SULTAN 1. MUSTAFA

Sultan Birinci Mustafa, 1592 yılında, Manisa’da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Sultan Birinci Mustafa güzel yüzlü, seyrek sakallı, sarı benizli ve iri gözlü bir padişahtı. İki defa padişahlık yaptı. Sinirli bir yapıya sahipti. Sultan Birinci Mustafa, ağabeyi Sultan Birinci Ahmed’in padişahlığı süresince, on dört yıl sarayın bir odasında hapis hayatı yaşadı. O devirde bu gerekli görülüyordu. Aksi halde şehzadeler devlet yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile geçebiliyor ve devlet birliği tehlikeye düşüyordu. Buna meydan vermemek için şehzadeler “izale” olunur veya bir odaya kapatılırdı. Sultan Birinci Ahmed, tahta geçtiğinde kardeşini öldürtmemiş, ancak sarayda mahpus tutmuştur. Kafes hayatı denilen bu süre sonunda Sultan Birinci Mustafa, Osmanlı hanedanının en büyük erkek evladı olması dolayısıyla tahta çıkarılmış fakat kısa sürede dengesiz hareketleri görüldüğünden ulema, asker ve devlet erkanının ittifakı ile hal (tahttan indirme) edilmiştir. Sultan Genç Osman’ın tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülus etmişse de (2. kez tahta çıkmışsa da) bir buçuk yıl sonra akli dengesizliği nedeniyle tekrar tahttan indirilmesi icab etmiştir.

Sultan 1. Mustafa da diğer şehzadeler gibi, padişahlık vasfını haiz bir şekilde özel olarak yetiştirilmiştir. Buna rağmen kendisi devlet meselelerine pek ilgi duymadığını belirtmiş ve saltanat iddiasında olmadığını pek çok kez dile getirmiştir. Birtakım siyasi saiklerle kafes hayatı yaşayarak büyümüş olmasının da kendisini pasifize ettiği söylenebilir. Onun devlet işlerine olan ilgisizliği; dervişliğinde, sufi kimliği ve cezbeli halinde aranmalıdır. Devlet işlerine olan isteksizliğine rağmen ağabeyi Sultan 1. Ahmed’in vefatında oğlu Genç Osman’ın yaşının küçük olması sebebiyle kendisine tahta oturması konusunda ısrar edilmiş ve bu bütün bu ısrarlar sonucunda tahta oturmayı kabul etmesi üzerine 22 Kasım 1617’de Cuma günü Eyüp’te kılıç kuşanarak cülus merasimi gerçekleşmiş, Ebu Eyyub el-Ensari (Radıyallahu Anh) Hazretleri’nin türbesi ve ecdadının kabir ve türbelerini ziyaretinin ardından saltanatı başlamıştır.

Sultan 1. Mustafa’nın saltanat vetiresi değerlendirilirken onun döneminin, hanedanın en karışık dönemlerinden biri olduğu gerçeği muhakkak hatırda tutulmalıdır. Sultan 1. Mustafa’nın silah, tüfek, ok, yay ve kalkan gibi askerî techizat konusunda hassas olduğu, bunların üretimini ustalara bahşiş vermek suretiyle desteklediği ve Tophane’ye gitmek suretiyle orada talim atışları yaptırıp bunları ilgiyle takip ettiği ve gemilerin durumunu inceleyip tersanenin ahvâlini teftiş ettiği, Sultan 1. Mustafa’nın icraatları konusunda bize ulaşmış pek az bilgilerdir. Kaynaklarda kayıtlı bulunan bilgilere göre onun döneminde ilmi alanda ve bilim alanında pek çok gelişme yaşanmış, bu gelişmelerin onun bu müesseseleri desteklemesine bağlı olarak gerçekleştiği söylenmiştir. Zira döneminde pek çok önemli ilim adamı yaşamış ve önemli eserler bırakmışlardır. Meşayıh’a son derece hürmet edip yardımda bulunduğu, düşkünleri gözetme hususunda da özenli olduğu bize haber verilmiş olan diğer hususlardır. 

Sultan 1. Mustafa’nın Sultan vasfına yakışır bir şekilde vakar sahibi olduğu ve velayetine dair birtakım şeyler aktarıldığı da yine tarihi kaynakların kaydettiği malumatlardandır. Bazı davranışları kimi kaynaklarda cünununa delâlet olarak gösterilmişse de, veliler bu hâllerini cezbe hâline bağlayarak açıklamışlardır.

Onun anlatılagelen bir kerameti tarih kitaplarında şu şekilde kaydedilmiştir: ‘’Bir gün Üsküdar bahçesinde iken Bostancıbaşıya muayyen bir mahalle gitmesini emrederek, orada yere gömülmüş bir koyun bulacağını ve bunu alıp getirmesini söyledi. Bostancıbaşı, tayin olunan mahalle giderek hakikaten Padişah’a ayakları bir yere getirilip bağlanmış ve ağzı, gözleri dikilmiş bir koyun getirdi. Mustafa, koyunun bağlarını çözerek ve gözleriyle ağzındaki iplikleri çıkararak, iyice beslenilmesi için bostancıya verdi…”

Sultan Birinci Mustafa ile birlikte kardeş katli nadiren görülmüş, artık şehzadeler sarayda kafes ardında tahta geçecekleri günü beklemeye başlamışlardır. Tabii valide sultanlar, şehzade anaları arasında rekabetler başlamış, her biri bir vezire ve diğer gruplara dayanarak entrikalarla padişah değiştirmeye çalışmışlardır. Sultan Birinci Mustafa, dindar bir insandı. Sadaka vermeyi çok severdi. Saraydaki hayatını ibadet ederek, dini eserler okuyarak geçiriyordu. Tahta geçmesi için ikinci kez davet edildiği zaman, odasında Kuran-ı Kerim okuduğunu ve padişahlık istemediğini bildirmişti.

Sultan Birinci Mustafa, ikinci padişahlığının başlamasından bir buçuk yıl sonra 10 Eylül 1623 tarihinde şeyhülislâm fetvası ile tekrar tahttan indirildi. Fetvanın gerekçesi olarak da “Akli dengesi tam olmayan birisinin halife olamayacağı” gösterildi. Sultan Birinci Mustafa tahttan indirildikten on altı yıl sonra, 20 Ocak 1639 günü sinir hastalığından Topkapı Sarayı’nda vefat etti.