Bugün, 31 Aralık 2014 Çarşamba...

Miladi yılın son gününü yaşıyoruz... Yarın itibariyle yeni bir yıla uyanacağız. Hayatımızdan bir yıl daha gitmiş olacak. Ömrümüzün bir yılını daha geride bırakmış olacağız.

Belki güncelimizde değişen pek fazla bir şey olmayacak. Olmaması da gerekli ve normal... Ama rakamsal olarak yeni bir yıla ve bir yaşımıza daha girdiğimiz bu dönemde geçmişe dönüp şöyle bir bakmak gerekiyor.

Çok çok uzaklara gitmeye de lüzum yok. Sadece 1 yılı, 2014 yılını değerlendirdiğimizde, 1 yılın muhasebesini yaptığımızda, kendimizle baş başa kalıp düşündüğümüzde neler gelecek aklımıza neler...

Nice pişmanlıklar, nice keşkeler, nice yaşanmışlıklar, nice umutlar, nice acılar...

Ve yine nice mutlu günler, nice başarılar, nice güzel günler, nice heyecanlar...

Geriye dönüp baktığımızda aslında alacağımız birçok ders var. Bundan 1 yıl önce, başınıza gelecekleri, yaşayacaklarınızı, kazanacaklarınızı ve kaybedeceklerinizi birileri kulağınıza fısıldasa inanır mıydınız?

İnanmazdınız...İnanmazdık...

İşte bu bir yıla dönüp baktığımızda nefsimizin muhasebesini tutabiliriz. Yılbaşı günleri bizim için en azından nefis muhasebesini yapabileceğimiz günler olmalı.

Geçmişe baktığımızda, kırdığımız kalpleri, üzdüğümüz insanları, yaptığımız hataları, hayatımızdaki yanlışları, kendimize ve çevremize doğrudan veya dolaylı olarak verdiğimiz zararları görüp, bunu açık yüreklilikle kendimize söyleyebilirsek, ne mutlu bize...

Yapmadığımızda ne olur, bugün bir şey olmaz. Ama bizim yapıp da yazmadıklarımızı, her anımızı yazan birileri var. Bu hesabı elbet bir gün vereceğiz. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmezsek, hesap günü o hesabı biraz zor veririz.

Bunun için, erdemli insan olabilmek için, doğrularımızı ve yanlışlarımızı görebilmemiz için, nefsimizi terbiye edebilmek için, öncelikle kendimizi muhasebeye çekmemiz, kendimizi sorgulamamız gerekir.

Bugün 2014 yılının son gününü yaşıyoruz. Gece saat 12:00'yi geçtikten sonra yeni bir yıla girmiş olacağız.

Her yılbaşında tartışılan bir konu, bu yılbaşı öncesinde de nüksetti. Hatta hortladı... Yılbaşı eğlencelerinin doğruluğu yanlışlığı tartışılır oldu.

Bu konuyla ilgili açıkça fikrimi söyleyeyim, halka milli piyango bileti satarak, devlet eliyle kumara yönlendirmenin yapıldığı bir dönemde, alkollü içkilerin zibil gibi saçıldığı gecelerde, başkalarının canlarının hiçe sayıldığı gecelerin sabahına ulaşıldığı zaman dilimlerinde bu konuyu tartışmanın pek de anlamlı olmadığı kanaatindeyim.

Bu gece ben de kendimce bir etkinlik yapacağım. Her zaman yaptığımdan pek de farklı şeyler olmayacak.

Anadolu Gençlik Derneği'nin yıllardır inatla ve vazgeçmeden sürdürdüğü bir program var. Mekke'nin Fethi'nin yıldönümü kutlamaları...

Şahsen ben bu kutlama etkinliklerine katılacağım. Sonrasında da vakit erken olursa, Mevlana Çay Bahçesi'nde oturup Dağıstan abinin 2 bardak çayını içer ve evimin yolunu tutarım...

Buralardayım, gelmek isteyen varsa beklerim...

Yılın son yazısı da bu şekilde olsun. Allah nice yıllara sağlıklı ve huzurlu bir şekilde, birlik ve beraberlik içerisinde ulaşmayı nasip etsin...

Mesnevi'den:

“Delinin elinden silahı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!”