Aldığı teklif üzerine yaklaşık 8 yıl önce Hollanda’ya giden, ekonomi alanında yaptığı yüksek lisansla birlikte finans, bütçe ve raporlama alanlarında faaliyetlere devam eden Ali Aykut Ayyıldız, Türkiye’de başladığı iş hayatının Hollanda’daki sürecinden bahsetti. Yurt dışına ilk gittiği süreçte yaşadığı zorlukları ve yaptığı çalışmaları aktaran Ayyıldız, memleketi Konya’ya dair yorumlarda da bulundu. Ayyıldız, yurt dışına çıkmak isteyen gençlere de tavsiyelerde bulundu.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ali Aykut Ayyıldız, İlkokulu Çumra’da tamamladıktan sonra lise için Konya’ya taşındık. Meram Anadolu Lisesi’nde lise eğitimimi tamamladıktan sonra İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde Ekonomi Bölümünü tamamladım. 2010 yılında mezun olarak denetim danışmanlık şirketinde iş hayatına başladım. İstanbul’da 6 yıllık bir iş tecrübesinin ardından Hollanda’nın Amsterdam şehrinden bir iş teklifi aldım. Görüşmeler sonrasında 2016 yılında Amsterdam’a taşındım. Amsterdam’da bir şirkette aynı departmanda 5 yıl çalıştıktan sonra 2021 yılında finans bölümünde çeşitli yönetici pozisyonlarında çalıştım. 2023 Eylül ayında da farklı bir şirketteki kariyerime devam ediyorum. 2019- 2021 yılları aralığında Amsterdam Üniversitesi’nde Uluslararası Finansal Yönetim bölümünde yüksek lisans programını tamamladım. Genel alanım ise finans, bütçe ve raporlama üzerine.
Yurt dışına gitmek gibi bir hayaliniz var mıydı yoksa bunun teklif üzerine ani gelişen bir olay olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle, yurt dışına çıkmak ya da burada yaşamak gibi bir hayalim yoktu ancak böyle bir teklif geldiğinde değerlendirerek bir deneyim yaşamak istedik. Eşimle birlikte Hollanda’ya taşıdık ancak Türkiye’deki bağlantılarımız hala devam ediyor.
Hollanda’ya ilk gittiğinizde kültürel, sosyal ya da iş odaklı olarak ne gibi zorluklar yaşadınız?
Türkiye’de çalışırken uluslararası görüşme ve seyahatlerimiz olmuştu. Ancak yurt dışında yaşamaya başlamak ve farklı bir kültüre uyum sağlamaya çalışmak, bambaşka bir durum ve bunun getirmiş olduğu zorluklar da oldu. İş hayatında ve günlük hayattaki çok çeşitli kültürler zorlayıcı olsa da bu farklılıkların doğurduğu farklı bakış açılarının iş dünyasına olumlu yansımaları da olabiliyor. Şanslı olduğumuzu düşündüğüm, kurtarıcı durumların da olduğunu söylemeliyim: Daha önceden tanıdığımız ve burada tanıştığımız Türk arkadaşlarımızla birbirimize her zaman destek oluyoruz.
Peki Türkiye’de ve Hollanda’da aynı işi yaptınız. İş dünyasında iki ülke arasında sizin gözlemlediğiniz ne gibi farklılıklar var?
Hollanda’da daha profesyonel bir iş dünyası hâkim. İş ve özel hayat birbirinden çok ayrı tutuluyor. Türkiye’de çalıştığınız işyerindeki kişiler birkaç yıl içerisinde görüştüğünüz arkadaşlarınıza dönüşüyor ancak burada öyle bir durum söz konusu değil.
Hollanda’da işler daha resmi bir şekilde ve kesin bir dille işliyor. İlk geldiğimde buna alışma konusunda zorluk yaşamıştım. Bir şeyin cevabı ‘hayır’ ise siz o kişiyi ikna etmeye çalışmıyorsunuz çünkü kararı değişmeyecek kadar kesin oluyor.
Şu anda Türkiye’deki özellikle genç yaştaki kesim, ‘ülkeden kaçmak’ için yurt dışına gitmeyi düşünüyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
Benim üniversite okuduğum ve mezun olduğum yıllar olan 2005-2010 yılları arasında yurt dışına çıkmak, çok fazla istenilen ya da hayal edilen bir durum değildi. Yurt dışına gitmeyi, ‘kaçmak’ olarak gören gençlerin zihninde yatan düşüncenin sebebinin yalnızca maddiyat olduğunu düşünmüyorum.
Çok fazla insan yurt dışına taşındı ve Türkiye’de kalanlarda ise bir eksiklik hissiyatı oluştuğunu ve ‘onlar gitti, biz kaldık’ düşüncesiyle böyle bir isteğin ortaya çıktığını düşünüyorum. Sosyal medyada yer alan yanıltıcı içerikler, ekonomik koşullar ve diğer etkenlerin de birleşmesiyle böyle bir düşünce ortaya çıkmış olabilir ancak yurt dışına gelip mutsuz olan birçok insanın da olduğu unutulmamalı. Sosyal medya bazı şeylerin yalnızca güzel taraflarını gösterip insanları yanıltabiliyor. Dolayısıyla gençler yurtdışına taşınma kararı almadan önce kapsamlı bir değerlendirme yapıp eğitim veya kariyer alanında kendilerini geliştirecek fırsatlara odaklanmalı.
Sizin Türkiye’yle olan bağlantılarınız devam ediyor mu?
Yakın akrabalarım ve arkadaşlarımdan Konya’da olanlar var. Konya’ya yılda 2 kez gidip geliyorum. Bu bağlantıların hala devam etmesiyle uzakta olsak da Konya’yı takip ediyoruz.
Konya’daki gelişimleri takip ettiğinizi söylediniz. Genel olarak Konya’yı değerlendirmek gerekirse neler söylemek istersiniz?
Son yıllarda Konya bayağı gelişti. Benim okuduğum yıllarda Konya, orta büyüklükte bir Anadolu şehri iken en son gittiğimde ise ekonomik olarak büyüklüğünü çevreye bakarak bile anlayabiliyorum. İhracata katkısının da büyük olduğunu biliyorum. Olumlu yanlarının yanı sıra kozmopolit bir şehre dönüşmesinin vermiş olduğu olumsuz yönlerin de var. Şehir, ekonomik olarak çok aktif bir şehre dönüşürken eski nostaljisini de kaybettiğini görmek beni üzüyor. Nüfus artışının getirmiş olduğu trafik benzeri sorunlar olsa da Konya’daki bu gelişmişlik genel anlamda beni mutlu ediyor.
Konya’ya bir vefa borcunuz olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Hayatımın bir bölümü Konya’da geçti ve bir Konyalı olarak Konya’ya bir vefa borcum olduğunu düşünüyorum, Yurt dışında olan Türkler olarak Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek için elimizden geleni yapıyoruz ve vefamızı bu şekilde ödemeye çalışıyoruz. Her bir Türk, Türkiye’nin vitrin yüzü gibidir ve yalnızca Konya’yı değil, burada Türkiye’yi temsil ediyoruz.
HACER CEYLAN
