“Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir” der Peygamberimiz (s.av) Dün, Konya'mızda bir yıldız daha kaydı ve ilim adamı, gönül adamı, Hakk'ın ve halkın sevgilisi Abdurrahman Öksüz Hoca Efendi, öksüzlükten kurtulup, çok sevdiği Rabbi'ne kavuşmuş oldu.

Yüzlerce, binlerce Konyalı Kapu Camii ve Üçler Mezarlığı arasında, adeta bir insan seli oluşturdu. Abdurrahman hocamızın hiç de öksüz olmadığını herkese göstermiş oldu.

Soğuk havaya rağmen, O'nu sevenler, O'nu  yalnız bırakmadı. Tekbirlerle, dualarla O'nu asıl vatanına emanet etti.

O, sevdiği Rabbine kavuşarak öksüzlükten kurtuldu ama sevenlerini öksüz bırakmış oldu.

İşin en ilginç taraflarından biri, genç ihtiyar, kadın erkek pek çok Konyalı ve Konya'ya dışarıdan gelen misafirler, Cenaze Namazının, Cenazeyi, tabutu omuzlarda taşıyıp, Kabristan'a götürmenin her anını kare kare, ellerindeki cep telefonlarıyla kayda aldılar.

“İnna lillahi ve inna ileyhi raciыn”

Evet, hepimiz Allah'tan geldik ve Allah'a döneceğiz.

“Ölüm, büyük randevu, bilmem nerede, saat kaçta,

Tabutum tahtası, bilsem, hangi ağaçta?” diyor ya şair, aslında her an, her yerde, bizi yakalayıverecek ölüme her zaman hazır olmalı değil miyiz?

“Biz dünyadan gider olduk, 

Kalanlara selâm söyle.

Bizim için hayır dua, 

Edenlere selâm söyle.”  diyerek ölümü selamlıyor ya Yunus, ölüme hoş bakmak lazım, güzel bakmak, ölümden sonraki hayata da hazırlıklı olmak lazım değil  midir?

Evet, Konya'nın manevi mimarlarından, Kur'an'ı öğrenen ve öğreten, yaşayan  Abdurrahman Öksüz Hocamız da bedenen sevenlerinin arasından ayrıldı. Güzel sesli Kur'an hafızları, öğrencileri, arkadaşları O'nu dua ve Kur'an ziyafetiyle uğurladılar. Herkesi gıpta ettirdiler.

O, Hakk'a yürüdü. Halk da O'nunla birlikte yürüdü.

Abdurrahman Öksüz Hoca Efendi, 1929 yılında Akviran'ın Çatören Köyü'nde doğdu. İlk tahsilini Konya Karma Ortaokulu'nda, liseyi de Konya Ticaret Lisesi'nde okudu.

 Yüksek tahsilini de İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde yapan Abdurrahman Öksüz Hoca Efendi, 1950 yılında da askerliğini bitirerek terhis oldu. Erzurum gezici Vaiz Müfettiş Sağıp Danişment Hoca Efendi'nin rahle-i tedrisinden geçen ve Erzurum'da meşhur Muhammed Lütfi Efendi Hazretlerinden tasavvuf ilimi tahsil eden Öksüz hoca, 1959 yılı Eylül ayında Konya'da gezici vaiz olarak göreve başladı.

Çok ilginçtir, kimse alınmasın ve yanlış anlaşılmasın. O, İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat okumadı. Ama bu okullarda okumadan da İslâm Alimi, Din Alimi olunabileceğini gösterdi. 

Yeter ki aşk olsun, arzu ve istek olsun, O, bunu gösterdi.

Aziziye ve Sultan Selim Camilerinde uzun süre vaizlik görevine devam eden Abdurrahman Öksüz Hoca Efendi, 1984 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı.

Din ilimleri ve fen ilimleri ile tasavvuf ilimlerine âşina olan Konya'mızın sevilen vaizlerinden Abdurrahman Hoca Efendi, ilim ve irfanı, tevazû ve ahlâkıyla temeyyüz eden bir din âlimi olarak yaşadı. 

Talebelerinden Abdullah Ayçiçek hocamdan duyduğuma göre bu yıl Hacca gitmiş, Hac dönüşü rahatsızlanmış, S.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. Hastalığı öncesine kadar Mevlâna Çarşısı'nın son katında, ilerlemiş yaşına rağmen, Arapça, Tefsir ve Hadis dersleri vermekteydi.

Aldığı tasavvuf terbiyesiyle birlikte büyük bir olgunluğa sahip olan ve halkımız tarafından sevilip sayılan,  elini öpmekle şereflendiğim, oturup sohbet ettiğim, tavsiyelerini aldığım Abdurrahman Hoca Efendi, evli ve dört çocuk babası idi.

Hoca Efendi, dün yüzlerce ve binlerce sevenleri tarafından toprağa verilirken, Üçler Mezarlığındaki kabir ehli adeta seviniyor, mezar taşlarının yüzü gülüyordu ve her biri O'na “Hoş geldin, hoş geldin” diyordu.

Ben ise gördüğüm bir mezar taşı kitâbesine gözüm takılmış, ha bire onu mırıldanıyordum.

”Sular hep aktı geçti

Kurudu vakti geçti

Nice han nice sultan

Tahtı bıraktı geçti.

Dünya bir penceredir

Her gelen baktı geçti”

Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına, sevdiklerine ve talebelerine başsağlığı diliyorum.

Mekânı Cennet olsun. Kabri nurla dolsun. Binlerce Fatiha O'na ve tüm geçmişlerimize.

 

 

                                                   GЬNЬN SЦZЬ

ÖLMÜŞLERİNİ UNUTMA Kİ YARIN ÖLDÜĞÜN ZAMAN SENİ DE UNUTMASINLAR.

                                                                                              Hz. Ali (r.a)