3. SULTAN MURAT 1

Sultan Üçüncü Murad, 4 Temmuz 1546 günü, Manisa’nın Bozdağ Yaylası’nda dünyaya geldi. Babası, Sultan İkinci Selim, annesi Afife Nur Banu Sultan’dır. Annesi Venedikli’dir. Sultan Üçüncü Murad orta boylu, değirmi yüzlü, kumral sakallı, ela gözlü ve beyaz tenli bir padişahtı. Çok cömertti ve insanlara yardım etmeyi çok severdi.

Merhametli bir kişiliğe sahip olan Sultan Üçüncü Murad, Arapça ve Farsça’yı çok iyi derecede öğrenmişti. Babasının 1558 yılında, Manisa sancak beyliğinden Karaman valiliğine tayin edilmesi üzerine, dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafından Alaşehir sancak beyliğine tayin edildi. Babası Sultan İkinci Selim, padişah olduktan sonra da tekrar Manisa sancak beyliğine atandı. Şehzadeliği sırasında bulunduğu Manisa’da devrin en değerli ulemasından dersler aldı. Babası Sultan İkinci Selim’in vefatı üzerine Manisa’dan İstanbul’a gelerek, 22 Aralık 1574 tarihinde tahta geçti. Ancak o da babası Sultan İkinci Selim gibi devlet işlerine fazla müdahil olmadı. Bürokrasi ve hükûmet daha ziyade Sokullu Mehmet Paşa tarafından idare edildi. Bunda Sokullu’nun tecrübe ve dirayeti ile Sultan İkinci Murad’ın idare tarzı büyük rol oynamıştır.

Sultan Üçüncü Murad, saltanatı boyunca İstanbul’dan hiç çıkmadı ve saraydaki kadınların etkisinde kaldı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti’nin bir devrini etkileyecek olan kadınlar saltanatı onun devrinde başladı. 29 yaşında çıktığı tahtta yirmi yıl kalan Sultan Üçüncü Murad 16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti. Ayasofya Camii’nin avlusuna defnedildi. Sokullu Mehmed Paşa’nın ağırlığını hissettirdiği III. Murad döneminde, Osmanlı toprakları en geniş sınırlarına ulaştı. Babası İkinci Selim’den devraldığı 15. 162.151 km2 ülke toprağını, 19.902.000 km2’ye çıkardı. İngilizlerle de dostane ilişkiler geliştirildi. İlk İngiliz daimî elçisi onun zamanında gönderildi. Papa’nın Katolik Avrupa’da kurabileceği haçlı ittifakına karşı Protestan İngiltere ile ilişkiler geliştirildi. Daha sonra bu ittifaka, Hollanda da dahil edildi. Devlet işlerini Sokullu’ya devreden Sultan Üçüncü Murad zamanında sarayda kadınlar devlet işlerine çokça karışmaya başladılar bu durum, Sokullu’nun ölümünden sonra daha da artarak devam etti.

3.Murad Dönemi Fetihler: Lehistan'ın Osmanlı Himayesine Alınması (1575) 1572'de ölen Lehistan kralının yerine geçecek varisi bulunmadığından ülke Diyet Meclisi tarafından yönetiliyordu. Avusturya, Almanya, Rusya, İsveç ve Fransa kendi hükümdar ailelerinden birinin Lehistan kralı olması için mücadele ediyorlardı. Lehistan'ın, Almanya ve Rusya arasında varlığını sürdürmesi, Osmanlı Devleti yönünden önem taşıyordu. Osmanlı Devletinin Lehistan yönetiminde hakim olmaya çalışmasının nedeni Avusturya'ya komşu olan iki müttefike sahip olmaktı. Fransızlarla Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan iyi ilişkiler zaten mevcuttu. Lehistan yönetimine de hakim olmak, Avusturya karşısında Osmanlı Devletini güçlü kılacaktı. II. Selim'in Fransızları desteklemesiyle Fransa'nın adayı Henry kral oldu. Ancak Fransız tahtının boş olması üzerine Fransa kralı olmak isteyen Henri ülkesine kaçtı. Yeniden karışıklıkların başlaması üzerine III. Murat, Erdel Beyi Baturi'nin Lehistan kralı olmasını sağladı. Lehistan'la bir antlaşma yapıldı ve bu siyasi gelişmeler sonunda Osmanlı Devleti'nin kuzey sınırı güvenli bir hal aldı. Lehistan, Osmanlı himayesine girdi. Rusya'ya karşı kuzeyde bir sed oluşturuldu. Osmanlı egemenliği de Baltık Denizi kıyılarına ulaşmış oldu (1575). Lehistan, 1587 yılına kadar Osmanlı himayesinde kaldı.

 Fas Sultanlığı’nın Osmanlı himayesine girmesi (1576) Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı arasında ilk ilişkiler Kanuni döneminde başladı. Taraflar arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti'nin Cezayir'deki gücü ile orantılı olarak gelişme gösterdi. 16. yüzyılın ikinci yarısında Fas'taki iç mücadelelere karışan Osmanlı Devleti, Abdülmelik'e yardım ederek Fas Sultanı olmasını sağladı. (1576) Fas’ın Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na çıkış kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol etmesi. Fas Sultanlığı’nın, Cezayir'in güvenliği yönünden büyük öneminin bulunması

Kuzey Afrika kıyalarının fethi tamamlandığı sırada Fas Sultanlığı'nda taht kavgası başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından; bazıları da Osmanlı Devleti'nden yardım istediler.

Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşayı, Fas Sultanlığına yardıma gönderdi. Ramazan Paşa, Fas'a giderek orayı egemenliği altına almak isteyen Portekiz kralını Vadi-üs Sebil Savaşı'nda yendi (1578) Bu zaferle Fas, Osmanlı himayesine alınmış oldu. Bu savaşın sonunda Portekiz Krallığı, İspanya tarafından ele geçirildi. Bu savaştan sonra Portekizliler Hint Deniz Yolu üzerindeki etkinliklerini İngiltere ve Hollanda'ya kaptırdılar. Mısır'dan Fas'a kadar bütün Kuzey Afrika, Osmanlıların yönetimi ve denetimi altına girdi. Kuzey Afrika’da fetihler tamamlandı. Fas 50 yıl Osmanlı himayesinde kaldı ve 1830'da Cezayir'in Osmanlı Devleti'nden ayrılmasıyla ilişkiler kesildi. Osmanlı Devleti Fas'ı hiçbir dönemde topraklarına katmadı.