İnsan ilişkilerinin temelini iletişim oluşturur. Ve her insan ne işle uğraşırsa uğraşsın, nerede yaşarsa yaşasın, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebilmeye ihtiyaç duyar. Dolayısıyla her insanın kendini ifade etmek üzere iletişim becerilerine sahip olması gerekir. Tabii ki herkes iletişim konusunda uzman olamayabilir ancak birçok beceri gibi iletişim becerileri de geliştirilebilir.

Hepimizin temel ihtiyaçlarının ilk sıralarında gelen iletişimin en önemli öğelerinden biri de üslup olsa gerek. Üslubu kısaca tanımlamak gerekirse bir duygunun, düşüncenin kişisel anlatım biçimi, sözcüklerin seçimi ve kullanımı gibi dil ve anlatım özelliklerinin bütünüdür. Kısacası her insanın üslubu kendini ifade tarzıdır diyebilirim.

Üslubun öncelikli olarak ailede sonrasında ise okul hayatında alınan eğitimle geliştirildiğini düşünüyorum. Özellikle de küçük yaşlarda, aile içerisinde kullanılan üslup çocukların iletişim becerilerinde çok etkili oluyor. Örneğin birbirlerine ve çocuklarına karşı olumsuz, küçük düşürücü veya emir kipinin hakim olduğu bir üslup kullanan ebeveynler tarafından yetiştirilen bir bireyin normal olarak algıladığı üslup maalesef bu şekilde olacaktır. Bununla eğitimcilerin kullandığı üslup da çocukların iletişim becerilerinin gelişiminde çok büyük bir rol oynuyor. Sıklıkla eleştirel, olumsuz ve sert bir üslupla iletişim kuran bir eğitimcinin, öğrencilerinin iletişim becerilerine olumlu katkıda bulunması beklenemez.

Ailede ve okulda alınan eğitime ek olarak ana akım medyada sunulan içeriklerin de üsluba etkisinin büyüklüğü yadsınamaz. Özellikle de şiddet ve mafya çatışmalarının odak noktası olduğu dizilerde kullanılan üslubun en çok da gençlerin üzerinde olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorum. Dikkat ederseniz, gençlerin konuşmalarına kulak verirseniz ne demek istediğimi çok daha net görürsünüz. Bu tarz diziler üretilmeye başladığından beri gençlerin bazı kesimlerinde özellikle de kabadayılığa özenme oranı çokça arttığı kanaatindeyim. Bununla birlikte ana konusu gönül ilişkileri olan dizilerde de ele alınan üslubun aynı şekilde izleyenleri, özellikle de genç kesimi olumsuz etkilediğini gözlemliyorum. Maalesef etrafta ya birbirine kabadayı gibi konuşan insanlar ya da karşı cinsle son derece küçümseyici bir üslubu benimsemiş insanlar görüyoruz.

Tatlı dil yılanı deliğinden nasıl çıkarırsa, negatif bir üslup da insanları aynı hızda bizden uzaklaştırır. Ancak bu tabii ki rol yapmak, karşımızdakine şirinlik yapmaya çalışmak anlamına da gelmiyor. Demek istediğim saygı çerçevesinde, eleştirel olmayan, emir kipinden kaçındığımız ve kibar bir üslup benimsemek. Kısacası yapmamız gereken düşündüğümüzü, anlatmak istediğimizi ifade ederken özenli olmak. Zira dobra ve açık olmakla patavatsız olmak arasındaki çizgi son derece ince. Evet iletişimde her zaman açık ve net olmalıyız ancak bunu yaparken düşüncelerimizi doğru bir üslupla dile getirmeye özen göstermeliyiz.

Sonuç olarak üslubun karakterimiz hakkında çok şey söylediğini, iletişimin en önemli unsurlarından biri olduğunu ve doğru bir üslupla bir çok iletişim kazasının ve krizin önüne geçmiş olacağımızı unutmamak gerekiyor. Unutmamak gerekir ki doğru üslup, mutlu ve başarılı olmak, sağlıklı ilişkiler kurmak, sürdürmek isteyen herkesin sahip olması gereken bir beceridir.