1970’li yıllarda girdiği hediyelik eşya, hurma, şekerleme satışıyla perakende sektöründe büyük bir başarı elde eden merhum Hacı Murat Özgüven’in bıraktığı miras, 3. kuşağın ellerinde emin adımlarla büyüyerek yoluna devam ediyor. Konya Eski Otogarı’nda başlayan perakende ticaretini gelişen ve değişen zamana ayak uydurarak sürdüren ve sonrasında üretime geçerek Giba’yı büyük bir marka haline getiren merhum Özgüven, çocuklarının ve torunlarının da işe girmesiyle, büyük bir gurur yaşadı. Dürüst, doğru ve kaliteli ticaretten asla taviz vermeden, ömrünün sonuna kadar bu düsturla hareket eden merhum Özgüven’i anlatan torunu Giba Şekerleme Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özgüven, dedesinin öğütleriyle ticari hayatlarını sürdürdüklerini söylüyor.

Merhum dedeniz Hacı Murat Özgüven’i kısaca tanıtabilir misiniz?

Dedem 1932 doğumluydu. 2016’da vefat etti babam da 2017’de vefat etti. Vefatına 6 ay kalaya kadar her gün dükkana geldi gitti.

Merhum iş hayatına nasıl ve nerede başlamış?

1972-1973’te dedem Konya Otogarı’nda perakendecilikle bu işe başlamış. Hediyelik eşya filan da var. Dışarıdan alıp satarak bu işe başlamış. Dükkan 6-7’ye çıkınca üretim yapma ihtiyacı doğuyor. Böylelikle imalat da başlamış. O zaman da ihracat yapmışlar. 2000 yılına kadar böyle bir süreç yaşandı. Eski Otogar kapanınca perakende dükkanları azaldı biz de üretimi Şekerciler Sanayi’ye taşıdık. O dönem Afra gibi market zincirleri de başlayınca, piyasa bizi üretime itti. Üretim de arttı.

Dedeniz gerek ticarette gerek sosyal hayat içerisinde nasıl bir insandı?

Dedem işini iyi takip ederdi. Para saymayı çok severdi, iyi para sayardı. Cebinde sürekli bozuk para, hurma, şeker taşırdı. Böyle değişik huyları vardı. Kapu Cami’ni hiç bırakmadı. 50 sene falan, ekibi vardı, her gün sabah Kapu Camii’ne giderdi. Oradan çıkar dükkanı açarmış. Sonra eve gelirdi biraz dinlenirdi, sonra yeniden işe gelirdi. Sabahları gazeteleri okurdu. Haftada bir tıraş olurdu, tertipli düzenli bir adamdı. Arabistan’a kendisi gider hurmayı kendisi alırdı. Her yıl umreye giderdi. Arabistan’da çok itibar sahibiydi. Orada çok seveni vardı. Ne isterse gönderirlerdi. Çok mal aldı geldi oradan. Türkiye’ye hurmayı ilk tanıtan kişilerden biriydi. Kimse bilmeden hurma getirir satardı. 60-70 metrekarelik dükkan vardı oraya doldururdu hurmayı satardı. Babam ve amcam da askere gitmeden önce dedemin yanında çırak olarak başlamışlar işe. Askerden sonra da devam etmişler. Babam imalata çok karışmazdı. Babam amcamla birlikte perakendeye bakarlardı. Sonra babam imalata geçti, amcam perakendeye devam etti. Babam iyi hesap bilirdi. Kafadan çarpar, böler, toplardı. Babam garantici biriydi. İş hayatında riske girmeyi çok sevmezdi. Asıl işi tezgahtarlık olduğu için müşteriyle ilişkileri çok iyiydi. Hiç aklına gelmeyecek adamlarla aklına gelmeyecek sohbetler yapardı. Satış yönü çok iyiydi. Altından girer üstünden çıkar istediği malı, istediği fiyata satardı.

Dedenizin size öğütleri olur muydu?

Yemediğini yedirmeyeceksin derdi. Önce kendimiz yiyeceğiz sonra başkasına yedireceğiz derdi. Zekat konusunda tembihleri olurdu. Eksiği olur yükseği olur fark etmezsiniz, zekatınızı yüzde 5’ten hesap edin derdi. Ben dedemin o öğüdüyle hareket ediyorum. Görmediğiniz, hesap edemediğiniz rakamlar olur, unuttuğunuz olur derdi, işinizi garantiye alın derdi. Hayır işlerini severdi. Gençlik merkezi yaptırdı mesela. Babam da hayırsever bir insandı.

Ticari hayat içerisinde ne gibi zorluklar yaşadılar?

2000 krizinde filan çok sıkıntı çektiler. İmalat durdu, her gün fiyat listeleri yapılırdı. Mal satılmazdı. Fiyatlar çok hızlı değişirdi. Ama o günler de geldi geçti. Şurada 5-6 senede bile kaç tane kriz geçirdik. Ama bizim kendi perakendemiz olduğu için krizden çok etkilenmedik.

Dedeniz ve babanız siyaset içerisinde yer aldılar mı?

Dedem de babam da siyasetle ilgilenmemişler hiç Sadece oy verirlerdi. Tabi onda da hiç düşünceleri değişmemiş. İşte Menderes’le başlamışlar, Özal’la devam etmişler, Erbakan Hoca, sonra da AK Parti’yle devam ettiler. Ama aktif olarak hiç siyasetin içerisinde olmadılar. Sağ kesimdeki partileri desteklediler. Ama dedemin siyasilerle ikili ilişkileri çok iyiydi. Oturup kalkarlardı. Ama hiç Meclis üyesi olayım, şöyle olayım böyle olayım dememiş. Hep işleriyle, ticaretle ilgilenmişler.

Dedenizin döneminde ticaret nasılmış anlatır mıydı?

Ticaret onların döneminde güvene dayalıymış. Çek, senet, bilmem ne bilmezlermiş. O dönem ticareti böyleymiş. Kimse sorsanız aynı şeyi söyler. Çünkü o zamanlar usul öyleymiş. Şimdi insanlar nakit para bile taşımıyor. Yıllarca defterlere hesap tutmuşlar. Biz de onların bıraktığı bayrağı ileri taşımaya çalışıyoruz.

Merhum Hacı Murat Özgüven, ailesine karşı nasıldı?

Dedem bizi çok severdi. Rahmetli babam ve amcam Konya fuarına çıkarlardı. Gece 12’de fuarın kapıları açılırmış. Ben ağlarmışım, dedem gece 12’de fuara götürürdü. Arabistan’dan torunlarına koli koli oyuncak getirirdi. Herkese getirirdi, kimseyi ayırmazdı.

ABDULLAH AKİF SOLAK 

Editör: TE Bilişim