Ihlamur Kasrı, Beşiktaş ile Nişantaşı arasında yer alan ve geçmişte padişahların dinlenme ve ata binme alanı olarak kullandığı tarihi bir yer. Ihlamur Mesiresinde yer alan Ihlamur Kasrı, Osmanlı döneminin en önemli tarihi simgelerinden biridir. Ihlamur Mesiresine Abdülmecid  tarafından Nigoğos Balyan'a “Merasim Köşkü” ile “Maiyet Köşkü” isimlerinde 2 kasır yaptırılmıştır ve bunlardan Merasim Köşkü, esas Ihlamur Kasrı olarak bilinir.  Kültürümüzün en önemli parçalarından Ihlamur Kasrını her gün binlerce kişi ziyaret ediyor. Peki Ihlamur Kasrı nerede? Ihlamur Kasrının tarihi, önemi, giriş ücretleri ve diğer tüm bilgilerini Şehir Sohbetlerine konuk olan Ihlamur Kasırları Yöneticisi Dr.  Selin İpek anlattı.

1.Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim Selin İpek, İstanbulluyum. 1999 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun oldum. Aynı üniversitede “Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki Mekke ve Medine’ye Gönderilen Dinî Kumaşlar” konulu tezle yüksek lisansımı; “Yazılı ve Görsel Kaynaklar Işığında 18.-19. Yüzyıl Osmanlı Saray Kadın Modası” başlıklı tezle doktoramı tamamladım. Yurtiçinde ve yurtdışında düzenlenen sempozyum ve kongrelere katıldım, çeşitli dergilerde makalelerim yayınlandı. 2006 yılında çalışmaya başladığım Topkapı Sarayı Müzesi’nde müze başkanı asistanı, sergi koordinatörü, Aya İrini Anıtı ve Resim Koleksiyonu Sorumlusu olarak çeşitli görevlerde bulundum. Son olarak Müdür yardımcılığı görevini üstlendim. 2019 yılında Japonya’da Türk Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen “The Treasures and the Tradition of Lâle in the Ottoman Empire” adlı serginin küratörlerinden biriydim. Topkapı Sarayı’nın Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlanması sonrasında Milli Saraylar Tekstil Koleksiyonu Sorumlusu olarak görevlendirildim. Yaklaşık bir yılı aşkın süredir Ihlamur Kasırları’nda yönetici olarak görevime devam etmekteyim.

2.Tarihî bir binada görev yapmak nasıl bir duygu?

Saray, devleti yönetenin yani padişahın ikametgâhı, çalışma yeri ve evidir. Topkapı Sarayı gibi dört yüz yıl Osmanlı devletinin yönetim ve eğitim merkezi olan bir saray-müzede on beş yıldan fazla süre çeşitli görevlerde çalışmayı, geriye bakıp düşündüğünüz zaman meslekî açıdan önemli bir deneyim aynı zamanda da büyük bir şans olarak nitelendirebiliriz. Topkapı Sarayı her anlamda bir okul. Şimdi de 1850’lerde padişahın biniş kasrı olarak yaptırılan Tanzimat devrinin önemli yapılarından Ihlamur Kasırları’nda görev yapıyor olmak yine şanslı olduğumu hissettiriyor.

3. Ihlamur Kasrı’nın tarihçesinden bahsedebilir misiniz?

Sultan Abdülmecid, 1850’lerde burada bulunan eski köşkü yıktırarak yerine, Mimar Nikoğos Balyan’a “Merasim Köşkü” ve “Maiyet Köşkü” adı verilen iki kasır inşa ettirmiştir. Bu köşkler biniş kasrı tarzında, yani padişahın günübirlik kullanımına uygun olarak yapıldığından içlerinde yatak odası ve hamam bulunmamaktadır. Günümüzde müze olarak ziyaret edilen kasır, resmî kabul ve törenler için ayrılmış olduğundan “Merasim Köşkü” olarak adlandırılmaktadır. Sultan Abdülmecid buraya ferahlık, tazelik, neşe, sevinç anlamına gelen “Nüzhetiye” adını vermiş, bu nedenle arşiv belgelerinde “Nüzhetiye Kasrı” olarak da geçmektedir. Bu araziye ıhlamur ağaçlarından dolayı “Ihlamur Mesiresi” denildiğinden günümüzde Ihlamur Kasrı olarak adlandırılmıştır. Siyah-beyaz fotoğrafları bulunan, gravür ve yağlıboya resimlere de konu olan Ihlamur Kasırları günümüze aynen korunarak gelmiştir.

           

4.Kasrın, Millî Saraylar Başkanlığı’na bağlı olmasının ne gibi faydaları var?

Kasır, 3 Mart 1924’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bağlanmış. 1951 yılında İstanbul Belediyesi’ne devredilmiş, 1966 yılında yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bağlanmıştır. Bugün ise başka saray, köşk ve kasırlarla birlikte T.C. Cumhurbaşkanlığı çatısı altında faaliyet gösteren Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlıdır. Osmanlı döneminde saray, köşk ve kasırlarda kullanılmış olan taşınırların tamamı, günümüzde Millî Saraylar Koleksiyonu olarak tanımlanmakta ve muhafaza edilmektedir. Dolayısıyla yapılacak teşhir ve tefriş çalışmalarında kullanılacak tüm eserler Milli Saraylar bünyesinde olduğundan bu durum önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca Başkanlık bünyesindeki restorasyon ve konservasyon atölyelerinde konusunda deneyimli ve eğitimli ustalar tarafından gerek mimari gerek objeler üzerinde restorasyon ve konservasyon çalışmalarının sürdürülmesi de büyük bir avantaj. 

5.Kasır gerçekten çok görkemli bir bina, biraz da binanın mimari özelliklerinden ve süslemelerinden bahsedebilir misiniz?

İstanbul’daki kasırların en küçük örneklerinden olan kasır, küfeki taşı ve mermerden, 19. yüzyıl mimarisinin özelliği gereği barok ağırlıklı eklektik yani karma üslûpta inşa edilmiştir. Her iki köşk de bodrum kat üzerine tek kattan oluşmakta ve dikdörtgen planları bir salon etrafına dizilmiş odalarıyla benzer şemayı vermektedir. Dönemin mimari anlayışında cephe düzeni önemli görüldüğünden özellikle ön cepheler fazlasıyla işlenmiş, girişler gösterişli çift kollu merdivenlerle daha göz alıcı bir hale getirilmiştir. Merasim Köşkü’nde büyük boyutlu giyotin pencereler, iki yandaki alt kat girişleri üzerinde yer alan ve üst kat pencerelerinden çıkılan dörder sütun üzerine oturtulmuş balkon, yüksek saçaklarla gizlenen çatı dikkat çeken özellikleridir. İki kasrın da cephelerinde özenli bir işçilikle yapılmış çiçek, yaprak, rozet, istiridye kabuğu kabartmalar, nişlerde yer alan içi çiçek ve meyve dolu vazolar, girlantlı sütünce ve pâyeler, rozetli kartuşlar, ajurlu-rozetli panolar ve küçük konsollarla kıvrık dal, palmet, “C” ve “S” kıvrımlarının oluşturduğu bezemeler bulunmaktadır. Özellikle dış cephelerine bakıldığında Maiyet köşkünün dış cephe süslemesi Merasim Köşkü’ne göre oldukça sadedir. Merasim Köşkü’nün içi yer yer, Maiyet Köşkü’nün ise üst kat duvarları yapımı zor ve maliyetli olan Avusturya stukosu ile kaplıdır. En ufak boşluk bırakmaksızın bezenen kalemişi, altın varaklı tavanlar, büyük boyutlu oda kapıları ve pencereler son derece göz alıcıdır ve dönemin mimarisi ve süslemesini yansıtmaktadır. Aslında Topkapı Sarayı’ndaki Mecidiye Köşkü üslubunda daha küçük ölçekli bir kasır ile karşı karşıyayız diyebiliriz.

6. Binanın mimarlığını yapan “Balyan Ailesi” hakkında neler söylemek istersiniz?

Balyan Ailesi, Sultan II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid devirlerinde yani Tanzimat döneminde hizmet veren mimarî faaliyetlerde bulunmuş bir ailedir. Bu dönemde inşa edilen saray, cami, köşk, kışla, hastane vb. yapıların birçoğu Balyan ailesinin eseridir. Ihlamur Kasırları ise Sultan Abdülmecid’in talimatıyla Nikoğos Balyan’a yaptırılmıştır. Yayınlarda çoğunlukla “mimar” olarak adlandırılan Balyan Ailesi’nin, arşiv belgelerine dayandırılarak yapılan yakın tarihli bir çalışmada bu ailenin aslında mimar olmayıp “müteahhit” olduğu yönünde bir görüş bulunmaktadır.

7.Bu binada zaman içerisinde hangi ünlüler kalmış?

Sultan Abdülmecid ünlü Fransız şairi Alfonse de Lamartine’i burada kabul etmiştir. 1846-1847 yıllarına rastlayan bu ziyaret bugünkü kasır yapılmadan önce eski bağ köşkünde gerçekleşmiştir. Lamartin bu ziyareti; “…Binanın karşısındaki bahçede güzel yemiş ağaçları ile bu vadiye ismini veren büyük ıhlamurlar vardı. Köşke çıkan üç basamaklı merdivenin önünde yasemin dallarını aşamayan küçük bir fıskiye, tatlı bir şırıltı ile mermer havuza dökülüyordu. Ihlamur, Padişah’ın en sevdiği köşktür; burada dinlenir ve mütalaa eder.” şeklinde anlatmaktadır. Padişahların günübirlik gezilerinde kullandığı ve misafirlerini kabul ettiği kasırlar aynı zamanda diplomatik misafirlerin ağırlandığı mekanlar olarak da önem taşımıştır. Ihlamur Kasrı, Sultan Abdülmecid’den sonra tahta çıkan padişahlar Sultan Abdülaziz, Sultan II. Abdülhamid ve Sultan Mehmed Reşad tarafından da kullanılmıştır. Merasim Köşkü’nün içinde, sultanın resmi görüşmelerini yaptığı ve yabancı konuklarını kabul ettiği “Kabul Salonu” bulunmaktadır. 1910’da farklı tarihlerde gelen Bulgar Prensi Ferdinand ile Sırp Kralı Petro, Sultan I. Abdülaziz’in büyük oğlu Veliahd Yusuf İzzeddin Efendi tarafından burada karşılanmıştır. Her iki ziyaretin de siyah-beyaz fotoğrafları arşivlerde mevcuttur. I. Dünya Savaşı sırasında, yeni kurulan alaylara padişah tarafından sancak verme töreninin de bu köşkte gerçekleşmiş olduğunu kaynaklardan öğrenmekteyiz.

8. Kasrın binası kadar bahçesi de dikkat çekiyor. Bahçe düzenlemesi hakkında bize ne tür bilgiler verebilirsiniz?

Kasrın bahçe tasarımında Dolmabahçe Sarayı’nın bahçıvanlarından Alman Sester ile yardımcıları Fritz Vensel ve Koch Münika çalışmıştır. Ihlamur Kasırları’nın bahçeleri padişaha özel olarak tasarlanmıştır. Günümüzde yaklaşık 25 bin m2 yüzölçümündeki bir alanda üç havuzu, bir su terazisi, bir kuyusu yer almaktadır. Bahçenin iki kasır arasında kalan ortası havuzlu, geniş çim alanları ve gül ağacı gibi küçük bitki kümeleri ile hareketlendirilmiş bölümü Batı’nın biçimci bahçe düzenlemesinden esintiler taşımaktadır. Buna karşın, kasırların arkasında yer alan bölümü ise, geleneksel Türk Bahçesi’nin vazgeçilmez unsuru olan ulu ağaçlarla gölgelenmiş, setli bir Doğu bahçesi özelliğine sahiptir. İki köşkün arasında kalan havuzun kenarındaki aslan heykelleri, çeşmeler ve belirli aralıklarla yerleştirilmiş bahçe fenerleri düzenlemedeki çeşitliliği göstermektedir.  Kasır bahçesinde, Haziran ile Temmuz ayında çiçek açan, şehrin ortasında kendine has rayihasıyla etrafa hoş kokular yayan ve kasra ismini veren ıhlamur ağaçları bulunmaktadır. Ihlamur ağaçlarının yanı sıra İstanbul bahçe ve koru kültüründe peyzaj mimarisinin önemli bir öğesi olan asırlık selviler, çınarlar, karaağaçlar, atkestanesi, defne, erguvan, manolya gibi ağaçlar bulunmaktadır. Özellikle Merasim Köşkü önündeki manolya ağaçlarının baharı müjdeleyen pembe çiçekleri fotoğraf için muhteşem bir tablo oluşturmaktadır.  Kasır bahçesini ayrıcalıklı kılan ağaçlardan biri de Ginkgo bilobalardır. “Çin Mabet Ağacı” olarak da adlandırılan ve özellikle sonbaharda sararıp dökülen yapraklarının görsel güzelliği ile ziyaretçilerimizin dikkatini çeken ağaçlar, Torajirö Yamada tarafından bizzat Sultan II. Abdülhamid’e hediye edilmiştir. Torajirö Yamada, 1890’da batan Ertuğrul gemisinde yakınlarını kaybedenler için toplanan yardımları ve taziye mesajlarını bizzat Sultan II. Abdülhamid’e sunmak üzere gelmiştir. Sultan II. Abdülhamid Yamada’dan, Japonya ile dostane ilişkiler kurulması ile ilgili çalışmaları yürütmek üzere İstanbul’da kalmasını istemiştir. Torajirö Yamada’nın 1911 senesinde Japonca olarak basılan “Toruko Gakan” (Resimli Türkiye Gözlemeleri) adlı kitabı geçen sene Türkçe’ye kazandırılmıştır. Ayrıca günümüzde kasır bahçesinde ördek, tavuskuşu, su kaplumbağa ve tavşanlar bulunmaktadır.

9.Ihlamur Kasrı ne tür etkinliklere ev sahipliği yapıyor?

Günümüzde Ihlamur Kasırları, Avrupa yakasındaki Maslak Kasrı ve Aynalıkavak Kasrı ile birlikte Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı olarak hizmet veren bir kasır-müzedir. “Merasim Köşkü” dönemindeki eşyalarla tefriş edilmiş ve müzecilik anlayışı çerçevesinde ziyaret edilen bir müzedir. Ziyaretçilerimiz müzemizi Doğu ve Batı dillerine hâkim (İngilizce, Fransızca, Rusça, Arapça) rehberlerimiz eşliğinde gezebilmekte, ayrıca herhangi bir ek ücret ödemeden tüm kasrı detaylı şekilde anlatan sesli rehberlik cihazı (audio guide) da alabilmektedirler. Sanat tarihi, tarih, mimarlık öğrencilerinin yanı sıra kültür turları ile toplu ya da münferit olarak gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler kasrı ziyaret etmektedir. “Maiyet Köşkü” ise günümüzde dinlenme ve seyir mekânı olarak kafe hizmeti de vermektedir. Ayrıca Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı diğer köşk ve kasırlarda olduğu gibi belirlenmiş kurallar çerçevesinde hatıra amaçlı fotoğraf çekimi ve düğün gibi organizasyonlar kasrın bahçesinde yapılabilmektedir.

10. Ihlamur Kasrı ziyaretçilerine bir mesajınız olur mu? Neler söylemek isterseniz?

Ihlamur Kasırları; İstanbul’un Avrupa yakasında Beşiktaş semtinde, Teşvikiye-Yıldız-Mecidiyeköy üçgeninde Ihlamur vadisinde yer almaktadır. Şehrin ortasında dört mevsimin güzelliğini hissedebileceğiniz doğa ile iç içe, bahçesindeki tavus kuşu, ördek, su kaplumbağa, tavşan ve papağanları ile keyifli ve tarihiyle öğretici bir gün geçirilebilecek güzide bir kasır-müzedir. Bu röportajda ana hatlarıyla bahsetmeye çalıştığım Ihlamur Kasırları’nı tanımak için yerinde görmenin daha isabetli olacağını düşünerek kasrımızı ziyarete bekliyoruz.

ALAADİN ALADAĞ

Editör: TE Bilişim