getirmemelidir.

Yapılacak iş basittir: Rehin alınan hakemler polisi ararlar: Polis o stada girer, sonucu ne olursa olsun o hakemleri oradan çıkarır. Engel olmak isteyen kişilere karı da gereğini yapar. Tıpkı Koza İpek Grubuna Kayyım atanması olayında olduğu gibi!

Devlet devletliğini gösterirse bir daha kimse böyle bir densizliğe cesaret edemez. Ama Devletin başı ricacı olursa, her önüne gelen Devlete kafa tutar, eşkıyalığa soyunur.

Eşkıya ile görüşme alışkanlığından derhal vaz geçilmelidir.

Ayrıca bu tür olaylar ve tahrik edici beyanlar seyirciyi de kışkırtır. Bundan sonra seyirci terörünün önüne geçemezsiniz. Geçen sezon Fenerbahçe otobüsüne yapılan silahlı saldırıyı hatırlayalım: Bu tür saldırılar boşuna olmuyor.

Böyle kişiler kulüplerin başında oldukça daha vahim olayların olması kaçınılmazdır.

Eğer bundan sonra Trabzon'da seyirci terörü artarsa, bunun sorumlusu da, azmettiren sıfatıyla kulüp Başkanı Hacıosmanoğlu'dur.

Temennimiz birilerinin canı yanmadan, bir an önce bu eşkıyalığın hesabının sorulması ve tribün terörünün önüne geçilmesidir.