Geçenlerde gazetelerde şu haberi okuduk “Konya'da başlamıştı! Arazi toplulaştırmasında hedef 8,5 milyon hektar Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Mevlüt Aydın, Türkiye'nin 2023 vizyonu doğrultusunda öncelikle 8,5 milyon hektar alanda modern sulama ve eş zamanlı olarak arazi toplulaştırma projelerini hayata geçirerek kırsal kalkınma hedeflerine katkı sunmayı hedeflediklerini bildirdi. Aydın, yazılı açıklamasında, yaklaşık 28 milyon hektar tarım alanının bulunduğu Türkiye'de verimliliği artırıcı tedbirlerin başında arazi toplulaştırması ve sulamanın geldiğini ifade etti. Toplulaştırmanın amacının küçük, parçalı ve dağınık arazileri modern tarım işletmeciliğine göre yeniden düzenlemek olduğunu aktaran Aydın, ülkedeki tarım alanlarının 14,2 milyon hektarının arazi toplulaştırmasına uygun olduğuna işaret etti. Aydın, bu zaman kadar 3,2 milyon hektar alanda tapu tescil işlemlerinin tamamlandığını belirtmiştir”.


Türkiye istatistik Kurumu 2017 yılı verilerine göre ülkemizde 15.536.000 hektar ekilen arazi, 3.697.000 hektar nadas alanı, 798.000 hektar sebze ekilen arazi, 5.000 hektar süs bitkileri alanı, 3.348.000 hektar meyeler, içecek ve baharat bitkileri ekilen alan ve 14.617.000 hektar çayır ve mera alanı olmak üzere toplam 38.002.000 hektar tarım arazi olduğu bildirilmektedir. Toplulaştırmaya esas olan arazi büyüklüğü içerisinde yerleşim alanlarının genişlemesi, belirtilen yapılan toplulaştırma işlemleri dikkate alındığında daha çok yapılacak iş olduğu söylenebilir.  

Arazi toplulaştırması çalışmaları ilk defa 1961 yılında Konya'nın Çumra ilçesi Karkın kasabasında başlamıştır. Daha önceleri Tarım İl Müdürlükleri ve Köy Hizmetlerince yapılmakta olan arazi toplulaştırma işleri bu yıl (2018) başlarında yapılan yasal düzenleme sonucu ülkemiz genelinde tarımsal arazilerde toplulaştırma çalışmaları yapma yetkisi DSİ'ye verildi. Daha önce yürütülmekte olan arazi toplulaştırması ve tarla içi drenaj projeleri de DSİ'ye devredildi(28 Haziran 2018).

 Arazi toplulaştırma projeleri sadece parçalı arazileri birleştirme işlemi değildir. Arazide alt yapı ve sulama işlemleri gibi işlerde toplulaştırma esnasında yapılmaktadır. Uzun bir zaman alan çoğu yerlerde de ilk zamanlar çiftçilerimizi memnun edemeyen bu günkü arazi toplulaştırmasına paralel olarak ülkemizde “Arazi Ofisi” kurularak çeşitli desteklerle bu iş vatandaşın yapmasına da fırsat verilmelidir. Toprağın asıl kullanıcısı olan çiftçini toprak ile bağlantısının kesilmediği bir yapı kurulmalı, tarım bir bütün olarak düşünülerek tek elden yürütülmeye gayret edilmelidir. Bu amaçla alınacak yan tedbirlerle tarımla uğraşan nüfus yerleşim yerinde tutmalı, köyden kente göç önlenmelidir.

Konut işlerinde olduğu gibi devlet  “Arazi Ofisi” kurarak küçük – parçalı arazileri tarımda verimliliği artırabilmek için mevcut bedelinden daha fazla olmak kaydıyla yöreye göre belirlenecek fiyatlarla alıp araziye komşu olan arazi sahiplerine açacağı cazip kredilerle vadeli olarak satmalıdır. Amaç alt yapı hizmetleri dışında parçalı arazileri büyütmek olduğuna göre vatandaş parçalı arazisini böyle bir uygulama ile büyütebilecektir. İşletme büyüklüğü artacak, çiftçi mevcut su kaynaklarını daha fazla arazide kullanacak, arazideki taşını toplayacak, arazi içi sınırlar azalacak velhasıl istenilen işletme büyüklüklerine doğru önemli adım atılmış olacaktır. Ülkemizde 3 milyonun üzerinde tarım işletmesi ve işletme başına düşen arazi miktarı ise 60 dekar kadardır. Tarımda gelişen teknolojilerle bu kadar küçük alanlarda bitkisel üretimle çiftçilik yapmak kazançlı değildir. Teknolojik tarım alet ve ekipmanlarını kullanabilmek, kazançlı bir işletmecilik yapmak ve dünya ülkeleri ile ürün kalite ve fiyat konusunda rekabet edebilmek için işletme arazi büyüklüğünü artırmamız gerekmektedir.

Arazi Toplulaştırma ve Tarla İçi Geliştirme Hizmetleri işlerinin bir bakanlıktan alınıp bir başka bakanlığa verilmesi ile kolayca halledilebileceğini düşünmek işin kolaycılığıdır. Eğer bu işleri yürütmekte olan mevcut bakanlık işlerin yürümesinde aksamaya sebep oluyor idi ise bu aksaklıklar da bu değişiklikle giderilmelidir.  Kurumlar bu işleri belirli yörelerde yapmaya devam etsinler, ancak toplulaştırma maliyetlerini de dikkate aldıklarında ne kadara mal edildiğini hesaplar iseniz kurulmasını istediğimiz arazi ofisi ile gönüllülük esasına ve devlet desteğine dayalı sistemle birim arazi toplulaştırma bedeli mevcut maliyetin en az yarısından aza inecektir.  Çiftçide parçalı arazilerden şikâyetçi olup parçalı arazilerden kaçmaktadır. Arazi kiralamalarında bile küçük parçalı araziler tercih edilmemektedir. Polikültür tarım yapılan yerleşim yerlerinde yeni parsellerin belirlenmesi, alt yapı çalışmalarının ve yolların açılması gibi aksamalar da bu sistemle ortadan kalkacağı için faydalılık derecesi artacaktır. Bu ve benzeri nedenlerle arazi ofisi kurulmalı, belirlenecek bu yeni yöntemlerle arazi toplulaştırma işleri daha az maliyet ve gönüllülük esasına göre yaygınlaştırılmalı, teşvik edilmeli ve hızlandırılmalıdır.