Sur'da çatışmalar başlayalı neredeyse 4 ay oldu. Ağustos ayında başlayan çatışmalar hendek savaşlarına döndü. Sokağa çıkma yasağı 33 gündür devam ediyor. Ama ne yazık ki küçücük bir ilçeyi teröristlerden temizleyemedik.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul'un surlarını 53 günde aşmıştı.

Yanlış duymadınız: Kuşatmanın başlaması ile surların aşılması arasında sadece 53 gün var.

Ama Fatih'in torunları (!) küçücük bir ilçede 4 aydır kamu düzenini sağlayamadı.

Üstelik cennetmekân Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u Bizans'tan aldı. 

Defalarca kuşatılan ama aşılamayan surları aştı, geçilemeyen denizleri geçti.

Osmanlı'nın torunu olmakla övünenler, Osmanlı'yı örnek aldıklarını söyleyenler, hatta Cumhuriyeti Osmanlı'nın reklam arası sayanlar, 4 aydır kendi hükümranlıkları altındaki bir ilçede kamu düzenini sağlayamadılar, küçücük bir ilçe ile baş edemediler. 

Demek ki bu işler yüksek perdeden konuşarak, meydanlarda bağırıp çağırarak olmuyormuş!

İş bağırmaya gelince onların sesi sizinkinden fazla çıkıyor.

PKK'nın sivil uzantısı HDP Devlete meydan okuyor. Öz yönetim adı altında açıkça bölücülük yapıyor.

Siyasî iktidar ne yapıyor?

Televizyonlarda HDP'yi halka şikâyet ediyor. HDP'nin teröre destek olduğunu söylüyor vs.

Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık veya bakanlık makamları şikâyet makamları değildir. İcraat makamlarıdır.

Vatandaş şikâyet eder, siz çözüm bulursunuz.

Vatandaş, ağlar, siz gözyaşını silersiniz. Sizin ağlamaya hakkınız yok!

HDP'lilerin her birinin işlediği suç ömür boyu hapis yatmaları için yeter de artar bile.

Cemaatçileri terör örgütü kurmakla suçluyor, makul şüphe ile içeri alıp müebbet hapis ile yargılıyorsunuz!

Peki PKK ve HDP terör örgütü değil mi?

Neden PKK'nın vekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp mahkemeye sevk etmiyorsunuz?

İşledikleri fiiller HDP'nin 50 defa kapatılması için yeter de artar bile.

Kapatmak yerine neden “parti kapatmak çözüm değil” teranelerini tekrarlayıp duruyorsunuz.

Sokağa çıkma yasağının çözüm olmayacağı, tam tersine halk ile Devlet arasındaki uçurumu derinleştireceği açık olduğu halde neden bunda ısrar ediyorsunuz?

Neden sıkıyönetim ilan ederek olayı kısa sürede bitirmiyorsunuz?

Yoksa işin içinde başka hesaplar mı var?

Yoksa amaç HDP ile anlaşıp başkanlık sistemini garanti altına almak mı?

Memleketin onca meselesi varken, bir ateş çemberinin ortasında kalmışken, Güneydoğu'dan her gün şehit haberleri gelirken, sanki her şey güllük gülistanlık imiş gibi başkanlık ile yatıp başkanlık ile kalkmanıza bakılırsa hesap başka demektir.

Sakın ola ki, terörün sebebi parlamenter demokrasi demeyin! Başkanlık gelirse bunlar bitecek demeyin!

Çünkü bu meselenin Anayasa'da öngörülen yönetim tarzı ile bir ilgisi yok!

7 Haziran'dan sonra terör olaylarının başlamasını tek başınıza iktidar olamayışınıza bağlamıştınız.

Milleti ikna ettiniz. Tek başımıza iktidar olunca terör bitecek dediniz.

O zaman da yazmıştık: Bu mesele bir partinin tek başına iktidar olup olmamasıyla ilgili değil diye:

Ne oldu? Hallettiniz mi terör meselesini?

Yoksa şimdi de başkanlık gelince bu mesele hallolur mu diyeceksiniz?

Parlamenter sistemde terörü bitirmenize engel olan şey ne?

Meclis çoğunluğu elinizde! Üstelik MHP ve CHP de bu konuda size tam destek veriyor.

Yürütme zaten elinizde. Bürokrasiye de orduya da hâkimsiniz.

Yargıyı da kontrol altına aldınız.

Daha ne istiyorsunuz?

Lütfen milletin aklıyla daha fazla alay etmeyin.

Sultan Mehmet ne demişti kuşatma esnasında?

“Ya ben İstanbul'u alırım, ya İstanbul beni!”

Ben de diyorum ki:

Ya siz Sur'u alırsınız, ya da Sur sizi!

Ya siz terörü bitirirsiniz, ya da Millet sizi bitirir.

Lütfen şu başkanlık hikâyesinden vazgeçin de asıl işinize yoğunlaşın. Bu milletin evlâtlarını daha fazla heba etmeyin!