YÜZYILIN ÖNEMLİ MÜSLÜMAN MÜTEFEKKİRLERİNDEN MUHAMMED KUTUB!
Hayatının her anını gerçek İslam'ı anlatmak ve Müslüman ümmetin düştüğü bugünkü hezimet halinden izzetli aydınlık günlere ulaştırmak için yorulmadan harcayan büyük Müslüman, âlim, davetçi, Allah dostu Muhammed Kutub 4 Nisan 2014 günü vefat etti.
İslam dünyasının son yüzyılda yetiştirdiği en önemli düşünürlerinden bir tanesi idi. Kardeşi Seyyid Kutub'un Mısır'da fikirlerinden dolayı şehid edilmesinden dolayı ailesinin hepsi İslam dünyası tarafından yakından takip ediliyordu. Çünkü kendilerini İslam'a adamış bir aileydiler.
Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? ayetini doğru anlayıp Kur'an'ın tümüne teslim oldu. İslam'ın sadece davetten, sadece ibadetten, sadece eğitimden veya cihaddan ibaret olmadığını bilakis hepsini birden ihmal etmeden kuşattığını anlattı.
Yeryüzünü imar ve inşa emrini, iyiliği emredip kötülüğe engel olma emriyle anlayıp hayata ve insanlığın gidişine müdahale etmeyi, insanlığın kurtuluşu için mücadele alanı seçti.
İslam'ın zaferinin bu dini ve kitabı gönderen Rabbimizin bize gösterdiği yolla olacağını anlatmak için her şeyi göze almıştı. İslam'ın hem inanç, hem amel olduğunu içi boş Mürcie inancını reddederek ama asla Harici bir zihniyete de düşmeden anlattı.
Ümmetin bugün her coğrafyada tutuşturduğu özgürlük meşalesine cihadın İslam'ın zirvesi olduğu bilinciyle sahip çıktı.
Müslümanların yeniden tarih sahnesine çıkmaya başladığı bugünün en önemli vazifesinin yeni neslin sağlam bir terbiye ve eğitim ile İslam'ın hükümlerine teslim olacağı kıvama getirilmesi olduğunu ortaya koydu.
Tevhidin hem ahlak, hem davet, hem teknoloji, hem medeniyet, hem edebiyat, hem mimari gibi her unsuru bünyesinde barındıran birbirinden kopmaz bir bütün olduğunu anlattı.
Biz Müslüman mıyız? Diye sorarak başladığı yazı hayatına Çağdaş Konumumuz, La İlahe İllallah, İslam Budur ve Düzeltilmesi Gereken Kavramlar kitabı gibi kırka yakın eser bıraktı.
Kur'an'ın ruhlara üflediği nefesi en güzel şekilde sunan Fi Zilalil Kur'an ve Seyyid Kutub'un yarım bıraktığı mesajı tamamlamak için yazdı, hapis hayatı ve sürgün yıllarıyla bedel ödedi.
Eğilmedi, bükülmedi, taviz vermedi, tertemiz İslam'ı bulandırmadan miskinliğe ve batının necis zihniyetine karşı en ön safta mücadele etti.
Müslümanların, oyunun kurallarını koymaya başladığı zaman rüzgârı tersine döndüreceğini, kâfirlerin elinde olmayan silahı (Gerçek İman) kullanmaya başladığında zafere ulaşacağını öğretti.
Ağabeyi Şehid Seyyid Kutub'la beraber ümmetin küfürle girdiği bugünkü çetin savaşların işaret fişeğini yaktı, eserlerinde karşı karşıya olduğumuz en büyük tehlikenin Amerikan İslam'ı (Ilımlı İslam) olduğunu dile getirdi.
Kendisiyle bir yaz tatilinde İstanbul'da tanışma imkânımız olmuştu. Her yıl yaz tatilinde İstanbul ve Yalova'ya gelir, orada kalırlardı. Çocuklarını İslami terbiyeyle yetiştirip Türkçe'yi öğrenmelerini sağlamıştı. Osmanlıya İslam'a hizmetinden ve Müslümanların izzet ve şerefine sonuna kadar sahip çıkmasından dolayı ayrı bir bağlılığı vardı. Müslüman Türklere temizlik başta olmak üzere İslam'a uygun örf ve adetlerindeki hassasiyetlerinden dolayı muhabbeti vardı. Yine her yeni kitabının Türkçeye çevrilmesi için girişimde bulunulmasından dolayı alaka gösterilmesinden hoşnuttu. Birçok gencimizin hem ülkemizde hem de Suudi Arabistan'da yetişmesine katkıda bulunmuştur.
1919 yılında Mısır'ın "musha" köyünde 4 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Abisi, Şehid Seyyid KUTUB ve iki kız kardeşi ile birlikte ailesi tarafından islamî bir terbiye ile büyütüldü.
Ağabeyi ile birlikte hükümeti devirmek istediği ve Mısır'ın politik liderlerine yönelik suikast tertip ettiği iddiası ile tutuklandı. Ağabeyi (Şehid Seyyid KUTUB) idam edilip şehidlik mertebesine ulaşırken, o hapis cezasına çarptırıldı. 1966'dan 1972'ye kadar cezaevinde yattı. Ardından diğer Müslüman Kardeşler üyeleri ile birlikte Suudi Arabistan'a iltica etti. Sürgün hayatı boyunca mücadeleden uzaklaşmadı. O, sadece kitap yazmakla yetinmedi, ümmet-i Muhammedi uyandırmak ve Müslümanlara vazifelerinin farkına varması, onların İslâm'a uygun olarak yetişmesi için bedenen davanın yükünü omuzladı ayrıca birçok konferans ve sohbet yaptı. Allah (cc) yolunda ömrünü faaliyetlerle dopdolu geçiren değerli âlim, hayatını feda ettiği Rabbine ulaştığında 95 yaşına varmıştı.
Hayırlı kimse, ömrü uzun, ameli bol olandır buyuran Rasulullah (s.a.v)ın müjdesiyle 95 yıllık ömrüne çok şey sığdırdı.
Halid bin Velid gibi mücadele dolu bir ömür ve onun gibi bir ölüm.
Ne güzel bir hayat, ne güzel bir akıbet! Amel defterini kapatmayacak eserleriyle sürekli açık bırakacak bir son!
Rabbim amellerini makamında kabul etsin. Firdevs cennetinde sevdikleriyle buluştursun.