Hadim İlçesi, Gezlevi Mahallesi’nde İmam Hatip olarak görev yapan Kamil Erdoğan, örnek çalışmalar yürütüyor. Çocukların eğitimi için günümüz şartlarına uygun enstrümanlara yönelen Erdoğan, sosyal medya ve sinema yoluyla ahlaklı, maneviyatı yüksek bireyler yetiştirmeyi hedefliyor.

27 yaşında İmam Hatip olan ve Antalya Gazipaşa’ya atanarak görevine başlayan Kamil Erdoğan, imkanları doğrultusunda yıllardır hayalini kurduğu bazı projeleri gerçekleştirmek için adımlar atmaya başladı. Günümüzün en güçlü silahının medya olduğunu savunan Erdoğan, bu alanın doğru kullanılarak çocukların eğitimine katkı sağlamak gerektiğini düşündü. Bu doğrultuda, çocuklara yönelik kısa filmler, belgeseller, Hadis-Ayet yarışma videoları, ahlaki bilgiler içeren videolar çekerek, bu videoları Youtube’da kurduğu “KML Çocuk” isimli çocuk kanalında paylaşıyor. Paylaşımlar, hem yapım aşamasında hem de yayınlandıktan sonra çocuklarda büyük etki bırakırken, aileler de projeleri destekliyor. Erdoğan, özellikle pandemi sürecinde ağırlık verdiği bu projelerin Konya veya Türkiye geneline yayılmasını hedefliyor.

İLK FİLM PROJESİ GAZİPAŞA’DA ORTAYA ÇIKTI

5 yıllık Antalya Gazipaşa görevinin ardından 3 yıldır da Hadim’in Gezlevi Mahallesi’nde İmam Hatip olarak görevini sürdüren Kamil Erdoğan, teknolojiyi ve günümüz medya araçlarını çocukların doğru eğitilmesi adına kullanıyor. Gazipaşa’da görev yaparken başlattığı bu projeyi Gevlevi’de geliştiren ve daha da genişleten Erdoğan, çocukları da dahil ederek çektiği videolar, kısa filmler ve belgesellerle, çocuklara dini bilgiler veriyor, ahlaki eğitimlerine destek oluyor. Ayrıca bu videoları Youtube’da açtığı “KML Çocuk” kanalında yayınlayarak daha çok kitleye ulaşmayı hedefleyen Erdoğan’ın bu çalışmaları takdirle karşılanıyor. Yapmış olduğu projelerin çıkış noktası hakkında bilgiler veren Erdoğan, çocukluktan buyana sinema ve medyaya ilgisinin olduğunu söyledi. Bu alanların doğru kullanılırsa çocukların eğitimine büyük katkı sağlanabileceğini belirten Erdoğan, “Uygun ortamı buldum ve bu işlerle ilgilenmeye başladım. İmamlık, vakit bulunabilecek bir meslek. İnsanlarla diyaloğun olduğu bir meslek. İmamlık olmasaydı biz bu işleri yine yapamazdık. Bu anlamda imamlık çok iyi bir fırsat oldu. Dolayısı ile imam olduktan sonra bu işlere yöneldik. Gazipaşa’da görev yaparken baktım çocuklarda yardımlaşma bilinci hiç yok. Daha Afrika neresi onu bile bilmiyorlar. Dünyanın diğer taraflarında açların, fakirlerin olduğunu ve onlara yardım etmenin gerekliliğini nasıl anlatırız diye düşündük. Bunun için küçük bir DSLR kamera aldım, bir de mikrofon aldım. Kumbara diye bir film çektik. Filmin ana teması; Çobanlık yapan bir öğrencinin, gazete ve radyo haberlerinde Afrika’daki ihtiyaç sahibi çocukları duyması ve bisiklet almak için biriktirdiği parayı babasının da desteğiyle bu bölgeye göndermesiydi. İlk filmimiz bu oldu. Filmden sonra gördük ki; film çocuklarda büyük bir etki uyandırdı. Afrika’yı öğrendiler, yardımlaşmanın ne demek olduğunu öğrendiler, bilinç ortaya çıktı. Beklediğimiz etki film sayesinde ortaya çıkınca ikinci projemize başladık. Cami imamıyım ve baktım ki çocuklar camiye gelmekte gevşeklik gösteriyor. Bunu ne kadar anlatsak da günümüzde söz etkisini kaybetti. Söz etkili olmayınca çocuklar için “Camiye gidiyorum” diye bir ilahi klibi çektik. Bu videoyu sosyal platformlarda paylaştık ben 400 kişi filan izler diye beklerken 70 binlere ulaştık. Çalışmadan sonra gördük ki çocukların camiye gelmeleri artmaya başladı” dedi.

‘ZAMANIN SİLAHIYLA SİLAHLANIN’

Geldiğimiz noktada sözün artık etkisini kaybettiğini, çocukları veya insanları etkilemek için modern yöntemlerin kullanılması gerektiğini savunan Erdoğan, şunları kaydetti, “Çocuklara söz davul çalar gibi geliyor. Ama görüntü, çocuklarda etki bırakıyor. İnsan duyduğundan değil de görüntü yoluyla daha kolay etkilenebiliyor. Bazen bir görüntü, bir sahne, 5 saat konuşmaktan daha etkili olabiliyor. Bir de yaptığımız çalışmalarda çocuklarımızı oynatıyoruz. Dolayısı ile çocuklar empati yaparak filmin etkisi daha da artıyor. Bazen kamu spotları çektik. Arkadaşlarına kötü davranan bir çocuğa, çektiğimiz kamu spotunda yumuşak huylu bir karakteri oynattım bu da o çocuğun empati yapmasını sağladı. Dolayısı ile filmlerin etkileri daha çok artıyor. Bu etkiyi görünce, biz her işi bıraksak, çocuklarımızı doğru şekilde eğitmek için sinemaya yönelsek, buraya harcadığımız zaman, emek boşa gitmez diye düşündüm. Biz ne yaparsak yapalım en etkili silah; sinema. Biz imamız her Cuma vaaz veriyoruz. Bu vaazı 40-50 kişi dinliyor. Bu dinleyenlerin de çoğu son 10-15 dakika geliyor. Bu dinleyenlerin de belki yüzde 20’si tam olarak konuya hakim oluyor. Vatandaş dinliyor ama benim sesim belki etkili olmuyor, belki gitmiyor. Vaaz verirken bizim tek silahımız ses. Onu da ne kadar etkili kullanabilirsin? Ama aynı vaazı sosyal medya platformlarına atıyorsun, sesin yanına görüntü ekleniyor dolayısı ile silahınız 2 oldu. Arka fona müzik ekliyorsunuz 3. Silahınız da oldu. Araya yazılar ve görüntüler de ekliyorsunuz 5 silahla dinleyeni kuşatıyorsunuz. Camide vaaz verirken 1 silahla dinleyeni vurmaya çalışırken, video çekip onu sosyal medyada paylaşınca 5 ayrı silahla dinleyeni etkilemeye çalışıyorsunuz. Ayrıca sosyal medyaya atılan bir video, orada sürekli duruyor. Bir insan onu 1 sene sonra da izleyebilir, 5 sene sonra da. Kenarda biriken para gibi, vakit geçtikçe izleyeni artıyor. Medyanın şu avantajı da var; camide veya başka bir yerde dinlemeyebilir. Ama internetteki o videoyu, “Bu adam ne konuşmuş, ne söylemiş” diyerek özellikle seni açıp izliyor. 2 kere de dinleyebilir, 5 kere de dinleyebilir. Bu anlamda, toplumun eğitiminin mimarları olan öğretmenlere, imamlara diyorum ki, bu silahı verimli kullanalım. Başka çaremiz yok. Hz. Ali’nin bir sözü var; Çocuklarınızı çağın şartlarına göre şekillendirin. Yine bir Hadis’te Peygamber Efendimiz; “Zamanın silahıyla silahlanın”. Artık zamanın silahları tüfekler değil, atom bombası değil, zamanın silahı medya. Zamanın para kazanma aracı da bu. Facebook mesela milyarlarca dolar kazanıyor. Sahibi dünyanın en zenginleri arasında yer alıyor. Türkiye’de milyonlarca bu sosyal medya aracını kullanan insan var. Ama Türkiye’de 1 tane çalışanı yok. Ne kadar ilginç değil mi? Adam öyle bir sistem kurmuş ki, tek bir çalışanı olmadan Türkiye’den milyonlarca dolar para kazanıyor. İşte bu medyanın gücü. Biz de böyle silahlanmalıyız diye düşünüyorum.”

SOSYAL MEDYA DOĞRU KULLANILIRSA FAYDA SAĞLAR

“Çağımızın vebası sosyal medya” diyen Erdoğan, bu bağımlılıktan en büyük zararı da çocuklarımız gördüğüne işaret etti. Çocukların 1 yaşından itibaren başlayarak sınırsızca telefonla oynama bağımlığına yakalandığını vurgulayan Erdoğan, “17 saat telefonla oynayan çocuklar var. Bu büyük bir bağımlılık. Ve bu sosyal medya araçları, bizleri nasıl daha da bağımlı yaparız diye sürekli iyeni şeyler geliştiriyorlar. Ben de dedim ki; madem çocuklarımız gözlerini ekrandan, telefondan ayırmıyorlar, ekran yoluyla ne yapabiliriz diye düşündüm. Bu anlamda, 5-6 yıldır planladığım bir proje olan Youtube’da “KML Çocuk Kanalı”nı hayata geçirdik. Youtube’da her konuyla ilgili videolar bulabilirsiniz ama maalesef çocuklara yönelik faydalı içerikler yok. Bakın mesela, çocuğa namaz kılmayı öğreteceksiniz, aratın Youtube’da, adam gibi çocuklara namazı öğretecek bir video yok. Oturup ağlanacak bir durum. Çocuklar için bir görgü kuralı videosu yok. Çocuk alanı çok ciddi manada boşlukta. Bu da en önemli şey. Bu eksiği kapatmalıyız diye düşündüm ve su taşıyan karınca misali KML Çocuk Kanalı’nı açtık. Bu çocuk kanalında yine kendi öğrencilerimizle çektiğimiz videolar yer alıyor. Her türlü format var; dini konuları öğreten videolar, görgü kurallarını öğreten videolar, Hadis yarışmaları, Ayet yarışmaları, geziler, blog çekimleri, kısa filmler gibi birçok içerik mevcut. Peygamberimiz döneminde mesela iyi bir mücahit iyi ok atana, iyi kılıç sallayana denirdi. Günümüzün mücahitleri; iyi bilgisayar kullanan, iyi kamera kullanan, iyi Youtup’er olan, iyi konuşan insandır. Telefon öyle bir nimet ki; çivi çakmayı bilmeyen insanı, inşaat ustası yapar. Lastik sökmeyen insanı, araba tamircisi yapar. Öyle bir nimet ki, doğru kullanabilirsen, olmak istediğin şeyi olursun. Ama maalesef çok zararlı içerikler var. Çocuk bakıyorsunuz İngilizce, Türkçe küfür öğreniyor. Bu en masum, basit örneği. Maalesef sayamayacağımız kadar tehlikesi var” ifadelerini kullandı.

MEŞAKKATLİ AMA DEĞER

Son 1 yıldır yaşanan pandemi sürecinin insanları daha fazla dijital ortamlara ittiğini dile getiren Erdoğan, bu araçların doğru kullanılması için çalışmaların hızlanması gerektiğini söyledi. “Koronavirüs bize bazı şeyler öğretti. Önceden okuma-yazma bilmeyen insana cahil denirdi şimdi dijital okuma-yazma bilmeyen insana cahil deniyor” diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti, “Bir Telegram’dan bir Whatsapp’tan mesaj atmayı bilmiyorsan cahilsin. Bugün bütün resmi kurumlarda haberleşmeler, duyurular bu programlar aracılığıyla yapılıyor. Sen sosyal medya kullanmıyorsan cenazeden haberin olmuyor. İnternet bankacılığını kullanamıyorsan cahilsin. Dolayısı ile, bu çağın gerekliliğini yerine getirmek gerekiyor. Bunun karşısında direnmek yerine, bu alanı topluma daha faydalı bir şekilde nasıl kullanabiliriz onu düşünmemiz gerekiyor. Salgın süreç bize bunu öğretti. Baktık ki çocuklar camiye gelemiyor, insanlar dışarı çıkamıyor hemen Zoom üzerinden çocuklara derslere başladık. Kaç yıllık imamım, hep mukabele yapardım, 3-5’i geçmezdi. Zoom üzerinden mukabele yaptık, 30 kişi katıldı. İnternetin olumlu yönleri de var. Çocuk evinden çıkmadan, oturduğu yerden derse girebiliyor. Verimli de oluyor. Pandemi ilk başladığı dönemlerde internet üzerinden verdiğimiz derslerle çocuğumuzun biri Kur’an-ı Kerim’e geçti. İnternet üzerinden yarışmalar yapabiliyoruz. Bunun dışında internetin şöyle bir avantajı var; meşhur olan bir hatibi, bir yazarı, görev yaptığın yere getirmek zordur. Vakti uymaz, belli bir para isteyebilir, masraflarını karşılamak durumunda kalabilirsin gibi. Ama Zoom üzerinden davet ediyorsun, katılıyor ve çocuklar izleyebiliyor. Bazıları verim alınmaz diyor ama sistem oturdu, güzel verimler alınıyor.”

‘AİLELERİN DESTEĞİNİ ALIYORUZ’

Yaptıkları videoların zaman ve emek isteyen işler olduğuna da vurgu yapan Erdoğan, “Mesela çocuklara namaz kılmayı öğreten bir video çektik, toplam yaptığımız çekim 30 saat. İş günü cinsinden hesap etsek 3-4 güne tekabül ediyor. Zahmetli işler ama olsun, bir çocuk bu video sayesinde namaz kılmayı öğrenirse ne mutlu bize. Bir de çok verimli oluyor. Çocuklar unutmuyorlar. Bir de çocuklar bu işin içinde olunca hiç unutmuyorlar. Bir de güzel bir sinerji oldu. Duyan aileler “Ben de çocuğumu oraya göndermek istiyorum” diye talep ediyorlar. Dolayısı ile aileleri de etkiliyoruz. Ailelerimiz de çocuklarını gönderme konusunda bize destek veriyorlar. Maddi olarak da destek veren ailelerimiz var. Kitap gönderenler falan oluyor” diye konuştu.

‘ÖĞRENCİLERİ DE EĞİTİYORUZ’

Ortaya koydukları projeleri imkanlardan dolayı tek başına yürüttüğünü ancak teknik konularda öğrencilerini de eğitmeye başladığını anlatan Erdoğan, şunları aktardı, “Çektiğimiz bir belgesel çalışmasını TRT’nin yarışmalarına soktuk. Buradaki diğer belgesellerin afişlerine bir baktım; 20 ayrı isim var. Kameraman, görüntü yönetmeni, yönetmen, kurgu, sesçi gibi alanlar hep farklı isimler tarafından yapılmış. Ama benim afişte sadece Kamil Erdoğan var. Çünkü yönetmen benim, kamerayı kullanan benim, kurguyu yapan benim, sesi yapan benim, afişi yapan bile benim. Çünkü elemanım yok. Bugüne kadar bütün projelerde her şeyi ben yaptım. Ama şuan gençler yapıyor bu işleri. Öğrencileri eğitiyoruz. Kameraman onlar, sesi başkası yapıyor, sadece kurguyu ben yapıyorum diğer işleri çocuklar yapıyor. Şimdi biz bu işi yaparken, çocuklar işin içerisinde.”

PROJE TÜRKİYE’YE YAYILABİLİR

Projenin destek görmesi halinde geliştirilebileceğini, Konya hatta Türkiye geneline yayılabileceğine dikkat çeken Erdoğan, hedeflerini şöyle anlattı, “Camimizde yeşil perde var, stüdyo işlerini burada yapıyoruz. Gönül ister ki, çocuklarımızın kullanabileceği bilgisayarlarımız olsun, kurguda kullanılacak programları da öğreteyim. Fakat bunun için imkan gerekiyor. Ama gün gelecek inşallah kurguyu da onlar yapacak. Youtube’da para kazanmak için belli şartlar var. Bu şartları eğer sağlarsak ve buradan gün gelir para kazanmaya başlarsak, bu parayı da çocuklara ve hayır işlerinde kullanmayı hedefliyoruz. Değişik kurumlardan destek almak amacıyla görüşmelerimiz olacak. Mesela Hadisler üzerine bir kısa film yarışması düzenledik. Her öğrencimize bir Hadis verdik ve öğrencilerimiz bu Hadisler üzerine 1,5 dakikalık kısa filmler çektiler. Bunun üzerine dereye girenleri belirledik. Bu projeyi Konya geneli veya Türkiye geneli neden yapmayalım?”

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim