Özyeşilyurt Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç tarımı ve sektörü değerlendirdi. Türkiye’de tarımda kullanılan gübrelerin yaklaşık yüzde 100’ünün kimyasal olduğunu ve yıllardır kullanılan bu gübrelerin toprağa ciddi zarar verdiğini söyleyen Özyeşilyurt Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç, “Topraklarımızın neredeyse tamamı organik madde bakımından fakir. Toprakta yüzde 3 oranında olması gereken organik madde yüzde 1’in altında. Organik madde olmamasından kaynaklı olarak toprakta sıkışma oluyor ve çözülmüyor. Kimyasal kullandıkça daha da sıkılaşıyor, sertleşerek toprağın verimi her geçen gün azalıyor. Bizim ürettiğimiz makineler buna çözüm oldu. Üretici de kabullendi. Bu üretimlerimiz ülkemize 2 milyar dolarlık bir kazanım sağladı” dedi.

‘26 MİLYON TON GIDA İSRAF EDİLİYOR’

Topraklarımızın neredeyse tamamı organik madde bakımından fakir. Toprakta yüzde 3 oranında olması gereken organik madde yüzde 1’in altında. Organik madde olmamasından kaynaklı olarak toprakta sıkışma oluyor ve çözülmüyor. Kimyasal kullandıkça daha da sıkılaşıyor, sertleşerek toprağın verimi her geçen gün azalıyor. Su geçirgenliği azalıyor. Zaten sulama yapacak suyumuz yok. Çok ciddi kuraklık var. Yağış olduğunda da bu sıkılaşmadan dolayı su toprakta derine inemiyor. Buna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Sebze meyve atıkları buna bir çözüm olur diye düşünüyoruz. Türkiye’de senelik ortalama 26 milyon ton gıda israf ediliyor. Bir kamyonun 10 ton çöp taşıdığını hesap edersek, bu da yılda 2,5 milyon kamyondan fazla gıdanın çöpe atıldığını gösteriyor. İşte bu çarpıcı tablodaki rakamların minimize edilmesi için dünyanın en iyi seperatör üreticilerinden Özyeşilyurt Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç ile konuştuk.

‘ÇÖL OLMANIN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ’

Özyeşilyurt Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç, sektörün önemini anlattı. Koç, “Yaklaşık 25 yıl bu sektördeyim Babadan oğula devam ettiriyoruz. Babam römork üzerine imalat yapıyordu. Babam bıraktıktan sonra katı gübre, sıvı gübre ve yem karma işlerine yöneldik. Yaklaşık 15 yıldır bu işe devam devam ediyoruz. Şimdi çiftlik ekipmanlarını üretiyoruz. Katı gübreye girmemizin en büyük sebebi, Türkiye’de topraklar çöl oluyor. Çiftçilerin kullandığı yüz gübresi insanların kullandığı antibiyotik gibi oldu. Her gün antibiyotik atarsa ne olur, vücut belli bir dönemden sonra ölür. Kullanılan gübreler de toprağı kanser haline getirdi. Amerika’da yüzde 4’ün altın organik olan bir tarlaya tarım ruhsatı verilmez. Yüzde 4’ün üstünde olmalı ki, oraya ekim yapılabilmesi lazım. Türkiye’de hala yüzde 4 olan çok az tarla var. Biz bu işe girdiğimizde üretici, gübrenin ne işe yaradığını bilmiyor, inşaat yıkıyor onu bile gübrenin içine atıyordu. Çünkü tarlayı çöplük olarak görüyordu. İlk ürünü imal ettiğimizde Avrupa’dan kopyaladık, Türkiye pazarına sunduk. Üretici, biz bunu ne yapacağız? diye soruyor. İlk 2 sene senede 2-3 gibi ürün sattık. Yavaş yavaş tarlada kullanmaya başlayınca üretici bize yönelmeye başladı. Şimdi gübrenin içine izmarit atmazlar. Çünkü değerini anladılar” diye konuştu.

‘BİZİM MAKİNELER ATIKLARI DEĞERLİ HALE GETİRDİ’

Neden bu işe yöneldiğini de anlatan Hüseyin Koç, “Ben her yıl fuarlara giderim. Fuarlarda gördüğüm makineleri inceler, kendim yapmaya çalışırım. Ve çoğunda da başarılı olduk. Üstelik piyasada 450-500 bin liralık ürünü biz daha avantajlı bir fiyata üretip satabiliyoruz. Şu anda ‘Sıfır Atık’ projesi var. Bütün belediyelerde bu çalışma başladı. Biz yaklaşık 15-20 belediyeye kompost karıştırma makinesi verdik. Selçuklu Belediyesi’ne de verdik bu arada. Pazar kuruluyor, alışveriş yapıldı bittikten sonra temizlikçiler gelir, pazar kalıntılarını alır, çöplüğe döker, iş biterdi. Şimdi Pazar atıkları çok değerli hale geldi. Mezitli Belediyesi 2 ayda 780 ton atıktan gübre üretti. O gübre tarlaya atılınca tarla yumuşuyor, organik hale geliyor. Başka hiçbir gübre kullanmaya gerek kalmıyor. Hem organik hem de çiftçiye ücretsiz veriliyor. Çok önemli bir katkı sağlanıyor. Hem de geri dönüşümden. Sadece Mezitli Belediyesi, bu kadar üretim yapmış. Diğerlerini düşünün. Milyon ton demektir. Ayrıca ürün kalitesini de artırıyor. Aynı tarlayı farklı bölümlere ayırarak bunu test ettik. Bir tarlayı dörde bölerek Selçuk Üniversite ile ortak bir çalışma yaptık. Dört bölüme farklı gübreler kullanarak verimdeki değişimi gördük. Aynı tarla, aynı yağmur, aynı tohum ama 3 yılda yaptığımız gözlemlerde verim değişimini gördük” diye konuştu.

‘2 MİLYAR DOLAR KATKI SAĞLADIK’

Belediyelerin bu işe önem verdiklerini anlatan Özyeşilyurt Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç, “Seperatör yaptık ve belediyelerin birçoğuna verdik. İnek gübresini ele alalım. Bütün çiftliklere artık seperatör zorunlu hale geldi. Aksi halde hem çevreye zarar hem de görüntü kirliğine neden olur. Seperatörle katı ve sıvı havuz yapılarak hem gübre olarak değerlendirilir hem de çevre etkisi en aza indirilir. Devlet de bu konuda çiftliklere destek vererek işlerini kolaylaştırdı. Yem karma makinelerinde de desteklerle çiftçinin iş gücüne yardımcı oldu. Biz aslında ‘Sıfır Atık’ projesinin en büyük destekçisiyiz, paydaşıyız. Hatta geri dönüşümle de 15 yılda sadece bizim ekonomiye 2 milyar dolar katkımız oldu. Biz bu makineleri üretmezsek, üretici bilinçlenmez ve DAP gübresi kullanımız üç kat daha fazla olacaktı. Dolayısıyla yurtdışından daha fazla ithalat yapacaktık. Biz bu işe el attıktan sonra özellikle Konya ve bölgede bu kullanım daha da düşüyor ve biz de ülkemize ciddi katma değer kazandırdığımızı düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

‘DÜNYA BUNU KULLANIYOR’

Yıllık 200-250 makine üretiliyor diyen Hüseyin Koç, “Sadece biz değil Türkiye geneli yaklaşık 15 firma bu anlamda üretim yapıyor. Biz 40-50 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunun 15’ine direkt olarak biz göndeririz, kalanını aracı firmalarla göndeririz. Kore, Latin Amerika, Balkan ülkeleri, Türki Cumhuriyetleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine ulaştık” dedi.

‘ÇİFTÇİ EĞİTİLMELİ’

Üreticinin bu konuda eğitim alarak bilinçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Hüseyin Koç, “Avrupa ilk katı gübre makinesi 1960’ta üretmiş. Dolayısıyla tarımda bizden kat kat öndeler. Biz bazı şeylerin yeni farkına varmışız. Misal, John Deere’nin yıllık cirosu Türkiye’deki bütün tarım makinecileri dahil, traktör üreticileri dahil 3 katı civarındadır. Avrupa’da çiftçi bilinçli, imalatçı bilinçli. Trük üreticileri de Arap ülkelerinden bir o kadar önde ama Avrupa’nın, hem üretimde hem de bilinçlenme konusunda çok gerideyiz. Tarımı daha teknolojik hale getirerek bilinçli tarıma hızla yönelmemiz gerekiyor. Bunu başardığımız zaman da hem üretim hem de ekonomik anlamda çok daha iyi yerlerde olacağız. Devletten en büyük beklentimiz, eğitim ve tarıma ağırlık vererek üretimi geliştirebilmeli” şeklinde konuştu.

MEHMET ALİ ELMACI

Editör: TE Bilişim